- 1064 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
BİR KISSA İKİ HİSSE
BÖLÜM 1: HAMSİ KOYDUM TAVAYA
Kadınlar şimdi mutlaka bana hak vereceklerdir.
Eğer bir kadın evde temizlik yapıyorsa onun ortalıkta görmek istemediği tek nesne öncelikle ve de öncelikle kocası ve varsa -bebek olmayan- erkek çocuklarıdır. Hatta eli iş görmeyen kız çocukları . ( Doğru mu hanımlar? )
Annemin evinde de durum aynıydı ve eşimle annem ev temizliği yapacaklardı. Ortalıktan mutlaka toz olmalıydım ya nereye. Gerçi İstanbul gibi bir yerde nereye diye sorulmaz ya , yanlız başına İstanbul bile çekilmiyor. İlle yanında birileri olacak.
Annemin aklına dahiyane bir fikir geldi : ’ Oğlum, abinin oltayı al Sarayburnu’na balığa git. Akşam bize bir balık ziyafeti çekersin’ dedi. Ben ve balık?? Hayatımda hiç yapmadığım bir iş. Ama aklıma da yatmadı değil hani. Hem başka ne yapabilirdim ki. Temiz hava bol güneş daha ne...Alt tarafı bir iki solucanı takacaksın çengellere sonra misinayı sallayacaksın denize. Ondan sonra çekeceksin o kadar. İyi de solucanı nereden bulacacağım? Her yer beton...Amaaan onu da Sarayburnu’na gidince düşünürüm. Olmazsa orada üç beş kuruş verip birilerinden satın alırım.
Tamam...En iyisi balık tutmak.
İndim Sarayburnuna bir miktar solucan alıp çengellere taktım.( Kanca mıydı yoksa? ..Amaaannn neyse ne ) Hemen önüme indirdim oltayı...Hah vurdu mu ne? Ne demişti abim ? Balık vurunca oltada boşluk bırakmamak için hızla çekecektim. Var hızımla çekiyorum....Yanımda kovası balık dolu bir amca ’ Evlat oltada boşluk bırakıyorsun balık kaçar ’ deyince ’ Hımmmm kaçırırmıyım hiç ’ diye oltayı tutup denize de sırtımı dönerek hızla koşmaya, daha doğrusu yürümeye başladım. Yanımdaki balıkçı bana güleyim derken denize düştü. Tüh kaçırdık balığı... Garanti iki kilo filan gelirdi.
Komşu balıkçı sudan çıktı. Ben ona güleceğime hâla o bana gülüyor. ’ Evlat bak burada balık olmaz zaten oltayı ileri atacaksın ’ dedi . Olltayı sallamaya başladım. Yanımda yöremde on metre yakınımda kim varsa çil yavrusu gibi dağılıyor. Allah Allah ne oldu ki: Meğer olta helikopter pervanesi gibi sallanmazmış. Ne bileyim? O amca ’ Evlat aşağıdan yukarı doğru daire yaparak çevireceksin ’ deyince onun dediğini yapmaya çalıştım. Yapmaz olaymışım. Benim metod daha iyiymiş meğer.
Oltayı bir salladım, iki salladım, üç salladım, dört sallayamadım. Ucundaki kurşun önce yere, oradan da sıçrayarak kafama küüütt diye inince güpe gündüz yıldız saymaya başadım...Venüs, küçük ayı, büyük ayı, aaa halley bile var hem de kuyruğuyla birlikte...Anlamıştım akşam eve balık götüremeyeceğimi. Olsuuunnn ben de ceviz götürürdüm. Kafamda oluşan cevizi...
Oltayı topladım ve balıkçılık hayatım ebediyen sona erdi. İlk balıkçılığm aynı zamanda son balıkçılığım olmuştu.
Bir saattir komşuluk yaptığım amcaya veda ettim: ’ Amca ben gidiyorum. Sana bol kısmetler. Akşama senin evde muazzam bir hamsi ziyafeti olacak’ deyince amca az kalsın yine denize düşüyordu. Meğer avladığı balıkların adı istavritmiş. Ne bileyim ben? Bir tek hamsiyi bilirim o da annem laz olduğundan. Ayıptı gerçi bir İstanbul çocuğunun balıkları tanımaması ama naaapıyım bilmiyordum işte.
BÖLÜM -2 - ÖĞRETMENİM CANIM BENİM.
