- 494 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Soyut Ekilen, Somut Biçilir; Somut Ekilen De Soyut Biçilir. Döngü Devam Eder.
Soyut Ekilen, Somut Biçilir; Somut Ekilen De Soyut Biçilir. Döngü Devam Eder.
Düşünceler aynı tohum gibi ekilir ve zamanı gelince açılırlar. Soyutta ekilen düşünceler somutlaşması istenenler olarak yansır. Şuurlu ya da şuursuz bu ekim her an yapılır. Her an bir önceki ekilen biçilirken yenisi de ekilir. Çiçek nasıl tohuma şeklen benzemezse düşünceler de açıldığında ekildiği şeklinde olmaz. Çünkü açılan manadır. Bilinç önemli burada. Mevlana “Sen bir düşünceden ibaretsin….” der bu konuda. Bu Allah’ın düşüncesinin kudret ile “Kün” emriyle açığa çıkmasına işarettir. Biz dahi esmaya aynalık yönümüzle, tercihlerimizle “Kün” deriz bilincimiz kadar…
Rahman erile, Rahim dişile işaret ve ikisi Besmelede birleşince, cem olunca Rahmanirrahim muhteşem olur, “Kün” açığa çıkar. Besmele anahtar. Soyut olan düşüncenin somutlaşması “Kün” ile olur. Burada insan, orjin insan Allah’a ayna olur. O halde tüm düşüncelerimize çok dikkat edeceğiz ya hemen gerçekleşir ya da bir sonraki boyutta. Ahir denen boyutta gerçekleşir…
Ruh konusunda yeterli bilgi olmamakla beraber ruhu yazılıma benzetmekte sakınca görmüyorum. Beden de donanım. Ruh ve beden birleşince insan (ben) olarak görünüyor. Ruh ve beden ile elde ettiği tüm yaşamsal veriler de o kişinin “zat”ını oluşturuyor. “Bir ben var benden içeri der” Yunus. “Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm” der…
Örnekle devam edelim; bilgisayarımızın fabrikada üretilen tüm maddi unsurları; ekran, klavye, kamera ve diğer aksam bilgisayarın bedeni olsun. Fabrikadan ona yüklenen ilk programda onun ruhu olsun. İşletim programı da genlerle aktarılan veya bir önceki bilgilerin gelişmesiyle oluşan yaşamsal tecrübeler olsun. Buraya dikkat ediniz; bilgisayarımızın ruhu, yazılımı var; bedeni, donanım yani o da var. Zat nerde? Zat da şu bilgisayarın yazılımı ve donanımını kullanarak onunla yapılan her türlü faaliyet , üretim de bilgisayarın zatı oluyor. İnsanda düşünelim; ruh ve beden ile elde edilen tüm yaşamsal üretimler insanın zatı oluyor. Bu durumda her şey “zat” için seferber edilmiş oluyor. Zat güzelse yansıması, ahiri de ebedi güzel oluyor, sembolü Cennet. Çirkinse de sembolü Cehennem oluyor.
Eril ve dişil olarak ya da artı eksi olarak görülen enerji akışına da dikkat çekmek isterim. Eril yani artı iş yaparken dişil , eksi de topraklama yaparak işin ortaya çıkmasını sağlıyor. Eril, artı ne kadar güçlü olursa olsun dişil eksi ile topraklanmayınca hiçbir iş görülmez. Cihaz çalışmaz.
Bilgisayar örneğimizde ve insanda gözlemlersek; ruh yazılım, eril; donanım da dişildir. İkisi birleşince bilgisayarımız iş görür. İnsanda ise ruh eril, beden dişil; ikisi birleşince canlı insan olur. Yaşamsal faaliyet sürer…
Şems, Güneş kendi sisteminde eril olarak işlev görür. Gezegenler Şemse, Güneşe aşıktır. Onun etrafında dönerler. Güneş dahi Samanyolu’nda dişil konumdadır ve yörüngesinde döner. Yani erillik dişillik dahi izafidir. Makro ve mikro alemlerde bu sonsuz ilişki vardır. Atom çekirdeği eril, elektronlar dişil…
Ruh ile beden birleşir, cima eder ve insan olur.
Erkek ve dişi de birleşir, cima eder ve meyvesi insan olur.
Mühendis önce düşünür, bu soyuttur; düşündüğünü projeye döker bir aşama somutlaşır düşünce. Daha sonra kudret ile yani sermaye ve işçilik ile somutlaşır mühendisin düşü. Bu aşamalar dahi “Kün” ile olur.
Son tahlilde soyut düşünceler mutlaka somutlaşır. O halde güzel şeyler düşünmeli ki somutlaşınca sıkıntı olmasın. Herkese kendi kazandığı var çünkü. Ekilen biçilecek.
Soyut Ekilen, Somut Biçilir; Somut Ekilen De Soyut Biçilir. Döngü Devam Eder.
Sevgiler, saygılar.
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.