- 1041 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DÜNYADAKİ HERBİR VARLIK VAZİFELİDİR
Akıllı kişi odur ki, etrafına bigane kalmaz. Akıllı kişi odur ki, gördüklerinden ibret alır ve tefekkür eder. Akıllı kişi odur, “ne söyleniyor, kim söylüyor” diye etrafına bakar ve baktıklarını görür. Akıllı kişi odur ki, “söylenen hayırlı ve faydalı şeyleri dinler.” Sana yararlı olacak bir hususu “es geçiyorsan, sende bir gariplik var demektir.” Sana yararlı bir hususu “es geçiyorsan” “ya kasden, ya da ihmalen hata içindesin” demektir. Hataya düşmemek için hayata vazife noktasında bakmak gerekir.
Hayatta her şey, her varlık vazifelidir. Vazifeli olanlar vazifesini yaparlar. Dünyada vazifesinde “ihmal gösterebilen ya da kasden terkeden tek varlık da insandır”. Siz hiç güneşin vazifesinde bir ihmal gösterdiğine şahit oldunuz mu? Asla böyle bir şeye şahit olamazsınız. Güneş ve ay yörüngesinde akar giderler. Yağmurun, karın, bulutun vazifesinde ihmal ettiğine şahit olamazsınız. Ya da bir ağacın, bir hayvanın görevi neyse onu yerine getirdiğine şahit olursunuz. Ağaçlar yaprak ve çiçeklerini, zamanı geldiğinde ve imkânlar bir araya geldiğinde açarlar ve buradan yemiş sunarlar. Bizlere süt sağlayan koyun, keçi ve inekler de, yine imkânlar ve şartlar gerçekleştiğinde, bizlere eşsiz bir harikuladelik içinde hizmet ederler. Kiraz ağacı, kıpkırmızı bir ürün sunar, yemesine doyum olmaz. Portakal ağacı da sapsarı bir ürün sunar, mükemmel bir gıdadır o. Tavuk yumurta sunar, arı bal sunar, diğer hayvan ve bitkiler de hepsi de hizmet ve ürün sunarlar. Bunlar kendiliğinden değil elbet, bir vazife tahtında hareket ederler.
Dünyadaki her bir varlık bize hizmet eder. Hizmet ederken de, her halleriyle bize bir şey söylerler. İşte, bu günlerde kış mevsimi içerisindeyiz. Ağaçların yaprakları yerlere dökülmüş vaziyette. Yere dökülen şu sararmış kupkuru yapraklar da bir şey söyler. Şu ağaçlarını döken ve adeta bir iskeleti andıran ağaçlar dahi bir şey söylemektedir. Bu yapraklarını döken ağaçlar ölümü hatırlatır. Bu iskelet gibi gözümüzün önüne dikilmiş duran bu ağaçlar bize, “ben ilkbahar geldiğinde tekrar dirileceğim” der. İşte bu da bir vazifedir. Ağaçlar, yapraklar vazifelerini her mevsimde yerine getiriyorlar.
Bir insanın, kendisine hizmet eden bu varlıkları görmemesini, bu varlıkların mesajını almamasını neyle açıklayacağız? Ya da bu varlıkları gördüğü hâlde, hepsinin kendisine hizmet ettiğini bildiği hâlde nankörlük göstermesini neyle açıklayacağız? Bu durum, bir aymazlık mı? Bu durum bir duyarsızlık mı? Bu durum bir ahmaklık mı? Bu durum bir cehalet mi? Nedir bu durum? İşte bunun üzerinde tefekkür etmek gerekir.
Ben bu husustaki tefekkürde şunu hemen anladım. Bu noktada anladığım ilk husus şudur ki, “insan, kendisine hizmet için yaratılan bu varlıklara iyi baksa ve bu varlıklar bana bir şey söylüyor diye onlara eğilip bir dinlese kurtulacaktır”. İnsan niye kurtulmak istemez ki! İnsan bunu yapmıyorsa, ya delidir ki, delilerin sorumluluğu yoktur. Ya da akıllıdır, ancak kibrinden ve nankörlüğünden dolayı böyle hareket ediyordur ki, bu durumda “kasıt vardır.” Kasti olarak, bilerek, isteyerek suç işleyenlerin nasıl ki Dünyadaki cezaları ağırdır, ahirette de ağır cezalar onları beklemektedir. Bir de kendisini Dünyaya kaptırmışlar vardır. Bu kaptırmışlık içinde, imanı vardır, belki de kibri ve nankörlüğü de yoktur, fakat Dünyaya ibret nazarıyla bakmıyor, etrafındaki varlıklar kendisine ne söylüyor? Hiç umursamıyor bile. Böyle durumda olanlar da “ihmal içindedir.” Dünyada ihmal ederek suç işleyenlere, “sen ihmal ettin, öyleyse sorumluluğun yoktur denmiyor.” Mesela, görevini yapmayan ve ihmal eden bir görevliye hemen ceza tevdii ediliyor. “Aklını kullansaydın ve bu ihmale düşmeseydin” deniliyor. “Aklını kullansaydın ve heva ve nefsine uymasaydın” deniliyor. Öyleyse, şunu bilmeliyiz ki, Dünyevi ölçülerde bile düşündüğümüzde, “aklı olanın sorumluluğu vardır, ister kasden, yani bilerek ve isteyerek bir suç işlesin, isterse düşüncesizliğinden dolayı ihmal ederek suç işlesin, cezası vardır.” Kasden olarak suç işleyenlere ağır ceza verilmekte, ihmalen suç işleyenlere ise hafif ceza verilmektedir. “Neticede, kasden ya da ihmalen suç işleyenlere bu Dünyada ve Ahirette bir ceza var.”
Cezaya düşmemenin yolu aklını kullanmak ve tedbir almaktır. Aklını kullanmayan ve tedbir almayan olsa olsa ya ahmaktır ya da cahildir. Öyleyse, “ahmak ve cahil durumuna düşmemek için, dünyadaki tüm varlıkların vazifelerini anlamalıyız ve kendi vazifemizi iyi bilmeliyiz, vesselam.”
Ahmet SANDAL
YORUMLAR
Öncelikle yazan kalemi kutlarım,
Rabbim her varlıkta varlığını,merhametini ve yüceliğini gösteriyor,
umarım daim gören gözlerden oluruz.
saygılarımla.
Ahmet Sandal
Rabbimiz Kuranı Kerimin bir çok yerinde "akletmezmisiniz düşünmezmisiniz" diye buyurur bizlere.
bir kulak tencere bir diğer kulak pencere olmasın inş....
akıl bir yük olarak değil bir hafif hazine olarak taşınsın kafada.
ama bu hafiflik bazen altında eziyor beyinlerimizi ne yazık oda ayrı bir det..
akletmek
çok teşekkürler
saygımla...