- 1065 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ESMA AĞLAMA
Esma ağlıyor .Saatlerce uğraştılar makyajına , gözlerinin boyaları hep taştı .Yüzünün kırışıkları ortaya çıkacak , zaten öyle pek güzel değil . Kim derdi ki o hayat dolu kız düğününde ağlayacak ne kadar çok acı ne kadar çok gözyaşı . Ve ne kadar çok yıl geçti .
Hala gözümün önünde okuldaki hali cin gibiydi .Sınıfı birbirine katardı , sıralara çıkar oynardı . Bir kopya çekmesi vardı şaşarsınız . Aslında çok zekalıydı çok zekalı istediği okula girer bitirirdi . Ne endişesi vardı , ne parasal sorunu ağabeylerim çalışsın göndersin derdi . Sıkıştığım da bana bile verirdi .
Bana dedim de ben neyim onun için bir dost bir aylıkçı çiftliğin bir köşesinde oturan bir aylıkçı bir arkadaş sırdaş dahası kızıp bağırdığı bir taş ama sevgili değil hiç değil şimdide kocası oluyorum ben neyim onun için . Biliyor musunuz bu bile önemli değil onun içinde benim içinde .
Esma ağlıyor sevgilisi için mi ? Bırakmak zorunda kaldığı sevgilisi o da gelmiş düğüne .
Ne kadar uğraştım Ali’yi çıkarmaya bir günlük izin verselerdi . Onun için mi ? Ağlıyor .Gelinlikle oraya götürdüm görünce nasıl sevindi .Yine portakal bahçesini sordu . Hem de böyle bir günde Zeliha ‘yı getirseydiniz derken ne belirgin acı belirdi yüzünde . Zeliha saçını kesmesin diye yineledi .
Bir bilse Zeliha ‘nın saçını yola yola bitirdiğini o anlamsız bakışı bir görse ( aman görmesin ) Zeliha sanki yaşamıyor sanki başka dünyada . Yıllarca Ali ‘yi sormadı o akıl hastanesinden geldikten sonra bile ama hatırlıyor her şeyi . O günü yaşanmamış olması gereken o günü . Yola yola saçını bitirdiğini bir bilse omuzlarında bile aşağı olan o ipek saçını.
O gün hayır hatırlamak istemiyorum hatırlamak istediğim ondan önceki günler . Kahkaha dolu günler umut dolu günler .
Yazları hep birlikte olurlardı . Ali amcasının kızı Zeliha ‘ ya sevdalıydı . Ali ‘nin kardeşi Nuran da Zeliha ‘nın abisi Hüseyin ‘ le çıkardı . Bunlar sözüm ona çiftlik yönetiyorum diye çıkar bütün gün ağaç diplerinde sevişirlerdi . Bizden bile utanmazlardı . Esma sitem eder burada yaşanır mı be , tatil bitse de gitsem derdi . Hüseyin Nuran ‘ a aşık mıydı bilmem . Ama Ali ile Zeliha birbirlerini deli gibi severlerdi .
Nuran ne tatlı kızdı , intihar ettiğine inanmak zor . Esma ‘ ya hiç benzemez güzel , durgun , sempatik , neşeli .Esma gibi yaygaracı değil . Ölüm ondan çok uzaktı . Nasıl uzandı .
Çocuklar büyüdü biri Zeliha ile Ali ‘nin biri Nuran ile Hüseyin ‘ nin genç oldular sayılır . 16 yıl nasıl geçti . Esma ‘ya bu yaşama direnci veren onlar sanırım . Yoksa bırakırdı çiftliği belki de okurdu . Sevgilisiyle giderdi .
Ali şeftalileri soruyor 16 yıl kendinin ektiği şeftalileri söktük bile yenisini ektik portakallar büyüdü en çağında . Ali oradan duyar gibi oluyorum diyor portakal çiçeğinin kokusunu hayal bu tabi ama Esma da bu kokuyu tanıyor . Artık istese de bırakmaz çiftliği , bu kadarının hakkından geleceğini düşünemezdim . Her tarafı ağaçlandırdı . Her görüş günü anlatır Ali ne yapmamız gerektiğini hiçbir şey unutmamış sanki sanırsın sorsan her karışını anlatacak . Ben yıllardır oradayım hala neyin nerde olduğunu bilmem o bunca yıl sonra 16 yıl dile kolay .
