Yılın son saatlerinde
Yaş, yarım asrı geçince ne bayramların tadı oluyor,ne de yeni yılların.
İtiraf etmeliyim ki isteklerimde artık; ’önce sağlık, sıhhat istiyorum ’ demek var.
Karşımdakiler için de bunu istiyorum. Onsuz hiçbir şeyin anlamı olmadığını sağlık elden gidince mi anlıyoruz ne …
Yeni yıl çocukluktaki gibi heyecanla beklenmiyor.Gençlikteki gibi sevdiklerimizle coşkulu paylaşılmıyor.Yaşlılıktaysa zaten yeni yılın bir anlamı kalmıyor…aksine insana hüzün ve tasa veriyor ‘’ne çabuk geçti bu yıllar’’ diye geçmişin hesabı yapılarak…
Yıllar yaşlanıyor aslında,takvimdeki sayfalar bitip de yenisi duvara asıldığında ‘’yeni yıl geldi ‘’demek ne kadar doğru bilemem . Üstelik yıllar yaşlandıkça yürekteki duygular da ağırlaşıyor;sevinçler azalırken acılar çoğalıyor…Kaybettiklerimize gidiyor gönül, onları bir kez daha özlüyor ,kendimizi onların yerine koyuyoruz ve yanlarına gitme günümüzün yaklaştığına sevinsek mi üzülsek mi bilemiyoruz…
Etrafımızda olup bitenler de gittikçe mutsuzluğa itiyor bizi; yangınlar, seller, depremler, katliamlar ve en kötüsü de savaşların gözyaşları artık insanlığa sığmaz oluyor…
Biliyoruz ki bir yerlerde ağıtlar yakılırken…kaç yeni bir yıllar bunları durduramıyor…
Bu yılbaşını da, demli çay dolu ince belli bir bardak elimde, çerez ve meyveyle donanmış , elimi uzattığımda ulaşacağım küçük bir sehpanın yanı başında ,televizyonda bana eski yıllarımı yaşatacak şarkıların, türkülerin olduğu yere giderek geçireceğim…ki bu bile bana ne büyük lüks geliyor…
Sözde eski yıl son saatine yaklaşırken mutlu bir ses tonuyla telefon edeceğim eşe dosta.
Onların telefonlarına da aynı canlılıkla cevap vereceğim…Hüznüm... içimde kalacak.
Sabah olduğunda diyeceğim ki; gün SEN aynı günsün,saat SİZ aynı saatsiniz ama , mademki yeni bir gün ADINIZ…öyleyse hadi size MERHABA !
29 Aralık 2007 Gülden Işık.