DERSİMİZ DERSİM
DERSİMİZ DERSİM
Son günlerde DERSİM konusu gündeme taşındı. Çoğu kulaktan dolma bilgi ve söylentilere göre yazılıyor, söyleniyor, tartışılıyor. Oysa tarih araştırmaya, bilgi ve belgeye dayanmalıdır.
Dersimle ilgili yerli ve yabancı kaynaklara dayanan arşivlerde çok sayıda belge ve bilgi bulunmakta.
Bu konuda en ayrıntılı kaynak eseri bilgi ve belgeler ışığında yazan değerli araştırmacı yazar RIZA ZELYUT olmuştur. KRİPTO YAYINLARI arasında çıkan “DERSİM İSYANLARI ve SEYİT RIZA GERÇEĞİ” adlı eserde:
-Dersim’in Demografik yapısı,
-Dersim AŞİRETLERİ,
-Dersim adının anlamı,
-Bölgenin coğrafi özellikleri,
-Dersim isyanları ve Seyit Rıza gerçeği,
-Dersim isyanının perde arkası ve ilk kürtçü örgütler,
-İsyanlarda dış kaynakların etkisi…
Gibi başlıklar altında konu belgelere dayalı olarak bütün derinliği ve genişliği ile işlenmiştir.
1732 tarihli padişah fermanında Dersim ismi, aşiret olarak “Dersimlü” biçiminde verilmiştir. “Osmanlı Belgelerinde Dersim Tarihi “inde şu bilgilere yer verilmiş:
“Çarsancak (Akpınar ) kazasında oturanlardan Karaçorlu Elhac Osman; sarayıma dilekçe verip bu ilçede bulunan Şeyh Hasanlı ve Dersimli eşkıyası, öteden beri bölgedeki halkı ,köylüyü,işçiyi soymakta,yoksulların mallarını ve erzakını yağmalamakta,çoluk çocuklarını çalmakta, esir etmektedir, bunu gelenek edinmişlerdir.(…)
Ayrıca 1745 ve 1751 tarihli dilekçelerde de Dersimlü ve Şey Hasanlu kabilelerinden/aşiretlerinden yakınmalar çok daha şiddetli biçimde dile getirilmiş. Bu aşiretlerin 13 köyü yağmaladıktan sonra yakıp yıktığı anlatılmış.
Bu gelişmeler karşısında değişik fermanlarda ve 1782 tarihli fermanda; burada sıkı önlemler alınması istenmiş.
Belgeler bu iki kabilenin etkili olduklarını ve bölgede aşiretler arası çatışmaların da sıkça yaşandığı yine yazışmalardan ve fermanlardan anlaşılmaktadır. Çok eskilere uzanan bu aşiret kavgaları 1925’te bütün şiddetiyle devam ediyor. Ölüyorlar, öldürülüyorlar.soygun, vurgun devam ediyor, asayiş sağlanamıyor.
Kontrol edilemeyen bir coğrafi bölgede bir aşiret düzeni kendi kanunları ile sürüp gidiyor uzun bir süre. Alınan önlemler ve tedbirler yetersiz kalıyor.
Hazar Denizi çevresinden gelen Kıpçak,Kuman,Deylemli,Saka,tahtacı Vb. obaların yerleştiği Dersim bölgesine MÖ 7. Yüzyılda Sakalar,Hunlar, Gök Türkler,Oğuzlarda çok önce gelmişlerdir.
İçerde ve dışarda art niyetli araştırmacılar Sarı Türkleri kürt nüfus olarak göstermeye çalışarak etnik yapıyı ele alarak Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da ayrımcılığı sürekli körüklemişler ve yaratılacak bulanık hava içerisinde kendi çıkarlarını açık ve gizli olarak yürütmeye çalışmışlardır. Dersim gerçeğini anlamak ve Dersim’in geçmişi ile yüzleşmek için doğru ve sağlıklı bilgiye sahip olmak ve tarihi siyasi çıkarlara kurban etmeden doğru okumak gerekmektedir.
Bu konuda tarihi belgelere dayanılarak değerli araştırmacı yazar Rıza Zelyut tarafından kaleme alına “DERSİM İSYANLARI ve SEYİT RIZA GERÇEĞİ” adlı kaynak eserin okunmasını tavsiye ederim.
Mustafa Kemal Atatürk 16 Ağustos 1931’de şöyle söylemekte:
“Tarih yazmak; tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan, yapana sadık kalmasa; değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.”
YAHYA AKSOY
YORUMLAR
ipekyolu
kaynaklar taranarak ortaya çıkarılabilir.hangi konuda olursa olsun
yol ve yöntem bu olmalıdır.
ben de bu gerçeğe dikkat çekmek istedim.
ilginize ve yorumunuza teşekkür ederim,selamlar,başarılar.
Sayın Yahya AKSOY,
Evet , belirttiğiniz gibi kulakdan dolma bilgi ve söylentilerle konuya bakanlar hatta olayları çarpıtarak takdim edenlerin maksadı siyasi çıkarlar uğruna cumhuriyet devrimlerine ihanet etmektir.
Bugüne kadar tarihi gerçekleri ortaya koyan belgeler açıklandığı, kitaplar yazıldığı halde, gerçeği görmek istemeyenleri ikna edebilmek mümkün olamamaktadır. Aslında bu tiplerin ikna olma gibi bir düşünceleride bulunmamaktadır. Çünkü Dersim olaylarını çarpıtarak ve kaşıyarak bir menfaat elde etme gayretindedirler.
Tavsiye ettiğiniz kitap kütüphanemde var ve sık sık müracaat ettiğim bir eser. Ben de konu ile ilgili bilgi edinmek isteyenlere şiddetle tavsiye ediyorum.
Yazınızı beğenerek okudum. Tebrik eder, saygılarımı sunarım.
ipekyolu
ilgi ve yorumunuza teşekkür ederim.
tarihin geçmişini anlamak için belgelerin ve
birden çok kaynağın taranmasının önemine ve gerekliliğine
vurgu yapmak istedim güncel bir konuda...
selamlar,başarılar.
"Çoğu kulaktan dolma bilgi ve söylentilere göre yazılıyor, söyleniyor, tartışılıyor. Oysa tarih araştırmaya, bilgi ve belgeye dayanmalıdır."
Dayandığınız belge Rıza Zelyut mudur yani?Rıza Zelyut anlattığı bilgileri nereden almıştır?
Şimdi sizi düşünmeye davet ediyorum.Düşünün bakalım; insanların asılıp ibret olsun diye köy köy gezdirilmesi, isyana katılmayanların dahi katledilmesi, dersim köylerinin boşaltılması ve alevilerin sünni köylerine yerleştirilmesindeki asimilasyon amacı, alevi köylerine camiler yapılması, ismi kürtçe olan köylerin, ilçelerin ve hatta Dersim'in adının değiştirilmesi" size gerçeği göstermekte yetmiyor mu?
ipekyolu
geçmiş tarihi olayları doğru bilmek ve doğru bilgiye
ulaşmak için birden çok kaynak/bütün kaynaklar,bilgi,belge ve arşivler
ortaya yatırlşmadan işin iç yüzü tam anlaşılşamaz gerçeğini
vurgulamak istedim. doğru Bilgi sahibi olunmadan görüş sahibi olunamaz.
her konu böyledir. sağlam ve gerçek kaynaklara dayalı bilgi sahibi olmadan görüş sahibi olunamaz.
görüşleriniz de haklısınız haksız,yersiz ve acı olaylar derin izler açmakta toplumda .
selamlar,başarılar.