Biri anlatmalı çocuklara sanki biliyorlar da sadece bildikleri ölümler dahasını bilmeliler . Çok daha fazlasını biri anlatmalı onlara . Esma iyi yetiştirdi onları sorunlardan acılardan uzak tuttu . En azından birbirlerinden nefret etmemeyi öğretti . Zeliha ‘ın ailesine rağmen .
Bu sefer çocukları götürdük Ali tanımadı bile kendi oğlunu ama hissetti her gittiğimizde görmek isterdi zaten . Esma götürmezdi çocuklar hazır değil diye . İkisine öle bir bakışı vardı ki içim parçalandı . Tanımadı yinede hangisi benim ki diye sormadı nasıl da benzerler birbirlerine . Henüz yeni başlamışlardı emeklemeye öksüz kaldıklarında çocuklara batkımda onlarda sevindiler Nuran ‘ ın oğlunun bile gözlerinde nefret yoktu bir soru vardı sadece bir sürü soru sanki yıllarca sürecek yanıtlar biri onlara anlatmalı .
Ben mi ? Hayır yetenekli olsaydım bir kitap dolusu yazar ellerine verirdim .
Zeliha da anlatamaz zaten .
Esma da çok acı çekti bir de buna dayanamaz .
Çocuklar her gün büyüyor bir gün Esma ‘ nın yakasına yapışıp gerçeği isteyecekler bildikleri tatmin etmeyecek kibarca sorsalar bile hep o kesin yalansız gerçeği isteyecekler .Ne bilsinler gerçeğin macera romanlarındaki tiplerden olaylardan bile ilginç olduğunu . Zaten soruyorlar mı Zeynep ‘ e nasıl anlatsın . Zeynep daha çocuktu o bütün bu olaylar olduğunda .
Zeynep büyüdü Nuran ‘ a benzer bir sima ama Nuran gibi asla olamaz bazen derim iyi etti öğretmen okuluna gitmekte bir kaçıştı onun ki . Bunu gizlemedi zaten kaçmayı becerdi sanıyorum oda bazı şeylerin izini taşıyor . Bazen duyuyorum inanasım gelmiyor . Arabayı alıp şehirde hava atıyormuş . Elin adamlarıyla dalga geçiyor belli bir arabayı sürmesi var diyorlar görmeye değer . Şunun salınmasına bakın . Makyajını da ne güzel yapmışlar . Nuran aklıma geldi . Sevdalıydım Nuran ‘ a gizli gizli severdim hiç kimsenin haberi yok hiçbir zamanda olmayacak .
Zeynep ‘in ki bir kaçıştı . arabayı hızlı sürer dedikte Esma da öyle sürer nam saldı sonunda çiftçinin kızı diye . Baya işi benimsedi çoğunu ağaçlandırdık çiftliğin kalan yerlerine de pamuk ekiyoruz . Onca işçiyle başa çıkıyor Esma , ben bile bu konuda güvenmem kendime yinede mutlu değil çiftlik onun düşü değil ki . Her fidan diktiğimizde sanıyorum ki gelip Ali Hüseyin bize yardım edecek . Zeliha ‘nın saçları uçaraktan salınacak . Nuran ağaç dibinde bizi seyredip gülümseyecek . Esma da bir ağaca tırmanacak o günler geride kaldı . Zeynep çiftlik işleriyle ilgilenmez sanki buraya buralara karşı bir kini var bu yüzden kaçtı zaten . Esma ona para yetiştirsin . Öğretmenlik yapıyor maaşının birkaç katı da Esma veriyor yine yetişmiyor .
Bir de ara sıra köye gelir bizde ne huzur kalır ne kafa ona buna emirler vermeler Esma onu kırmak istemiyor . Yine de çalınan çocukluğu gelmez ki geri .
Her şey nasıl oldu bir günde bir anda .
Hüseyin ‘ le o portakal işçisi kız arasında bir şey var mıydı , hoş var olsa da bu kadar şeye değer miydi .
Evleneli iki yıl olmuştu . Her ikisinin düğünü aynı sene yapılmıştı , ürünün bol olduğu yılda . İkisinin oğlu henüz emekliyordu . Çiftlik işleri iyi her şey yolundaydı .
