Çingeneler
İkinci kısım
Seytanim alt katta kiracıydı. Ne dikili ağaçları ne de başlarını sokacak bir dam , evleri
vardı. Varları yokları umutlarını bağladıkları , dört kız iki erkek ,çocuklarıydı .
Nedense buralara bohçacılar , çok sık gelirdi .Her geldiğinde kocası Almanya’da çalışan Ay-
şe ve kızları bir şeyler alırlardı . Diğer komşular Ayşenim ve Hacer de onlardan eksik kal-
mazlardı.Aldıkları perdelik kumaşlar,masa sehpa örtüleri, ya da gecelik, elbiselik kumaş gi-
bi şeylerdi .Seytanim de bir kaç kez tarlada ırgat çalıştığı zamanlarda biir kaç parça kızla-
ra çeyizlik örtüler almıştı..Sözgelimi baharda evlenecek olan kızı Kezban’a alt tarafları de-
senli perdelik kumaş aldı . Seytanim , doğru dürüst giyeceğim bir şeyim yok diyordu .Hacer
le Ayşenimin kaçıncı elbiselik kumaş alışlarıydı..
Seytanim’in kocası derin uykudaydı . Elindeki kumaşı okşadı, sıktı ..Eller ,güzel güzel alıp giyiniyorlardı .Şöyle güzelcene bir giyeceği yoktu .Dıkım ne derse desin dedi kendi kendi-
ne. Bir kez de o şeytana uyacaktı .Uyuyan kocasına yanaştı, arka cebinden cüzdanını çek
ti . Cüzdanda bin lira vardı . Bin lirayı alıp , cüzdanı usulca aldığı yere koydu..Odadan yüre
ği tıpırdayarak çıktı .Kapıyı örterken elleri ateş gibi yanıyordu . Oturma odalarının somya
sının altına sakladığı beş yüz lirayı da aldı .Dışarıya çıktı . Parayı bohçacıya uzattı .
Yerde oturan bohçacı kadınlar ve çevresindekiler , Çıkmaz sokaktaki kadın sesleri ,bir ev uzaklıktaki Karagöl yolu üzerine varıyordu . Yoldan geçenler , bu sesleri hiç yadırgamadan
geçip gidiyorlardı . Zaten oruçluların halsizlikleri başlamış , ağızları kurumuştu .
Kocası Almanya’daki Ayşe’nin bu kez parası yoktu .Paranın ne zaman geleceğini de bilmiyor
du .Lâf olsun diye bir kumaş beğenmiş , eline almıştı ya , bohçacılardan bir türlü kurtulamı
yordu .O kumaşı bohçanın üstüne atıyor bohçacı kız onun üstüne atıyordu..
Ayşe kadın:
" Kardeşim , siz ne söz anlamazsınız . Valla ,beş kuruşum yok .Pazar harçlığım yetmedi de Hacer’den aldım . İstersen sor Hacer’e . "
" Paran yoksa borç al bacım . Kız şuna bi borç verin .."
Ayşe sonunda sesini iyice açtı .Bohçacı kadınlara bağırmaya başladı .
Seytanim elbiselik kumaş aldığı bohçacıya :
"Allah inandırsın , benim de param yoktu .N’apıyım istesem virmez .Dıkım’ın cebinden aldım da geldim . Dıkım Uyuyadursun ."Kocaman ağzıyla gülümsedi . Zayıf ve kırışık yüzü, iyice
uzadı ..
Çingene .
" Helâl olsun gacıya . Sen düşüne dur ."
Tekrar :
" Görüyo musun be anam ! Kocasının cebinden almış da getirmiş ! Sen borç almaya korkar-
sın be ya .."
Ayşe :
"Ben borç neyi alamam .Benim kocam el gâvurunda çalışıyo anladın mı ?.."
Bohçacı deyim yerinde ,tavuk pisliği gibi yapışmıştı Ayşe’ye . Sonunda :
" Git anam ,senin gibisini ne gördüm , ne de duydum " dedi..Adeta kavga eder gibi .Elbiselik
kumaş Ayşeden çingene kadına gidip geliyordu .Bu duruma ev sahibi Ayşe karıştı :
"Hadi hadii ! Alın bohçalarınızı da gidin buradan .Bakın şu karşı balkondakiler sizi çağırıyor
muş .Orada da satarsınız .."
