Zikir Adabı -2..Allah ism-i celalını zikir
ALLÂH...
Öyle bir isimdir ki...
"Ulûhiyet"e işaret eder!
"Ulûhiyet" hem "HÛ" ismi ile işaret edilen "Mutlak Zât" anlamını içerir; hem de İlim mertebesinde, ilminin icabı olan "nokta"lar âleminde her bir "nokta"yı oluşturan, her biri kendine özgü "Esmâ" mertebelerini işaret eder!
"Zât"ı itibarıyla, "şey"in gayrı, "Esmâ"sı itibarıyla "şey"in aynı olan,
Allâh ismiyle işaret edilen; âlemlerden Ganî ve benzeri olmayan, zattır!
Bu yüzdendir ki, "şey"i ve fiillerini Esmâ’sıyla yaratan zat, Kur’ân-ı Kerîm’de "BİZ" işaretini kullanmaktadır.
"Şey"de kendisinin gayrı yoktur! Bu konuda çok iyi anlaşılması gereken husus şudur: "Şey"den söz ettiğimizde; "şey"in zâtı derken, onun varlığını oluşturan "Esmâ mertebesinden" söz ederiz.
"Şey"in zâtı hakkında tefekkür edilir, konuşulur.
Allâh adıyla işaret edilenin Zâtı hakkında ise konuşmak muhaldir; yani kesinlikle olanaksızdır!
Çünkü Esmâ özelliğinden meydana gelmişin, mutlak Zât hakkında fikir yürütmesi, "vahiy" yollu gelmiş bilgi ile dahi olsa -ki bu da olanaksızdır- mümkün olmaz!
İşte bunu anlatmak sadedinde ‘’yolun sonu "hiç"likte biter,’’ denmiştir!
&&&&&&&&&
Bu isim (ALLAH);
Bütün isimleri camiğdir,(kapsar).
İsm-i azamdır…Celal dır…
Bu ism-i celalın talimi (uzun süreli zikri),ileri derecede adap gerektirir.
Çok temiz, tenha bir mekânda,
Abdestli olarak,
olağan üstü samimi ve saygılı,
kıbleye yönelmiş vaziyette,
namazdaki gibi oturularak,
tespih sağ elde,
el ya sağ diz üzerinde veya kalp üzerinde tutularak,
dil damağa yapıştırılmak suretiyle,
sessiz, kalben,
dikkat dağılıncaya kadar, bilinçli olarak zikredilir.
Bu arada baş öne, sağa doğru yıkılır, gözler kalbe yönelir.
Her ‘’Allah’’ kelamında sağ şehadet parmağı ile bir tespih çekilir.
Yani sağ el şehadet parmağı bir kere hareket etmiş olur.
Bu efal, efal-i cemaldir.
Hiç bir şekilde, vücudun diğer azaları hareket ettirilmez.
Gözler başka alana kaymaz…
Allah ism-i celalını çok zikir etmeye gelmez.
Şiddet tecelli eder.
Aşk’ulllah öyle bir seviyeye çıkar ki
ne nefis, ne ruh, ne de beden buna tahammül edebilir.
O nedenle öyle binlerce sayıda okumak,(tecelli ehline) zarar verir.
Tahammülü imkânsızdır,
hem zat hem sıfat için.
Akla dahi zarar gelebilir.
Bu tembihat dikkate alınmazsa, son pişmanlık çare değildir.
Bu isim asla ayaklar hareket halindeyken okunmaz.
Tevhit ehlinin böyle şey yapması halinde insanlar ve kendisi çok zarar görür.
İnsanlar totemlere, putlara tapmaya başlarlar…
İnsanların itikatlarına zarar gelir, tevhide aykırıdır.
Allah’ın ismidir diyerek her esması tespih edilmez.
Arada bir zikirden bahsetmediğimiz bilinsin.Uzun süreli ve çok zikirden bahsediyoruz.
Efal ile az zikirde olsa anlamı fena(negatif-terbiye edici) olan esmalar ,’’ya,’’ene’’ ve ‘’el’’ takısıyla zikredilmez.
İhtiyaç halinde, tecellinin istenmediği hallerde (la ) takısı kullanılarak efalli zikredilir ki o tecelli mahviyete gitsin, hükmü kalksın.
’’ La kahrı vela gazabı vela mevti vela memati gibi.’’
Ayaklar rububiyete dair esmaların okunmasına müsaittir.
Allah ismi ancak (ulviyet cemalinde) sağ el efaliyle okunur.
Ulviyet celalı olan sol elde asla okunmaz.
Avam dahi bu tertibe riayet etmelidir.
***************’’Beni güzel (cemal ) isimlerimle zikrediniz’’ emrine riayet etmeliyiz.Zikirden murat O ismi zahire davettir,muhatap olmayı istemektir..Allah hali hazırda hem zahir hem batındır...kişinin Allah cc. muhatap olması ise muhaldir...O’nun şiddet celaline tahmmül etmek düşünülemez..
Besmele şeklinde zikir yapılması gerekir...*****************
İSİM /esma
I .
Bilesin ki, azizim
Allah yar ve yardımcın olsun
İsim denilen: kelam
Vara / yoğa ad olan şeydir
Öyle ki
Fehim / varlığı isimle görür
Hayal / suretlere bürür
Vehim / yakınlaştırır
Fikir /düşündürür
Akıl bilir / hüküm yürür
Ve
Şey
İsmiyle / eşleşir
Şüpheye yer bırakmadan
Özleşir
Zatın bilincinde / söz
Var /ve yok’un yerini alır
Her halükarda
Bilinçli / bilinçsiz
Gerektikçe
Şey / ismi
İsim / şeyi çağırır
II .
İsmin kemali
Bilinmeyeni bildirmesidir
Şeyle aynileşmesidir
Böylece
Demiş olduk ki
Azizim / bi iznillahi teala / anla
O öyle bir kudrete sahiptir ki
Varı bildirmekle kalmaz
Batına dahi / bağırır
Gayrından yardım almadan
Masallardaki dev gibi
Anka gibi
Yoğu varlık mertebesine çağırır
Hatta varı yokluğa gönderen de odur
Öl demek yeter /ölür
Bu yüzden / mahluk olan akıl
Halık karşısında aciz
Hem /ebedi hayrette kalır
Ol emriyle
Batın / elle tutulur gibi çıkar da/ zahire
göz görür
çift / çift /âlemler
gümansız / külliyen yer ile yeksan
Kimi celaline /kimi cemaline
halen / topyekun secdeye varır
Cehennem gibi /cennet gibi
Sevgi gibi/ nefret gibi
Her var ve yok / nefsini
O kadir-i mutlak
Bir’’den alır
III.
İşte
Azizim
O nedenle
Kendi hükmünce
İsim ve sıfatlarla
Bilinen
Sırf varlık olan Hakk’a
Yakin için
Allah adından başka yol yoktur
Nebiler tespihinin imamesi
Kâinatın efendisi
Muhammet s.a.v
Diliyle
Kitabullah bildirdi ki
Var ve bir olan
Allah
Var’a yok’a hükmetmiş
İblis müstesna /melekler
Halef Ademe secdetmiş
IV.
Mümküne ol de / bak
Hemen oluyor
Azizim
A canım
Aymalısın
Hakk’ı her nefisle bir saymalısın
V.
Duymalısın ey nefsim
Kur’an sana seslendi
Cennet, cehennem / sende
Bütün âleme halife sen
Duy /duy çağrıyı lütfen
Sensin muhatap dendi
Maksat sensin
Ya sin