Sonra bir gün bir söylenti yayıldı . Hüseyin ‘le o portakal işçisi kızın arasında ilişki olduğu dedikodusu Nuran ‘ın kulağına gitmiş çok üzülmüş . Ali ‘ de duymuş Ali titiz bu konularda delenmiş tabi . Esma da liseyi o yıl bitirmişti oda oradaydı .
Hüseyin ‘le konuşmuşlar önce sonra tartışmışlar ucu bucağı olmayan çiftlik Ali her zaman silah taşırdı ruhsatı bile vardı . Nasıl olmuşsa o tartışma arasında silahı çekmiş Hüseyin oracıkta kanlar içinde . Bu sese Zeliha koşup gelmiş . Abisini kanlar içinde görünce Nura ‘nın yanına koşmuş Hüseyin ‘i vurdu Hüseyin ‘i vurdu diye bağırarak . Nuran da Hüseyin ‘ nin öldüğünü duyunca evde olan silahla kendini öldürmüş . Hem de Zeliha ‘ nın önünde . Zeliha o an delirdi işte ikinci silah sesine koştuğumuzda Nuran ‘ı tutarak bağıra bağıra ağlarken saçlarını yolarken bulduk Zeliha ‘yı her yanı kan içindeydi Nuran ‘ın kanı . Hala bir bakarız yoluyor saçlarını bu yüzden kısacık kestirdi Esma . Ali ‘de her görüşmeye gittiğimizde tenbih eder Zeliha saçlarını kesmesin , ikisi mezara biri akıl hastanesine biride hapse . Esma ne yapsın üstelik birbirlerini o denli çok seven bir topluluk öz kardeşi Nuran ‘a mı ? yansın Ali ‘ye mi ? Hüseyin ‘ e mi ? Zeliha desen onun durumu onlardan beter .
En çok acı çekende Ali , Hüseyin ‘i çok severdi sonra Nuran ‘nın ölümü kendini hiç affetmedi .
Zeliha ‘nın ailesi küstüler Esma ‘gile çocuğu göstermediler .Zeliha ‘yı göstermediler çok zor günlerdi çok zor günler .
Hüseyin ‘in oğlu da ortada kaldı . Ali ‘nin ki de . Esma üniversiteye gidemedi tabi köye bağlandı kaldı dahası mahkum oldu çocuklar Ali Zeliha en önemlisi bu çiftlik didindi durdu hep fedakarlık . Şeftali ağaçları hep çiçek açtı portakallar meyve verdi ekinler boy attı o zayıf çelimsiz fakat hayat dolu kızın yüzüne bir çizgi daha eklendi bir çizgi daha . Hala ağlıyor boyaları taştı çizgiler ortada . Kime ağlıyor yaşamadığı gençliğine mi kavuşamadığı sevdalısına mı ?
O savcıya baya tutulmuştu kendiyle hesaplaştı durdu o günü yaşanmamış yapabilseydi hiç tereddütsüz giderdi yinede gidecek sandım her şeyi bırakıp gidecek çiftliği , çocukları ve beni . Acılar çıkmazlar birbirimize bağlamıştı bizi . Her şeyi bana anlattırdı . Bazen sinirlenir bana çatardı . O savcıya aşık olduğu günler sanki o lise çağındaki haşarı kız yerine gelmişti içi içine sığmıyordu . Ben de sevinmiştim mutluluk onunda hakkıydı hakmış hangi hak bir anlık öfkenin sonu neye mal olmuştu . Adamda deli gibi seviyordu illa da gel Esma diye diretiyordu devlet memuruydu köyde kalamazdı adamda zengindi üstelik sırf aylığı değildi geliri . Günlerce bekledi karar versin diye Esma ‘nın elinde olsaydı giderdi tereddütsüz giderdi bunun ne demek olduğunu biliyor musunuz ? Siz sevdiği insanı reddetmenin zorluğunu sonunda yolladı onu ve sonra ağladı önceleri ağlamazdı kızardı . Bağırırdı , susardı şimdi ağlıyor bütün gece bütün gün ağladı . Eski sevdalısı da gelmiş çok pahalı bir hediye taktı kalın bir bilezik .
