- 738 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
ğ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
’Ğ’; kadınlar için yaratılmıştır.
Şık yalanlar yok, sahte neşeler, yapay saadetler; bilumum olmaması gerekenler... İnsan, olması gerektiği gibi yaşadıkça geçmişe daha çok özlem duyuyor. Geçmişi olmayanlar ise, geleceğe bir umut omzunu yaslıyor. Ağır parfümlü hayal aslında yaşamak! Neresinden geçeceğimize bağlı ne kadar ıslanacağımız, rüyaları olmayan mutluluklar için.
Güpegündüz, dörtnala çalışan bir uyku. Uyku, olmamalı! Kutsal bir kabahati olduğu belli, ama bir kadın nasıl susmayı öğreniyorsa kendi kendine; o da susmalı!
...
Saat 01.13 . Biraz sonra bir araba geçecek. Damarlarında soğuğu hisseden bir adam, ellerinde solmaya yakın kır çiçekleri. Bu mevsimde neredende bulmuş? Adam yürüyor. Dursa, belki de yüzünü daha iyi göreceğim. Bir tıkırtı. Yerde ölüm için hazır malzemeler.
Peçeteler; ıslak mendiller...
Şu nezle olmuş birinin, şu rujunu silen kadının, şu peçetede...
Boş ambalajlar...
Sigara paketleri en çok! Ölmek, rağbet gösterilen bir etkinlik artık; yaşamak çok fazla....!
Saat 01.17 . Evinin dış kapısı önünde adam. Kadın pencereden adamı görebiliyor. Perdenin kımıldadığına şahidim. Ama kadının ateşli bir yanı yok; çok üzgün.
Adam son sigarasını ayakları altında eziyor. Biraz sonra ağlayacak!
...
Ellerim sıcak poşette. Gözleme bu saatte ne kadar da güzel! Mezarını kendi kazan alimler kadar şanslıyım. Gün doğmasına daha çok var!
Bir şiir! Belki Van Gogh sesimi duyarda, kimseye göstermediğim mektuplarıma cevap verir.
Bir şiir! Mr. Bukowski pencere önünde. Zencisi elinde, ellemek istemiyorum kendisine. Karışmadı mı kimse, daha rahat boşalıyor. Sayfalara dökülmesi de rahat oluyor. Delikanlı bir şiir yazabilir! İnanıyorum.
Birkaç saniye sonra, boğazım ağrıyor. Ereksiyon tamamlanıyor.
Van Gogh kulağını kesip
bir
orospuya verdi
orospu
hunharca fırlattı
kulağı
sokağa tiksinerek.
Van,
orospular
kulak
istemezler
para isterler
sanırım bu yüzden
muhteşem bir
ressamsın sen
başka
bir şeyden
anlamadığından...
...
Saniyeler sonra merdiven üzerinde ayakkabı sesleri kesildi. Kadın kapıyı açarken, adam tedirgin. İçeri girerken adamın canı sıkılıyor. Kadının üzerindeki gecelik ince. Evde kombi var. Az ilerliyor adam. Solmuş kır çiçeklerini kadına veriyor. Kadının yüzünden düşen bin parça. Bu olmamalıydı.
...
Çocuğunu öperken, bir günün bitişine ait ayini tamamladığını düşünüyor. Çocuk odasının bulunduğu yer lunapark gibi. Üst katta oturan babasını anımsıyor. Kaç gündür onuda görmedi. Babası namazını kılıp yatmış olmalı. Onun namaz kılmasına gerek yok! Daha yaşlanacak ve o günleri görecek.
Saat 01. 31, boğazım ağrıyor.
Tornavida ile sıkılmayacak vidalar var. Gözlerime inanamıyorum. Yatak odasındayım.
Sıkıcı bir düzen. Daha renkli bir ortam olabilirdi!
...
Çayın demi düştüğü an, bir yıldız kayarmış.
Kelimeleri yazmaktan çok, kelimeleri tüketmek çok zor bir iş! Yığınla bakir kelime var. Aşk mesela. Bu kadın âşık kocasına. Ama bu gece bu şehirde kimse sevişmeyecek!
Adam iç çamaşırı üstüne bir şey giyinmedi. Ev sıcak. Kadın kocasını izliyor. Hiçbir kelime çıkmadı ağzından.
Adam yatakta. Ama akşam fazla kaçırmıştı içkiyi. Küçüğü kaçırmadan, lavaboya gitmeli.
Kadının yüzü ölü gibi. Demir vitamini eksik değil; üzgün sadece!
...
Ay çok parlak, ama görmek imkânsız. Yıldızlar sarhoş. Bir o yana, bir bu yana kayıyor dünya. Deprem olacak, oldu; oluyor.... Adam lavaboda yere düştü. Kusmuğunu temizleyecek kim?
Kadın sesi duydu. Ağzından tek kelime duyan melek yok! Duada etmiyor artık, garip!
...
Okuduğum bütün güzel kitaplar, kendine bakan bir kadın gibi güzel! Bu kadında bir sorun var. Artık kendine bakmıyor. O da biliyor; çirkin kadın yoktur, kendisine bakmayı bilmeyen kadın vardır.
Saçlarındaki kırıklar, omzunda nöbet tutuyor.
...
Adam geldi. Hiçbir şey söylemedi o da. Uyudu hemen.
Gerdek gecesi geldi aklına kadının. Tam sekiz sene önce. İlk defa bir erkeğin eli, vücuduna değmişti. Ellerken irkildiği göğüsleri, baldırları; kiralanmış gibiydi. Kendini satmış mıydı yoksa?
...
