5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1307
Okunma


Genel anlamda sanat gönül işi ve kişiye özeldir.Doğuştan gelen sonradan istemekle mümkün olmayan özel yetenek işidir.
Genelde sanatla uğraşanlar egoist kişilerdir.
Gelip giden ruh halleri kızkançlıkları,öfkeleri,dargınlıkları sanatla uğraşanların yaptığı işin özelliğine bağlıdır.
Sevilmek beğenilmek genelde sanatçının yeniden doğuşuna ilerlemesine sebepdir.
Kendimden biliyorum,değerli tanınmış hocalarımıza sorduğumda bu ruh halimin tüm sanat dallarında uğraşanlarda olduğunu öğrenince, çelişkilerimin normal olduğunu anladım.(resim benim ilgi alanın aslında,şiir ve kısa paylaşımlarım dostluklar adına yaptığım ve öğrenmek istediğimdendir.)
Yazar olmak toplumun içindeki çelişkilere ayak uydurma zorluğundan kendi dünyasına çekilip, bir şeyleri paylaşma isteği ve sonraki yıllara bir iz bırakma adına yaşam seçmektir.
Günümüzde özellikle ülkemizde okuma oranı azlığı,kitapları değerlendirirken popüler bir yaklaşım olduğunu görmekteyim.
Kendi yazarlarımız hakkında bilgi sahibi olmamamız,dünya yazarlar hakkındaki bilgisizliğimiz bizi yozlaştırmakta.
Bence otuz kırk yıl önce değer görmeleri gerekli olan sanatçıların yıllar sonra değer görmesi sanata bakış acımızı belirtmektedir.
Günlük popüler sanatcıların şairlerin,yazarların ressamların şiirlerin gördüğü değer modern hayatın popülıze edilmesi anlamına gelmekte.
Kendi sınırlarımız içinde sanatcı oluşumu,dünyaya açılmamamız anlamına gelmektedir.
Son zamanlarda dünya basınında değerli sanatcılarımızın isimleri duyulması bizim geç kalmışlığımızın acı gerçeği gibi gelmekte.
Dün bırakılan eserler eğer bugün değer görebiliyorsa,o eseri yapan kişinin düşünme süresinin çok uzun olması sonucudur.
Şiir,roman,resim yapmak yalnızlıkla eşdeğerdir.
Bu yanlızlık toplumdan soyutlanmak adına bir düşünce değildir.
Bir eseri güne taşımak o anda gelen ilham perilerinin işi değildir bence.
En azından tamamını kapsamamakta diyebiliriz.
Bekleme, analiz etme, düşünme,nasıl ,ne demek istediğini ne şekilde çalışmasına yansıtacağını hesaplaması yanlızlığı ile mevcut olur.
Normal yaşantısına devam ederken,eseri hakkında her an bir plan yapması eseri meydana getirir.
Özeldir ve bu özelliği sadece sanat yapanların anlayacağını bilir.
Bir okur o kitabı alır okur ve beğenir yada beğenmez ama o kitabı yazan kişi paylaştığı bu değerin asıl sebebini, kimlere ulaştırmak istediğini çok iyi ölçer ve biçimlendirir.
Bu roman, bir şiir,bir resimde olabilir.
Sabırla tüm aldıklarını bir araya getire bilme işi sanatçıların ömürlerinin sonuna kadar hiç durmadan, çalışması anlamına gelir.
Sanatçının en büyük ödülü kendi ile mücadele ederken en iyisini nasıl yapacağım düşüncesi her zaman ağır gelir.
En büyük ödül toplumun genelinde beğenilmektir.
Geçmişe bakıldığında genel olarak sanatçılar yaşadığı süre içinde zengin olmamışlardır.
En azından ülkemizdeki gerçek budur.
Bu bir gönül işi olduğundan tüm çalışmalarını ve kazançlarını çalıştığ eser üzerine analiz etmişlerdir.
Lüks tutkuları olmamıştır.
Bütün değerleri daha güzelini nasıl yapabilirim,anlata bilirim diye düşünmekten geçer.
Yıllar sonra bıraktığı eserleri hakkında ne düşünüleceğini bilmeden daha kapsamlı bir dünya görüşü bırakma çabası içinde ömürlerini vermişlerdir.
Keyf almak sanatla uğraşan için herşeye değer bir ölçüdür.
Sanatla ilgilenen kişiler ruhlarında sakladığı tebessüm, hiç eksilmeyen değerdir.
Acıyı en derin yaşayan mutluluğu en iyi değerlendiren,aşkı yudum yudum içenken hiç bitmese diye düşünen özel kişilerdi.