Arkalarından korkusuzca bağırdı :
" Hadii! Anca gidersiniz .."
Hemen hemen bütün kadınların elleride kumaşlar arkalarından baktılar .
Küçük evin bahçesi iki yüz adımlıktır .O küçük bahçe üç kardeşin . Gelinlerden ikisi ekmiş fideler dikmişler .Biber fideleri boy atmış , dipleri sıkışmış , çepin istiyor .Domates de öyle.
Kabak , fasulye ,patates ve marul maydonos gibi sebzeler ise ekilmiş .Yeşilin en taze renk-
leriyle donanmış bahçecik .
güzel bir hava .İkindiyi geçmiş zaman .Gelinlerden küçüğü ,sıkışan biberlerin dibini çepinli-
yor .İşini bitirdiği yerlere sevgiyle bakıyor.Bir çocuğa bakarca , okşarca kazıyor toprağı .
Fidelerin diplerine yığıyor yumuşak toprağı .
Bu güzelliğe yaraşmayan bir sesle irkliyor .Bu ses Seytanim’in evlerinden geliyor .Ev ile bah
çe toprağı bitişik .On adım uzaklıktaki gelin , her konuşulanı olanca ayıbıyla duyuyor .Acı-
mak ve korku arasında, biber fidelerini çiğediği de oluyor .Bu kez acıması biber fidesine oluyor .Kırılan ince dalını toprakla besleyip , elleriyle düzeltiyor .
Seytanim’in kocasının kısık sesi iyice açılmış bağırıyor :
"Kız karı ! N’apıyım onu söyle ! Cebimde param var bilerek girdim dükkâna .Allah belanı vir-
sin i mi? Elimi cebime soktum ki bomboş ! Adam bi şeyle söyler hiç olmazsa ."
Seytanim aşağıdan alıyor , yalvarıyor :
"Allah canımı alsın ki şeytana uydum bi kere .Hiç giyeceğim yoktu elin içinde .."
" Ele de,sana da başlarım şimdi .Elinen biz sidik yarıştıramayız .Ben aç karnımızı doyuramı
yom .Oğlan asker , kız ulaşıklı .Bir sürü çoluk çocuk !
Adam ağlar gibi bağırıyor :
"Git ! Defol ! ..Senin gibi karıyı istemiyom .İrezil köpek ! Beni il içinde rezil kepaze ettin !
Elimi cebime sokuyom ki, param yok ! Geberesice karı , defol ! "
Seytanim bir köşeye büzülen çocuklara seslendi :
" Kapıyı kapatın . Ele güne rezil olduk !.."
Kocasına yaklaştı :
"Gözünü seveyim Dıkım ! Allah canımı alsın ki bi daha yapmam .Çoluk çocuk nereye gideyim şimdi ?."
Kocası onu dışarıya sürükledikçe ,içeriye kaçıyordu .Dıkım’ın bağırmaktan boğazı kurudu
sesi kısıldı .Bu bağırtılar ve yakarışlar akşama değin sürdü gitti .Seytanim kumaşı aldığına bin pişmandı. Gelmez olası çingeneler diye bohçacı kadınları suçluyordu .Kocası yorulup kö
şesine çekilinceye kadar sürdü bu..Dıkım ,gece çalışmaya fırına gidecekti .Köşesine kıvrıl
dı ..Kızına seslendi :
"Kızım bana bir yorgan ile yastık getir .O ananın Allah belâsını virsin ."
Dıkım uykuya dalınca ,Seytanim eline kızının çeyizine ördüğü dantel işini aldı ..Pencere kıyısına oturdu . Dışardan Ayşenim’le Hacer’in gülüşmeleri duyuluyordu ..
