- 2108 Okunma
- 29 Yorum
- 0 Beğeni
PROTESTO
Akşam yemeğinden sonra, bilgisayarımın başına geçmiş, son öyküm üzerine arkadaşlarım tarafından yazılan yorumları okuyordum ki kapı açıldı. Gelen kızımdı. Şalını ve mantosunu telaşla portmantoya asarken; “Anneciğim! Yine o saçma sapan siteye mi bakıyorsun?” dedi. Bunu bana söylerken yüzü oldukça ciddiydi.
“Ne o kızım! Artık beğenmiyor musun bizim edebiyat sitemizi?” diye zayıf bir ses tonuyla itiraz ettiğimde ise; ”Hayır, beğenmiyorum. Üstelik bu siteyi tümüyle protesto ediyorum!” diye haykırdı yüzüme karşı ve hatırı sayılır yüksek bir ses tonuyla.
Sanırım bir şeylere sinirlenmiş olmalıydı. Onu gayet iyi tanıyordum. Biraz zaman geçsin ağzından baklayı alacaktım elbet; “Niye kızım! Nesi var ki bizim yazıların?” diye alttan almaya çabaladım.
—Nesi olacak, sana anlattığım hikâyelerin kuyruğunu kulağını kırparak kuşa benzetiyorsun da ondan! Sonra anlattıklarınız gerçek dünyadan çok uzak. Sizler hayal âleminde yaşıyorsunuz.
—Hoppala!
”Hoppalası moppalası yok! Ben sana, hayatın gerçeklerinden hikâyeler anlatıyorum, sen kesiyorsun. Olur mu öyle şey?” diyerek beni payladı ve divana oturdu. Ben de sandalyemi biraz kımıldatıp kızıma doğru döndüm. Şu an kızımın sakinleşmesi daha önemliydi. Yazılar bekleyebilirdi.
”Napalım kızım! İşimiz edebiyat olunca edepli yazmak zorundayız.” diye yanıtladım onu sakin bir sesle. Dedim ama kızım:
“Edepliymiş! Hayatın gerçeklerini yazacaksın. Ben öyle elekten elenmiş yazıları okumak istemiyorum. Tabii oradakilerin canı laylaylom türünden yazılar çektiği için, aşk meşk okumayı seviyorlar. Protesto ediyorum sizin siteyi! Kaç gecedir şu fareyle uğraştığımı biliyorsun, hem de yedinci katta ama yazmıyorsun bir türlü. Neymiş efendim; fare tiksindiriciymiş. Yazılmazmış. Edebi değilmiş. Edebi olan nedir ki?” diye adeta gürledi bu kez.
—Edebi yazmak nedir? Aslında ben de pek anlamıyorum kızım. Ama galiba şöyle bir şey; bir çuval kelimeyi yanımıza koyuyoruz. İçindeki en güzel kelimeleri cımbızla çeker gibi incitmeden çekip o kelimelerden cümleler kuruyoruz. Şiir gibi yani…
”Hıh! Şiirmiş. Yahu, insanoğlu doğar, büyür, ölür. Ölünceye kadar neler yaşar neler… Geçen gün anlattığım horlayan kadının sadece horlama kısmını yazmışsın ama yellendiği kısmı atlamışsın. Neymiş efendim, osuruk yazılmazmış! Niye yazılmasın, gaz sancısı ne yaman şeydir sen bilmiyor musun? Yazılacak. Yazılacak. Yazılmalı da.” dedi ve oturduğu divandan kalkıp mutfağa doğru yürüdü. Ardından da; “Ben çay koyacağım, dışarısı çok soğuktu üşüdüm. Sen de içersin değil mi?” diye kapıdan çıkarken bana da sordu. Mutfaktan geri döndüğünde yüzüme cevap bekler gibi bakıyordu.
“Tamam tamam! Yazmaya çalışacağım. Bırakalım şimdi yazıyı da sen kendinden bahset bakalım, nasılsın iyi misin? Niye sinirlisin bu kadar?” diyerek gerçek konuya dönmesini sağlamaya çalıştım. İşe de yaradı.
O, “Pekiyi değilim aslında” dedi gelip tekrar divana otururken.
—Neden, neyin var kızım?
—Sana bahsetmemiştim hiç ama benim bir sevgilim vardı. Ama şimdi yok. Ayrıldık.
—Bak şimdi, çok şaşırdım. Ne zamandan beri çıkıyordunuz? Neden ayrıldınız
—sekiz aydır çıkıyorduk. Evlenseydik çocuğumuz olacaktı. Beyimiz dün karşıma geçip ne
dese beğenirsin?
