- 2453 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÜÇ ALTINA ÜÇ AKIL:
HİKAYE
Anadolu’nun bir köyünde ailesini kayıp etmiş yetim kalmış akrabalarının bakmasıyla büyüyen tek başına yetişen genç delikanlı evlenme çağı gelir köylüde yardım eder bu genç köyden evlenir birkaç gün evli kaldıktan sonra hanımını köyden bırakarak gurbet ele gider o dönemde tabi araç gereç yok yaya gider aylarca gittikten sonra bir şehre varır şehirde kendisine bir kalacak yer ayarlar ondan sonra ara sıra işe gider sürekli iş olmaz bu böyle devam eder bir gün beş gün derken aylar yıllar geçer tam manası ile para kazanamaz para kazanamadığı içinde memlekete dönemez bu arada tam on beş yıl geçer aradan fakat bir gün adam ben yıllar oldu geleli yeter kalan döneyim memlekete der fakat para yok on beş yılda üç adet altın biriktirmiş bununla dönmeye karar verir fakat bu günde çarşıya çıkayım bir iş bulursam yolda haşlık ederim der.
Çıkar çarşıya iş bulamaz bekler bu arada çarşının üst başında bir adam bağırarak gelir dinler adamı bir Altuna bir akıl satıyorum der adam sürekli bağırır düşünür taşınır adamı yanına çağırır gel bakalım kardeşim şu akılı ver al altını der adam da tamam der alır altını derki az sabırdan çok keramet vardır der adamcağız bu mu akıl der evet budur der ve adam oradan uzaklaşır akılı alan adam bekler iş çıkmaz döner kaldığı eve gelir yatar sabah olur yine derki çarşıya varayım bir iş bulursam yolda haşlık ederim der çıkar çarşıya bekler gelen giden olmaz işe götüren olmaz yine şehrin üst başında yine o adam bağırarak gelir bir altına bir akıl satıyorum der bunu duyan adam çağırır adamı yanına al altını ver akılı der adam altını alınca derki üstüne erzan olmayan lafı söyleme yani sana bir şeyler sormadan sen bir şey söyleme der bu mu akıl der evet der adam oradan uzaklaşır.
Akılı alan adam bekler yine iş yok döner kaldığı eve akşam olur yatar sabahleyin yine derki çıkayım çarşıya bir iş bulursam yolda haşlık olur der ve çıkar çarşıya bekler kimse bunu işe götürmez bekler bir müddet sonra yine çarşının üst başında aynı adam bağırarak gelir bir altına bir akıl satıyorum der adam dayanamaz gel kardeşim senin akıllarını benden başka kimse almıyor bir altınım kaldı onu da sana vereyim de o akılı alayım der adama altını verir akılı söyle der adam derki dibi görünmeyen bulanık sudan geçme dibi görünen ve çağlayan yerde geç der adam bu mu akıldır evet der.
Adamcağız çaresiz eve dönecek fakat akılı satan adam derki bak kardeşim senin paran yok kalacak yerinde kalmadı sen benim tanrı misafirim ol der ve adamı alır evine götürür akşam adamı misafir eder karnını doyurur çamaşırlarını yıkatır adama derki sen birde banyo yap der su ısıtırlar banyo suyu hazır adamda banyo yapar tertemiz olur üstü başı sabahleyin adam memlekete dönecek fakat ne parası var nede altını var aradan yıllar geçer bomboş dönecek köyüne adam.
Bir altına bir akıl satan adam bu garip fakir adamın yolda yemesi için hanımına kete yani çörek yaptırır birde üç akıl karşılığında almış olduğu altınları hanımına yaptırmış olduğu ketelerin içine koydurup öyle keteyi pişirirler bu keteleri ayrı bir beze koyar sabah olur adamı yolcu edecekler adamın karnını doyururlar adama derler ki bak kardeşim bu keteleri yolda yersin fakat şu bezde sarılı olan keteleri yolda yemeyeceksin kimseye de vermeyeceksin tamam mı bunları hanımına götüreceksin derler adam da tamam der ölmezde sağ kalırsam emanetinizi yerine ulaştıracağım der helalleşir ayrılır oradan.
Yola çıkar bir müddet gittikten sonra bir ırmağın yanına gelir bakar ki çok bulanık akıyor bekler orada acıkmış torbadan kete çıkarır yemeye devam eder o arada bir sürü atlı gelir adamlar atları suya sürerler ama su çok bulanık suyun dibi görünmüyor döner adamlara suya girmeyin diyecekken hemen aklına gelir ben bir altına bir akıl aldım sana sormazlarsa söyleme üstüne erzan olmayan lafa karışma demişti akıl satan der hele bekleyeyim ne olacak demiş biraz sonra atlılar suya girerler fakat kimse çıkmaz biraz sonra suyun alt tarafında atlar çıkar adamlar yok varır atların yanına güzel bir at var üzerinde güzel eyeri heybesi ve birde silah var adam atın yularında tutar suyun çağlayan yerine gelir ata biner ve de suyu geçer iki altın verip almış olduğu aklın iki tanesini kullandı.
Adam kalkar yolcu yolunda gerek der ata biner yoluna devam eder aylar sonra on beş yıl uzakta kaldığı köyüne ulaşır gece yarısı kapının önünde durur bakar bir eve evin penceresinde içeri bakar ışık yanıyor birde bakar ki hanımının yanında on dört yaşlarında bir genç var kadınla şakalaşıyorlar oynuyorlar bunu gören adam eyvah ben gittikten sonra hanım ya evlenmiş yada eve erkek almış der hemen atına yönelir atın üstünde heybede silahı alır pencereye gelir şunları vurayım der bu arada hemen aklına gelir ben bir altına bir akıl almıştım biraz bekleyeyim bakalım ne olacak der.
Adam bekler içerde gençle kadın güler oynarlar bir müddet sonra kadın derki ah oğlum baban gideli on beş sene oldu bir haber yok öldü mü kaldı mı biz ise bak oynuyor gülüyoruz fakat baban da bir haber yok der hadi yatalım gayrı der bu arada adam silahı geri çeker demek ki az sabırda çok keramet varmış ben bir altına bir akıl almıştım der demek ki içerdeki benim oğlummuş der kapıya vurur kim o diye kapıya gelir hanımı derki sen kimsin kapımızı çalıyorsun adam derki ben Mehmet senin eşinim der kadın kapıyı açar evet koçası oğluna seslenir gel oğlum işte baban geldi der oğlan gelir yanına fakat adamı tanımıyor içeri girerler hoş beşten sonra adam derki dışarıda atın üstünde heybe var getirin der heybeyi getirirler heybenin ağzını açarlar bakarlar ki içi hep altın dolu tabi sevinirler adam derki benim azık kabımı açın bakalım der size vermem gereken üç adat kete vardı onları vereyim der adam açar azık kabını keteyi birini hanımına birini oğluna birini de kendisi alır bölerler bakarlar ki içinde üç altın var adam derki demek bunu bana yapan Hızır aleyhi selammış der ve de muradına erer bu hikayenin gayesi ve de anlatılması insanların kıssadan hisse alması için kaleme alınmıştı.
Araştıran Derleyen Yazan Halk Şairi Yazar Tahir GÖRENLİ.29.11.2011
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.