Çocuklar bile güldüremiyor çırpınıp duruyorlar onu mutlu etmeye ikisi de hala der ikisi de abisinin sayılır Hüseyin’ i de çok severdi Esma .
Ali gerçekten tanımadı oğlunu ben mahsus isimleriyle hitap ettim dikkat etmedi bile öyle ya ne önemi var kendi çocuğu veya Hüseyin ‘in ki . İkisi de can ikisi de özlem .
Zeliha ‘ yı götürmeli miyiz bir türlü karar veremiyoruz Ali kısacık yolunmuş sacını bir noktaya bakan bu yaşta kırış kırış olmuş yüzünü görünce tekrar yıkılmaz mı “ Zeliha sacını kesmesin “ miş . Bu adam yılları hesaplamıyor mu Zeliha ‘yı o eski haliyle düşlerinde mumyalamış sanki . Yinede öyle kalsın müebbete mahkum zaten çocukları görünce sevindi ilk söylediklerinden biri de portakal toplatıyor musunuz bunlara . Traktörü ver ellerine okullarını bile sormadı .
Zeliha her şeyi anımsıyor sanırım sadece nedenini çözemiyor . Tıpkı bizim gibi belki de neden yok bir anlık öfke . Yoksa kader mi kaderse suçları var bu çocukların öksüz kaldıklarında yürüyemiyorlardı bile .
Hayret Zeliha bu sefer sordu Ali ‘ ye gidecek misiniz diye ? Esma ‘ yı gelinlikle görünce daldı bir an Nuran ‘ ı çağırın onunla gideceğim düğüne diye ekledi . Çok korktum o günü hatırlayıp yolacak diye saçlarını kalan saçlarını .
Esma susmuyor . Bütün davetliler ona bakıyor . Nuran için mi ? Ağlıyor yoksa Zeliha ’ ya mı ? Hatta Hüseyin için bile ağlıyor olabilir .
Hala düşünürüm o işçi kızla Hüseyin arasında bir şey var mıydı . Gerçi ben birkaç kez konuşurlarken görmüştüm bu bir şey ifade etmezdi ki . O hep konuşur adeta dalga geçerdi kızlarla .
Nuran bir kere bile söylemedim sevdamı . Birazcık bile olsa sever miydin beni . Hüseyin olmasaydı ister miydin . Bakışların ne kadar yumuşak sıcaktı onu seyretmeye doyamazdım bu bile yetiyordu bana onun mutlu olduğunu görmek seyretmek bu yüzden gidemedim çiftlikten o zaman gitmeliydim çok uzaklara hatta başka ülkelere çok para kazanırdım belki çiftlik bile alırdım . Çiftlik dedim de teyzem sözüm ona beni çiftlikle kandıracak . Esma ‘yla evle kocaman çiftlik onca para yabancıya gitmesin diye saatlerce dil döktü .
Esma ‘ ya da aynı taktiği denemiş teyzenin oğlu burada sana zaten yardımcı oluyor ele kaptırma evlenin diye tenbih etmiş .
Esma bana anlattı baya güldük çiftlik benim olurmuş çiftlik zaten benim daha doğrusu bizim ben ve Esma ‘nın tapusu olmasa da . Sorumlulukları , uğraşları ve acıları . Arşınlamaktan bazen ayaklarımdan olacağım sanıyorum hep koşturma hep uğraş bu işime geliyor . Unutuyorum hayır hatırlıyorum Hüseyin ile Nuran ‘ın kahkahaları hep kulaklarım da . Ne olurdu öyle kalsaydı . Mutsuz olacağını bilsem bırakır mıydım onu güzel gözlerine bakıp yalvarmaz mıydım dahası saçından sürüyüp bu çiftlikten ona mezar olan bu çiftlikten kaçırıp götürmez miydim .
Hüseyin nasıl bıraktın gül gibi karını . Hayır hayır bırakmadın bırakmazdın da sende Nuran ‘sız duramazdın . Kavgalarınız başlamış olsa da bırakmazdın severdin . Yoksa bırakır mıydın . Bu soru yer bitirir beni sanki bir vicdan savaşı . Ama haksızlık bu ben ne yaptım ki sevmekten başka bir kere bile söylemedim . Bu suç mu ? Belki de suç .