YORUMLAR
Ah bu bohçacılar yok mu...malı satıncaya kadar ne dil dökerler..))güzeldi
glenay
Anlatımınız çok güzeldi, keyifle okudum, çünkü beni gençliğime götürdü. Eskiden hep bohçacılar gelirdi köyümüze.İşlerini de iyi yapıyorlardı, her biri başka bir sokağa dalıyordu, onlar artık köyün içini ezberlemiş kendi aralarında haneleri bile bölüşmüşlerdi. Öyle ki köyün saf kadınlarını bile tanımış evlarını ezberlemişlerdi, ilk durakları safların kapılarıydı.
Öyle ısrar ederlerdi ki, istersen bin kere param yok de, istersen çoluk çocuğun üstüne yeminler et, ne yazar. Onlar ille de şalvarlık entarilik bir kumaş satacaklar başka yolu yol, köylü kadınların da kurtuluşu yok :))
Onlar atar senin üstüne, sen geri verşirsin, onlar sana atar, sen ona kumaşı, nihayetinde kumaş yine sende kalırdı. Parasını nereden alırsan al, ister kocanın yamalı pantolonunun cebine dal, istersen komşunun kapısına dayan, bul nereden bulursan bul derlerdi.Olmadı veresiye verirlerdi, nasılsa köy insanı efendi, borçları namus bilir, er geç öderdi...
Sevgili arkadaşım hikayen beni hem gülümsetti, hem de içimde bir burukluk hissettirdi. kadınlarımız her zaman kocasının eline bakıyordu, hala da bakıyor. Bir ihtiyacı olduğunda binbir dil döken kadınlarımız yok mu sanki, hala çoğunlukta...
Teşekkür ediyorum bu güzel anlatım için
Sevgiler bırakıyorum sayfana...
Hep huzurla kal
glenay
Kocaya boyun büküp yalvaran kadınlardan olmadım çok şükür ama dediğiniz gibi erkeğe bağımlı öyle çok kadınımız varki !
Bu hikâye yıllarönce yaşandı; keşke artık böyle hikâyeler yaşanmasa ..
Selâm ve sevgilerimle..
Orijinal hoş bir konu bulmuşsunuz. Bir yandan da çok buruk. Yoksulluk çetin bir imtihan.
Ben çocukken bizim mahalleye de gelirerdi. yan bahçede ateş yakar kap kalaylarlardı. Adam elindeki kara bezi bir sürer, tencere anında ayna gibi parlar, sihirdi sanki.
Ellerinize sağlık.
glenay
Yorumunuza çok teşekkürler , selâm ve saygılar..
Gaci. zamanında yuları takmamış kocasının boynuna.
Şimdi de çekiyor.
Paylaşım için yeşekkürler.
A be büyle hırkız gacilar ulmasa biz nasıl yaşaycaaz?
Unlar araklamasa bi yulunu bulur kendimiz araklarız gaşcaanızla güzlerinizin arasında.
Bizi suçlamayasın aaa!
Yükselenyıldız tarafından 12/8/2011 6:29:57 PM zamanında düzenlenmiştir.
glenay
Kocası bir süre sonra kanserden öldü .Kadının babası onlara iki göz bir ev yaptı . Oğlanlar kızlar hepsi evlendi .Şimdi öldü mü kaldı mı bilmiyorum ..
ben de dahil yular takmayı bazı kadınlar gurur meselesi yapar .
Teşekkürler, selâm ve saygılar..
Yükselenyıldız
Ne bilin sen onnarın dört duvar arasını da gariban dersin?
Ah bilirim ben siz gaciları. Ne çoraplar örersiniz bizim başımıza. Ördüğünüz çorapların altında saçımız galmadı beya...
glenay
mağazalaın parmakla sayıldığı dönemlerdi . Küçük yerlerde bohçacıdan alışveriş yapılırdı . Sokaklarımızdan hiç eksik olmazlardı .
Çok teşekkürler Ayşe hanım , selâm ve sevgiyle..
ŞEYTAN SEYTANİM, Kocanı, kazandığı paraları olduğu gibi sana getirmesi için eğitemezsen böyle olur işte. Bak, ben banka kartımı teslim etmişim hanımıma, ne para kavgası ediyorum, ne de tuz kavgası.Yüreğim de hiç cız demiyor Allaha şükür...Keyifle okuduk sayın yazarım, saygıyla...
glenay
Yorumunuza çok teşekkür ediyorum , selâm ve saygımla ..