Sarayburnu’ndan Eminönü’ye kadar taban teptikten sonra kuşlu caminin oraya geldim ( Benim evlatlar henüz bebekken gördükleri bu camiye kuşlu cami dediler ve hâla kuşlu cami diyorlar .Yeni Cami yani ) Yeni Cami civarında Mısır Çarşısının önüne gelmiş öyle aptal aptal etrafımı seyrediyordum ki omuzuma bir el dokundu.Yaşlı, nur yüzlü, pamuk saçlı , yorgun bir teyze elindeki iki çiçek saksısını göstererek ’ Oğlum şunları taşımama yardım eder misin. Sana para da veririrm ’ dedi. ’ Teyzeciğim ayağım sakat ben taşıyamam ’ demedim. Alt tarafı iki tane saksıydı. ’
- Nereye taşınacak bunlar?
- Kadıköy vapur iskelesine. Oraya kadar taşı kafi.
- Teyze senin kimin kimsen yok mu? Bunları niçin yakınlarına aldırtmıyorsun? Taaa buralara kadar yorulmuşsun.
- Sen işine bak. Naapacaksın kimim kimsemi?
’İşine mi? Ben öğretmenim yahu.’ demedim. Saksıları aldım ve o önde ben arkada yürümeye başladık. Ama içimden ’ Bu kadın eğer öğretmen değilse ben de bu kelleyi keserim ’ diye düşünüyorum. Artık yedi yıllık öğretmendim. Kokusundan tanırdım bir meslektaşımı. Kendimi iyice Kemal Sunal’laştırarak sordum:
- Teyzeee sen ne iş yaparsın?
- Senin gibi cahilleri eğitirim.
- Anlamadım ki nasıl yani? Terzi misin?
- Ay ne terzisi be . Öğretmenim, öğretmen.
Hiç yanılmam öğretmendi. Doğru tahmin etmiştim.
Nihayet Kadıköy vapur iskelesinin önüne geldik. Zaten iki adım yerdi. Öyleydi ya terden sırıl sıklamdım kadın ayağımın farkına varmamış hızlı hızlı yürümüş ( Tabii ki bana göre ) beni kan-ter içinde bırakmıştı. Saksıları kucağımdan yere indirdim. Öğretmenim de cüzdanından para çıkarttı ve ’ Buyur ’ dedi. Elini tuutum. Öpüp başıma koydum. Kadın aniden yaptığım bu hareket karşısında neredeyse küçük dilini yutacak.
- Bir meslektaştan diğer meslektaşına ufacık bir yardımın lafı mı olur hocam?
- Neee anlamadım? Meslektaş mı?
- Batman Lisesi Tarih Öğretmeni Sami Biberoğulları. Emrinize amadeyim Hocam.
Öğretmenim ... Canım benim...Kıpkırmızı oldu.
- Ah evladım ne kadar mahcup oldum... Ne kadar utandırdınız beni. Çok çok özür dilerim. Ne olur affedin beni. Yaşlılığıma verin.
- Estafurullah Hocam o ne demek? Sizler olmasaydınız bizler olabilir miydik?
Hocamın bir kez daha ellerini öpüp Kadıköy’e yolcu ettim. Ama o olaydan ikimiz de payımıza düşeni almıştık.
Hocam sanırım bir daha insanların kılık kıyafetine bakarak hemen peşin hüküm vermemeyi öğrenmişti.
Ama ben daha fazlasını öğrendim o ak saçlı hocamdan. Hem de bana hiç bir şey demeden öğretti: Eğer bir öğretmen isen sadece bilgi, görgü, kültür, hayata bakışınla değil aynı zamanda dış görünüşünle de öğretmen olacaksın. Yaz günü saç sakal bir karış, ayağında kadife pantolon üzerinde simsiyah uzun kollu yakasından göğüs kılların fırlamış gömlekle dolaşırsan hamal da sanırlar maganda da....Öğretmensen Öğretmene benzeyeceksin vesselam....
Çok teşekkürler Öğretmenim. İyi bir dersti.
YORUMLAR
Benim damatta sizden farksız. İki yıldır onunla balık tutmaya / biz yanında deniz havası almaya gidiyorduk/ gitmiyorum . İşi ilerletti mi bilmiyorum .Balık tutamasa da güzel balık pişirir.Aklımday-
ken söleyeyim , o da öğretmen ve Artvin'li . Sizin memlekete yakın..
Öğetmen hanımefendiyle ilgili bölüm de ders vericiydi. Ne yazık ki, kılık kıyafet çok önemli
ona göre bir kimlik yapışıyor üstümüze ..
Güzel yazıydı , kutluyorum , saygılar..
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Ah Sami Hocam, yine gülümsettin bizi ama inceden de bir mesajı direkt adresine yooladın.
Öğretmenler günün kutlu olsun.
sami biberoğulları
Değerli hocam öncelikle öğretmenler gününüz kutlu olsun.Balıkcılık oldukca zevkli bir hobi ve anıları çok fazladır:)Sizinkisi başlamadan bitmiş o kötü ama...sayfanızdan hem zevk, hem ders almaya devam tabiki:))
sami biberoğulları
Kutlamanız için de ayrıca teşekkür ederim
Selam ve saygılarımla.