— Ne dedi ki?
— Ne diyecek. Daha evlenme vakti gelmemiş. Annesinin bulduğu bir kızla evlenecekmiş.
Ama biz yine çıkmaya devam edecekmişiz! Ben sevgilisi, öteki karısı olacakmış!
— Ne diyorsun kızım sen? Delirmiş mi bu çocuk?
— İşte böyle. Sekiz ay benimle gezsin, sonra da annesinin bulduğu bir kızla evlensin. Öyle
sinirlendim öyle sinirlendim ki, alnının ortasına bir yumruk vurasım geldi.
—Vuraydın ya!
“Alnına vurmadım annem! Çünkü alnı çok dardı. Yumruğumun yarısı boşa çıkacaktı. Ben de burnunun ortasına yapıştırdım yumruğu!” diyerek arkasına yaslandı. İçindekileri anlattığı için biraz rahatlamış görünüyordu.
“Aferin benim kızıma. Anasının kızı. Ben bunu yazarım işteee!” diye bağırdım. Yerinden fırlayıp, bilgisayarın klavyesine yapıştı.
—Yapma anneee! O benim özel hayatım amaaa!
—Olsun kızım, hayatın gerçeği ama!
29.11.2011/ Emine UYSAL
YORUMLAR
en başta kızınız doğal olmanız gerektiği konusunda haklı bence......insan doğal tabiatıyla derdini dile getirirse bence daha anlamlı ve doğru olur....kızınızın yaşadığı sahte bir ilişkiden ibaret bişey değilmiş.....adam henüz adam olmamış demek..... ama kızın da iyi cevabını vermiş...onu tebrik ediyorum.....
Güzel bir örnekleme olmuş. Verilen örnekteki kız çocuğunun yaşantısındaki örnek de iç açıcı değil.
Kim kullanılıp kullanılıp bırakılmak ister?
Hani derler, evlenmelik, kullanmalık... Kendisini kullanmalık hissetmiş kırgın bir psikoloji gördüm.
Yazı veya şiirlerdeki paylaşımlar için görüşüm şöyle. Bir kitap çıkarırsınız, özgürlüğünüz sınırsızdır.
Çünkü kitabı okuyan ile siz muhatapsınızdır.
Ancak paylaşım siteleri bir umum ahlak kuralları içeriyor.
İnternette büyük harf kullanmak bile hakaret sayılıyor. ( Yazının tamamı büyük harf)
Romanlarda okuduğum şeyleri burada bahsedebilir miyim?
Kişi yazı yazıyor ve bunu yayınlamak istiyor, kitap bastıramıyor denirse de yine çözümü var.
Eğer yalnızca internet üzerinden paylaşıyorsa günümüzde google bile ücretsiz site imkanı veriyor.
Onun gibi çok alan var ücretsiz site izni veriyor. İşte o zaman kişisel olur sitesi ve yalnızca okuyucusu ile paylaşır.
Hepimizin kullandığı paylaşım alanlarında diğer insanların da istekleri göz önüne alınması gerek bence. Oylama da yapılabilir site içinde. Sonuçta site yönetimini de ilgilendiriyor.
Çözüm için düşündürdü yazı beni. Düşündüren yazı için teşekkürler
sevgilerle
Emine UYSAL (EMİNE45)
Benim demem şu ki, her yazı baştan aşağıya küfür dolsun değil, gerektiği yerde sert olamaz mıyız? Ölçüyü kaçırmamak, meramımızı anlatmak kaydıyla kime ne zararı olur ki, hem böyle yazılar kırk yılda bir yazılır zaten değil mi?
sevgilerimle.
Şimdi gençler başka bir alem; kuşaklar arası çatışmalar hep vardı olacak da...Onlar biraz daha özgür bakıyorlar hayata.
Saygılar Emine hanım..
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılarımla
Emine hanım sizin şu yazılarınız bana huzur veriyor, derdim tasam gidiyor, öylesine güzel anlatımınız varki okumak keyf veriyor.Tebrik ediyorum saygı ve selamlarımla..
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar.
Mesaj içerikli ve çok güzeldi arkadaşım, Emine hanım yazarsa böyle yazar vallah kızınızı tebrik ederim, bence o densiz daha fazlasını haketmiş, neyse o ve onun gibi niceleri var keşke biraz akıllanıp/ uslansalar ama , nerde? kutlarım kaleminiz daim olsun ...
