- 596 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ç
Issız bir sokak. Gecenin elleri üşüyor. Yalnızlığın iki adımı aynı nakaratı asfalta ezberletiyor. Münzevi bir çılgınlığın piyesi, yıllardır listenin birinciliğini kimseye kaptırmıyor. Meylenen bir avuç can hıçkırığı kahverengi. Ağaçların rengini tarif edecek biri lazım. Eldivenim evde, kanepenin altında.
Uygarlığın son kalesindeyim. Son kale beynim. Her şey yazılmayı bekliyor, sanki hiç yazılmamışlar gibi. Yuvasız kuşların dönüp dolaştığı yer, omuzlarım olmalı.
...
((Yine mi geldin? Oysa biz seni beklemiyorduk. Daha yapacak onca işimiz varken, arada bir de seninle mi uğraşacağız? Bir faydan olduğunu da görmedim şimdiye kadar. Küçükken, evet o zamanlar cebimi harçlıkla dolduruyordun; ama şimdi bana ne faydan var?))
Umut, kentin yalnızlığında elinde pamuk şekerleri. Bu yalnızlığın son mecali, gülümsemek. Karanlık sokaklar ve ardı sıra sevda kuşanmak tek tesellisi. Buna da ihtiyacı olanlar var; bununla yaşamak isteyenler... Benim farklı, benim farklı sesim.
-A..a...a...
Ama çıkmıyor sesim!
...
Yağmur yağıyor. Gökyüzü ne kadar gri ve ne kadar da isli de olsa, yağmur yağıyor. Kente uyku düştüğünde, gözlerime uykusuzluk düşüyorsa, yağmalı yağmur. Bir yıldız kaymalı. Görmemeliyim. Bilmeliyim. Sanıyorum, bir yankı bu. Düştüğü zaman dilekler tutmalı sarı saçlı küçük bir kız. Buna herkesin ihtiyacı var. Yaşamak güneşi sarmalı herkesi. Ben uzak kalıyorsam, kendime göre sebeplerim var.
Haydi insan! Haydi insanlar!
...
Islanıyorum. Bundan kime ne? Islanan benim; bir iner, bir çıkarım şu yokuşu. Cebimde yaşamak umudunu harcıyorsam, çocuklar için. Benim düşlerim, onların yaşadıkları olsun.
...
Aşk, hercai bir menekşeymiş; hiç görmedim. Kediler daha güzel, daha sıcak benim için. Aşk görünmüyor, ama kediler gözlerime hüzünle bakabiliyor. Uyurken masumlar, uyurken daha bir masum tüm kediler. Onlar kadar cesur olabilseydim yaşamaya ve yazmadan, yaşayabilseydim hayatı!
...
Kalemim, mürekkebimi döken çılgın. Boşa harcıyorum her şeyi. Bomboş geçen ömrüme, kendim için ayrıcalık tanıyorum. Sen diyorum. Sen diye seslenirken, susuyorum. Sen, aslında beni ifade eden en büyük üç harfli kelime. Başka bir şey; olamaz, olmamalı. Kendimi sevmeden, başkasını sevmemeliyim. Ben, senim; sen de ben. Bunu bana hatırlatan İstanbul! Eminönü daha çok martıya kucak açıyor bu gece. Islak çoraplarıyla bir kadın olmalıyım. Ellerimden bir kitap düşüyor, şiir kitabı olmalı.
Bir kedi yaklaşıyor. Elleri olmalı, onlar elleri. Diliyle yalıyor ellerini. Kitabı görüyor yerde. Yavaş, ama asil bir yürüyüşü var. Gözleri yeşil, yeşil bir dünya gördüğü her şey. Kitabın yanında.
Şarkısı olsaydı eğer; ’Kediler bile daha çok sever!’ mi diyecektim sevgilime? Sevgili kendim üzülme! Kedinin ellerinde kitap. Sayfa yüz yirmidört.
-....
iki şey : aşk ve şiir
mutsuzlukla beslenir
biri ona dönüşür
Serde erkeklik var; kediye ağlıyorum. Kıyamet kopacaksa, tam vakti! Çağırın yaklaşan alametleri. Süre doldu.
...
Issız bir sokak. Ben dün doğdum dünyaya. Kimse doğduğumu bilmiyor. Kimsenin umurunda olmamak daha güzel!
Eldivenlerimi çıkartmalıyım kanepenin altından. Üşüyorum. Yarın daha çok üşüyeceğim.
ç Yazısına Yorum Yap
"ç" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.