Ya hocam birinci bölümde gülmekten kıkırdik kesildim...Sıfatıma dümsük yemiş gibi oldum..Hala gülüyorum...İkinci bölüm beni kendime getirdi...Ne kadar güzel tespitler...Selam,kelam vesselamm
sami biberoğulları
Öptüm....
İbrahim ERZURUMLU
Önce çuvaldızı kendine sonra iğneyi başkalarına batıran yazar..
Kendi üzerinden alaycı ve eğlenceli başlayan yazılarla nefis kıssadan hisseler veren değerli kalem..
Anılarını bütün samimiyetiyle ve çıplaklığı ile kağıda döken usta bir yazar.. Mizah denilen müthiş silahı yerinde ve zamanında ustaca kullanabilen nefis bir gözlemci..Hem de dolu bir öğretmen.....
Devam et dostum..! Keyif verdiğin gibi, kesinlikle çok yararlı bir iş yapıyorsun aynı zamanda...
Ben Nasreddin Hoca'nın torunlarındanım :))... Elbette "ye kürküm ye " misali insanlar kılık kıyafetlerine göre değerlendirilmemeli,ama öğretmenlerin de eğitici kimlikleri nedeniyle kıyafetlerine dikkat etmeleri gerektiğini çok güzel işlemişsiniz..Kutlarım..BU ARADA ÖĞRETMENLER GÜNÜNDE SAYFAYA DÜŞEN BU YAZI VESİLESİYLE ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZÜ DE AYRICA KUTLARIM.. Saygılarımla...
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
güzeldi tebrikler öğretmenler gününüz kutlu olsun lütfen bütün öğretmenler sizin nezninizde söylemek istiyorum aydınlık vatanını milletini ülkesini bayrağını atasını Atatürk ünü seven insanlar yetiştirsin türkiyenin ihtiyacı var
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Ben de kuşlu cami diyorum o camiye yıllardır İstanbul'da yaşamama rağmen )) Adını da sizden öğrendim şimdi öğretmenim )))
Siz bir eğitimcisiniz :) Sadece tarih öğretmeni değil...
Bunun için benim nazarımda çok değerlisiniz..
Güldürürken düşündürdükleriniz için çok teşekkürler..
Sevgiler Öğretmenime...
sami biberoğulları
Sevgili Roza inanmayacaksın ama benim derslerim de hep böyledir. Dersimden çıkan öğrenci Cem Yılmaz gösterisinden çıkmış gibi çıkar benim derslerimden. Hani sünnetçinin kuşa baak derken aniden kesmesi gibi...Ben de güldürürken çaktırmadan kafalara kafalara çakarım öğretmek istediklerimi. Tabii ki cep telefonlarından manitalarla sohbet etmiyorlarsa....
Selam ve sevgilerimle.
Bir kıssa iki hisse ,anı yazınızı gülümseyerek okudum.Kendi halinde bir çok güzel yazıya imzanızı
atıyorsunuz,mütavazi bir sayfa,belkide bunun için abonesiyim artık bu sayfanın.Boğulmadan,
okunan güzellikte ki yazınızı kutluyorum kardeşim.Saygı ve selamlarımla.....
sami biberoğulları
Yaptığınız yorumun güzelliğinden gözlerim kamaşmış olacak ki nasılsa görememişim bu yorumu. İnanın yazımda belirrtiği o yaşlı öğretmenden daha mahçup oldum size karşı. Umarım benim onu affettiğim gibi siz de beni affedersiniz.
Selam ve sevgilerimle....
VAZO
pembeyi yakıştırdığınız içinde çokça teşekkür ederim.
Saygı ve selamlarımla.....
iyi bir anlatımdı yine gülümsettiniz
evet insanın giyim farkı çok önemli bencede
ya balıklar bir kere oğlum balık tutmaya götürdü beni yemi oltaya taktı annem at suya dedi iki saniye geçmediki balık tutuldu oğlum bak dedim tabi sevinçle bir iki derken epeyce balık tuttum oğlum annem ne olur bırak artık sanin oltana yem takıp balık çıkarmaktan kendim tutamadım ne olur oltayı elinden bırak dedi ilk ve son du balık sevdam
saygılarımla
evet öğretmenler günün kutlu olsun nice günlere
sami biberoğulları
Öteki konuya gelince ..Evet. İnsan biraz dikkatli olmalı giyim kuşamına ya maalesef bende durum çok az değişti. Hâla çok paspalımdır ( Okul dışında tabii ki )
Selam ve saygılarımla.