UMUT ve DOSTCA
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle.
Aslında o hanım kızımızı desteklemiyor değilim hani gerçekler yazılıp çizilmeli ki örnek de teşkiletmeli dersler çıkarılmalı diyorum arkadaşım tabi bir de diğer yönü var mahremimiz bizlerin el ne der çabası alıyor işte ,yazınız harikaydı yine can çok beğendim benim başarılı arkadaşım nicesine diyelim kutlarım değerli kaleminizi sevgiler...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle can.
Emine Hanım, şu an okuldayım, boş dersim olduğu için, yazınızı okuyabildim.
Yazınız süperrrr! Ama ben uzun uzun yorum yazmayacağım. Çünkü klavye farklı. Harflerin tekini ancak beş dak. bulabiliyorum. Yazmaya devam edin siz. Yazdıkça gelişiyorsunuz. Ege'de parmakla gösterilebilecek ender yazarlar arasına girdiniz artık. Gerçekten!
Selam ve saygılarımla...
İ. GÖKTAŞ
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar hocam.
Dünyanın çözemediği olaylardan biri de kuşaklar çatışması...Bu nedenle birbirimizi anlayabilmemiz için karşılıklı olarak paylaşmamız gerek...Her yaştan insanlar birbirini dinlemeli...fikirlerine değer vermeli...kale almalı...Bizim kendimizi bir şey şanmamız önemli değil...Önemli olan başkalarının bizi ne sandığıdır...Bu yüzden kimi zaman gençlerin ilgi alanlarına da girmeli...Örneğin gittikleri filmleri izlemeli...müzüklerini dinlemeli...ne okuduklarını, neleri tartıştıklarını paylaşmalıdır...Bu paylaşımlarda bizlerin de dünyasını onlara yansıtmalıyız...Köprü bu şekilde kurulmaya çalışılır...Yoksa biz onları "ukala" onlar bizi "moruk,bunak" görmeye devam eder....
Şimdiki gençlerin sorunları "milenyum çağı sorunları" olarak algılanmaktadır eğitim dünyasında...Geleceğin dünyası onların elinde...Öyleyse gençleri anlamaya çalışmak ve yardımcı olmak gerek...
Paylaşım ilginç ve farklı...tebrikler kaleminiz için...
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgilerimle.
Emine'm edebiyatta edep olsun olmasın tartışmaları beni aşar ama öyle güzel dile gelmiş ki öykünde gerçekler. Her yazın gibi vurguları yerinde ve hayata dair dersleri.Seviyorum bu kalemi...
Kutlarım canım, sevgimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Bir çıkış yolu bulacağız inşallah.
Teşekkürler, sevgilerimle…
Oooh ne güzel ! başkalarının her şeyini yaz, hatta o....nu bile. kendine gelince sevgilisinden ayrıldığını bile özel hayat gerekçesiyle yazma !
Biz millet olarak herşeyi kendi işimize geldiği gibi kabulleniyoruz herhalde.
İşin özüne gelirsek eğer, bizim sitemiz protestoyu hiç de hak etmiyor aslında. Gereksiz sansürler falan da uygulanmıyor. Arkadaşlar neler yazıyorlar, siyasete girmedikçe, hakarete girmedikçe müdahale edilmiyor.
Kızınızın erkek arkadaşının söylediği sözler tam da öykülük aslında. Hem başkasıyla evlenmek hem de kız arkadaşıyla görüşmeye devam etmek ! Hem eş hem metres anlamında yani.
Hak ettiği yumruğu yemiş diyorum şimdiden.
Emine UYSAL (EMİNE45)
(Bu yazı bir mizah yazısı ama yoruma açık, yazılarımızda ne kadar argoya yer veririz?)
Her satırda değil elbet. Belki yazdığımız elli yazının birinde, onu da yazmak zorunda olduğumuz durumlarda. Perihan Hanım’a verdiğim cevapta açıkladım. Bakarsanız görürsünüz. Ayrıca Tacettin Bey, yorumuyla yazıya çok güzel açıklık getirmiş. Anlatılmak istenen olayı ne güzel özetlemiş.
Teşekkür ederim, saygılar.
Fikret TEZEL
Maalesef diğer yorumlara bakmadım.
Olur böyle şeyler. Saygılar.
çok güzel ve anlamlıydı..
yazmak gerçek ve hayal dünyasında gezinmektir..
bence kızınız haklı..
kalem gerçekleri olduğu gibi anlatmalı....
sevgilerimle..
