BİR YAPRAĞIN PARÇALANMASI...
Taze bir yapraktım bir zamanlar… dallarından birine tutunduğum ağacım, benim inancımdı…ne güzel günler yaşamıştık… baharlar nasılda güzeldi… inancım çiçek açardı rengarenk bende inancıma tutunur alabildiğince yeşerirdim… kimi tırtıllar üzerimde dolaşırdı… kimi hayvanlar ise bir parçamı yutardı ama ben inancıma o kadar güveniyor ve o kadar bağlıydım ki tekrar tekrar yeşeriyordum…
Bir gün… bir gün inancım zayıfladı, bu, beraberinde güzü de getirdi… inancım sarardı, soldu, kurudu. O kuruyunca ben de kuru bir yaprağa dönüştüm, ben de sarardım ben de soldum. Tutunamamaya başladım inancıma (ağacıma) eskisi gibi tutkuyla… sonunda olanlar oldu, inancımdan döküldüm, yere düştüm…
Düştüğüm yer insanoğlunun hep gelip geçtiği bir yerdi vee yine olanlar oldu… Bir akşamüstü üstüme basıp geçtiler. Çatur çutur sesler çıkarıyordum. Bu çıkardığım seslerden memnun olup diğer yapraklara da basanlar ve hatta çıkan nağmelerden beste yapanlar bile olmuştu. Bu tabii işin espiri tarafıydı. Çektiğim azabı bir ben biliyordum…
Parçalarıma ayrılmıştım işte! Üstelik artık parçalarımı birleştirmem de mümkün değildi… nitekim gene olanlar oldu… yine bir güz rüzgarı aldı savurdu parçalarımı. Artık eksik bir yapraktım. Hangi parçam kimbilir nereye savrulmuştu… ben kalan ufacık yaprak parçası rüzgarlarla oradan oraya savrulmaya devam ediyordum. Bir yandan da düşünüyordum; hata nerdeydi?... pek tabii buldum hatanın nerede olduğunu; hata inancımın zayıfladığı yerde başlıyordu… ben inancımı kaybedince herşeyimi kaybetmiştim. İnancımı kaybedince yaşamda tutunacak bir dal bulamamıştım… ne yazık ki bunu anladığımda çok geç olmuştu, toparlanabilmem artık imkansız gibiydi…
( Dilek KARSLIOĞLU )
YORUMLAR
Can dostum Dilek,
Şiirlerini ve yazılarını okurken bir tuhaf oluyorum,yani,sanki bir insan olarak senin yaşadıklarında payım varmışçasına suçlanıyorum bir erkek olarak.Çok dramatik bir yazıydı.Güzel yazılmış ama keşke bu hikayenin yazısı böyle olmasaydı.