O gün aklına geldi. Kocası onun güzelliğini överken, mest olmuştu sanki. Heyecanlıydı. Sessizliği bozan, kocası olmuştu. ’Çok güzel olmuşsun!’ demişti kendisine. Kendisi utangaç bir halde kocasına ’teşekkür’ edebilmişti. Kocası daha fazla beklemenin bir manası olup olmadığının düşüncesi içindeydi. Yaşadığı heyecanın kendini her geçen saniye daha da sıkıştırıp, bunalttığını hissediyordu.
Adam oturduğu oturaktan ağır hareketler ile ayağa kalkmıştı. O günü tekrardan yaşıyor gibiydi. Kendisi yatağın üstünde oturmuş, kocasının hareketlerini takip ediyordu. Heyecanı daha çok artıyordu. Adam ağır adımlarla oturduğu yere kadar gelebilmişti. Gömleğinin ilk iki düğmesini de bu arada açmıştı. Heyecanının aynısı kocasında da vardı. Adam, ilk önce elini elinin içine alıp, gözlerine bakmaya başlamıştı. Gözleri ardından görebildiği kendisiydi. Sağ elini yavaşça ağzına doğru götürmüştü. Esen meltem kadar yavaştı hareketleri. Kocası ellerini öpüp, ağır bir şekilde tekrardan aldığı yere bırakmıştı. Ne yapacağını bilemiyordu. Adamın şaşkınlığını da kendisi alınca, tamamen çaresiz kalmıştı. Sadece gözleriyle kocasını takip edebiliyordu. Vücudunun hareket mekanizması tamamen kocasına kalmış gibiydi. Kocası bu anın böyle devam etmeyeceğini biliyordu. Karısının çaresizliği kendi cesaretini alıp götürüyordu. Düğün boyunca, misafirleri karşılayayım, eksiklikleri göz gezdireyim derken bayağı da terlemişti. Bir duş alıp, arada geçen zamanda da ne yapacağını daha iyi düşüneceğine karar vermişti. Kendisi hala hareketsizdi. Adam duş alması gerektiğini kadına söylemek istiyordu. Ama o’na da bir şeyler söylemesi gerekiyordu. Dudakları ilk kez değecekti birbirlerine. Birbirlerinin nefeslerini hissedebiliyordu. Dudakları heyecanın etkisiyle hafifçe titriyordu. Adam dudağıyla dudağına hafif bir öpücük kondurdu. Daha fazlasını iki tarafta bekliyordu; ancak kocası bir öpücük ile ilk girişi yine eksik bırakmıştı. Kendisini biraz daha iyi hisseder gibi olacakken; yeninden heyecanın kendisini bastırdığını anladı. Adam bu sefer ayağa kalkıp, alnından öpmüştü. Kocasının ne yapmak istediğini anlayamamıştı. Gelinliği de kendisini de sıkmaya başlamıştı. Gelinliğin bel ve sırt kısımları daha dar olduğundan, kendini daha çok bunalmış hissediyordu. Kocası saçlarını bu kez elleriyle okşamaya başlamıştı. Ama bu sefer adam, arka tarafına geçmiş ve de hafifçe kendisini kucaklıyordu. Kulağını öpmeye başlamıştı kocası. Hassas olan bölgelerine aldığı öpücükler sonucu, başını hafifçe bir sağa bir sola doğru çeviriyordu. Ancak adam öpücüklerini yanağında tekrardan bitirip, kulağına eğilmişti:
‘’Canım, benim bir duş alayım. Çok hareket ettik düğünde. Sende istersen gelinliği çıkar, rahat et.’’
Kocasının söyledikleri karşısında rahatlamıştı. Gelinlik kendisine de rahatsızlık vermişti. Prenses kıyafetinin heyecanı buraya kadarmış diye düşünmüştü. Adam banyoya gittikten sonra, 15 dakika sonrasında ilk kez ayağa kalkabilmişti. Geçen 15 dakika ile beraber, evden içeri girerken ki heyecanı daha da artmıştı. O an ki heyecanını azaltması da kendisine imkânsız geliyordu.
...
Saat 02.00
Sis var sokaklarda. Artık göremiyorum hiçbir şey! Görmesem daha iyiydi. Bir kedinin uyanışı ne kadar güzelse, geçimsiz bir ailenin yaşadıkları da tam tersine o kadar kötü!
Saat 02.01.34
İstanbul, İzmir, Kars...
...
Bir yerlerde, birkaç kadında onun gibi düşünüyordu. Onun gibi olmalıydı! Kendisi gibi üzgün, aileyi yıkmamak için didinen kadınlar...
Oturduğu yerden kalktı. Bir kâğıt, bir kalem buldu. Adının baş harfini yazmıştı. Ama bu harf onu temsil etmiyordu. Daha farklı bir harf olmalıydı.
’G’nin üstüne kavisli bir çizgi attı. İstediği olmuştu. Gülümsüyordu.
Hıçkıra hıçkıra ağlarken, ’Ğ’ ona bakıyordu.
YORUMLAR
Bir hıkayeyi okurken hem insanca duygularla yürek sızısı hisedebilmek, hem de şiirsel bir haz alabilmek ne güzel.Tıpkı bu yazınızda olduğu gibi değerli kalem... Genelde bunatır beni, uzun mu kısamıdır bilemeden , yazılara bulaşmaktan kaçınırım... Oysa yazınızı açıp okumaya başladığımda içinde kaybolup gittim ve bir nehir gibi akıp giden yazınızın sonunda damağımda harika bir tadı vardı...İşte, Edebiyat ve sanatın insana katkısı, ve işte kalem sahiplerinin hikmeti ... Var ol kardeşim... Kutluyorum bu güzelliğini...Nice daha güzelliklerde buluşmak ümid ve dileğiyle alnından öpüyorum.
Saygı ve sevgiyle.