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
Çok tatlı bir hikayeydi. Bu arada demeden geçemeyeceğim yumruk yerini bulmuş. Ellerinize sağlık her ikinizin de.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgiler.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkürler, sevgilerimle.
çok güzeldi Emine gerçekten hayatın gerçekleri tüm çıplaklığı ile yazıya aktarılmalı mı ? denirse ben buna hayır derim...Çünkü insanın dört duvar ardında gördüğü ihtiyaçlarını umuma açmak bana ters geliyor ..Kimse alenen ortada def-i hacet yapmaz..kazara yapmışsa utancından ölür artık..peki insanın en yakınından bile sakladığı eylemleri yada iki kişi arasında yaşananları ortaya dökmek benim kalem anlayışıma edep anlaşıma sığmıyor.. tabii benim fikrim bu, başkaları ne der bilmiyorum ...sevgiler selamlar güzel kızına ve sana
Emine UYSAL (EMİNE45)
Bu adam sizce nasıl davranır. Romanın burasında adam “Aa ne ayıp, parmak kadar çocuğa bunu yapmaya utanmıyor musun” dese, sizce ne kadar inandırıcı olur? O anki öfkeyi ben o romanda okumak isterim. Nasıl ki, dağı taşı, kuşu böceği anlatıyorsa, o öfkeyi de görmek isterim.
Elbette her yaşanılanı anlatalım demiyorum. Konumuz, yazılarda argo olur mu, olmaz mı? Anlattığım gibi bir konu, veya öfkelenmeyi gerektirecek bir konu işliyorsanız olmalı, yoksa kimse okuduğundan zevk almaz.
Teşekkürler, sevgimle…
yazının özü ise.....bir mesaj vermek istiyorsa...kelimeyi yazmazsan konu başka mecralara kayıyorsa orjinalinde yazılmalı....doğallık samimiyettir...hep hanımlık hep beyefendilik...köprüaltı dünyasında sırıtır...kristal avizeli hizmetçili malikanelerde ise köprüaltı söylemleri buradada sırıtır...diyorum ...harika bir kurguydu kızının yumruğuda salağı kendine getirmiştir...saygılar usta
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkür ederim, saygılar.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimlesin her zaman.
Benim anlattığım öykülerde hiç kurgu yok .Sadece edebe dikkat ediyorum .
Kızınızı fazla dinlemeyin bence , gerçek elbette anlatılmalı ama kurallar çerçevesinde ..
Güzel bir öyküydü , kızınıza da bir ders niteliğinde olmuş ..
sevgiyle kutluyorum ..
Emine UYSAL (EMİNE45)
Bitti diye yazı yazmayacak mıyım? Ya da biri bana bir şeyler anlatsın diye bekleyecek miyim? Beklemiyorum, kurgu yapıyorum işte böyle.
Teşekkürler can, sevgimle...
ha söylemeyi unuttum, senin zaten her şiirin bir öykü. bilmediğimi mi sanıyorsun:)))
Sevgili Emine Hanım..
Yazınız kurgu da olsa çok hoştu. Öncelikle bunu belirteyim. Hayatın gerçeklerini olduğu gibi mi yazalım, yoksa madem ki edebiyat yapıyoruz o halde edepli mi olalım? Kırk gün tartışsak da kesin netice alamayacayacağımız bir konu. Bence her ikisi de olur. Mevlana'nın mesnevisinde bile pek çok muzır hikaye vardır. Demek ki meramımızı anlatabilmek için bazen muzıra da yer vermek gerekiyor. Benim asıl takıldığım nokta:
-Hayatın gerçeklerini olduğu gibi yazalım...-
İyi güzel yazalım....İşe senden başlayalım o zaman...
-Olmazzzzz sakın ha?
-Ne oldu? Hani hayatın gerçeklerini yazacaktık?
Kısacası başkalarının hayatları olmak kaydıyla hayatın gerçeklerine evet ama kendi hayatımız söz konusuysa hayır. Bu da bir başka '' Hayatın gerçeği '' galiba
Bir solukta okuduğum bu yazı için sizi kutluyor selam ve saygılarımı gönderiyorum
Emine UYSAL (EMİNE45)
Tartışmakta fayda var efendim.
saygılar.
Çoğu zaman acaba kim ne der diye defalarca kontrol ederim yazdıklarımı.Sonuçta bizler iki ölç, bir biç diyen anlayışların rüzgarlarında serinledik hep...Bir kelimeden, bir cümleden huylanıp öküz altında buzağı arayan çok hemşehrim.İnsanların ön yargılarını kırdığı günleri özleyen bir paylaşımdı yazınız.Tebrik ediyor, gönül dolusu selam ve sevgilerimi sunuyorum. Bu arada şimdi aklıma geldi; bir bayana sevgilerimle ifadesini kullanırken, beni yakinen tanımayanlar tarafından yanlış anlaşılmaktan korktuğumu da belirtmeliyim hani...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgiler hemşehrim.
Çok harikaydı,bir çırpıda heyecanla okudum,bir taraftan da maalesef dedim kendi kendime;arsız insanların kol gezdiği bir dünyadayız.Anasının yürekli kızı çok yerinde bir hareket yapmış.Keşke bir tekmede kasıklarına vursaydı.Kızınızı,sizi ve kaleminizi kutluyorum efendim.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar.
Aslında "edep-edebî" söylemlerinde kızınızın dedikleri kayda değer şeyler.
Hayatın içinde olan her bir şey yazıya döküşte elenirken; öz' den büyük ölçüde soyutlanmadan aktarılmalı kağıda. Ancak o zaman hayata dokunabilirsiniz yazılarınızla dahası, insana...
Bütünüyle yazınıza gelince...
Gerçekten çok heyecanlandım! Başlangıçta diyaloğunuzun aktarımına dayanarak farklı bir şey bekliyorken; hiç ummadığım, çok daha farklı bir şeyle bir anda fırtına estirdiniz o müthiş doğal ve nüktedan anlatımınızla...
Yazı içeriğinde çokça mesaj vardı, çokça vurgu... Bu arada duyarlı ve bilinçli güzel kızınıza da teşekkür ediyorum; kaleminizi tetiklediği, önemli bazı şeyleri detaylara sarmalayarak satır aralarında bizimle buluşturduğu için!
Naif kaleme saygı ve dostlukla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
RefikaDoğan
Tabii ki ölçü, edep ve edebî olmak başka şey,
hayatın kurgudan ibaret olmadığı gerçeği başka,
İşimize gelen ya da gelmeyen yerde otosansür uygulamak bambaşka bir şey!
( Suç teşkil etmediği ve toplum yararı gözetildiği sürece) bunun böyle olmasında nasıl bir negatiflik olabilir?
Ama, edebî yazmak elbette çok daha başka bir şey! Her edepli yazı edebî olmayabiliyor! Kısacası olaya ön yargılı ve kısıtlayıcı bir anlayışla yaklaşırsak ilk anda, ortaya konulan ya da kıonulmak istenen şey de karmaşık olur kanımca.
Her neyse...Önemli olan güzel bir yazının paylaşılmış olması ve o yazının - işte tıpkı şimdi olduğu gibi- okur nezdinde irdelenmeğe, paylaşılmaya değer görülmesi, edebe ve edebiyata katkısı...
Teşekkürler nazik yanıtınıza...Sevgi ve saygıyla Emine Hanım...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Hayatımız süslü bahçelerden ibaret değil. Çok dikenli ve taşlı yollar var. İnsanoğlu bazen sinirlenip argo kullanabilir. Bunu İstanbul şivesi ile anlatmaya kalksam ben yazıya istediğim akıcılığı veremem. Tabii baştan aşağı küfürle de dolsun istemem.
Yerinde ve dozunda olmak kaydıyla olmalı.
Benim okuduğum birçok kitapta görüyorum çünkü ve çok da abes durmuyor. Aksine, “yaşamın ta kendisi, gerçekçi.” Diyorum.
Yoruma geri dönüp açıklama yaptığınız ve bana da açıklama yapma fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederim.
Sevgilerimle can şairim.
:))yazı güzeldi elbet
ama kızına katılmadığım bir yer var
edebiyatta argoya karşıyım bende. Edebiyat "edep" ten gelir
kutlarım arkadaşım
sevgiler
Emine UYSAL (EMİNE45)
çünkü onlar bizim hayatımızın birer parçası, biz yaşadık.
Teşekkür ediyorum.
Bence yazılmalı örnek olur
Kızınızın samimi anlatımı ilerde hata yapmamasının bir kanıtıdır..Eğer senden sakla yolunu seçseydi hata hata yapma olasılığı fazla olduğu kadar içine kapanma gibi davranışlar gösterirdi...
... Edebiyatta bazı argo sözcüklerin yerine daha uygun sözcükler kullanmanın iyi olacağı kanısındayım..
Sonuç olarak kızınızı dinlemeniz bence oldukça önemli...
Kutladım selamlar
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar hocam.
direniş
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.