Hüseyin Nuran ‘ı seviyordun değil mi . Mutlaka seviyordun sen iyiydin . Hayır kötüydün bal gibi o kızla ilişkin vardı . Benim de mi vardı ? Ama benim ki farklıydı çıtı pıtı bal gibi bir kızdı çekik gözleri parlardı , esmer duru teni güneşte bile yanmazdı . Yansa bile fark edilmezdi yine de beyaz yağlığının arasına gazete parçası koyar yüzünü güneşe karşı siper ederdi . Elleri küçücüktü nasıl kaldırırdı o sepetleri şaşardım sanki kendinden ağır gibi gelirdi bana acırdım . Hüseyin ona mahsus verirdi taşımayı kocaman küfeler dağ gibiydi de en küçük bir harekette üzerine yıkılacaktı sanki . Hiç kimseyle ilgilenmezdi oğlanlara bakmaz şakalar yapmazdı iyi ağacı ben toplayayım diye kavga etmez öğle aralarında uyumazdı .
Ona nasıl ilgi duydum hala şaşarım Nuran ‘ın tam tersiydi ne beyaz teni ne de Nuran ‘ ın endamı vardı . Sonra gözleri küçük küçücüktü kendi bildim bileli burada çalışırım okul tatilde olduğu zamanlar geçim sıkıntısı o sömestri o portakal bahçesinde umutsuz aşkımdan sonra onu bir teselli ikramiyesi gibi bulmuştum .
Kız erkek ayrılmaz hepsi taşımaya verilirdi . O yanardağın altında kalacakmış gibi gelirdi ya bir gün onunla ikimiz taşımada olduğumuz gün bu fikrimi ona söyledim .
Kız sanki bu küfenin altında kalacakmışsın gibi geliyor . Hüseyin ‘ e söyle seni taşımaya versin .
Yüzüme baktı gülümsedi ; gülümsedim .
“ Kafam rahat etsin yeter “ .
“ Haydi şu ağacın altına oturalım “ .
Yorulmuştu oturdu .Gölgede yağlığını çıkardı topuz yaptığı saçlarını çözdü . Sanki o an bana dünya tatlısı geldi . Çok yoruluyorsun dedim .
“ Kafam rahat etsin yeter “ dedi .
Kafam rahat etsin bu mu çözüm ? Bende çekik gözlü kız gibi çalışıyorum . Sanki bir dağda benim omuzlarımda .
Her taşımaya verdiklerinde ne yapıp edip o kızın küfeyi götürme zamanına denk getirdim kendi küfemi götürmeyi , konuştuk havadan sudan küfesini çok kez indirmez başındaki yağlığı da güneşe karşı siper olarak kullanırdı , baya unutmuşum Nuran ‘ ın sevdasını . Ara sıra tuvalete diye kaytarır bir ağaç dibine otururduk beş on dakikada olsa yağlığını çıkarır saçlarını çözerdi . Sonra tekrar iki dakikada topuz yapardı . Nuran ‘ ın yeşil gözleriyle bunun gözleri kıyaslanamazdı ama bu çıtı pıtı kızın gözlerin de bana karşı duyduğu sevgiyi gizlemeyen bir yanı temizlik vardı .Ne konuşurdum hiçbir şey .
Daha doğrusu anımsadığım bir sürü havadan sudan şeyler bazen gördüğü bir şeyi filmi anlatır bazen de konuşmazdı .
Sanki beni al götür sadece evlen başka bir şey istemem der gibiydi neden evlenmedim onla ben kötü müyüm yoksa gerçi aramızda bir şey geçmedi birkaç kez öpüştük o kadar belki de beş altı defa ne fark eder daha ileri gitmedim ya biraz kötüyüm herhalde . Hesaplarım vardı çıkarlarım ön yargılarım sonra çevrenin düşüncesi nede ağa sülalesinden gelirim üstelik okumuşum pekala başka bir kızla evlenebilirdim Nuran kadar zengin güzel bir kızla . Hayır ben kötü değilim sadece öpüştük albeni götür evlenelim başka bir şey istemem der der gibiydi bakışları . Kalbini çaldım kızın belki de benim Nuran ‘ı sevdiğim kadar sevdi beni umutsuzca.
Ne fark eder sevmeseydi ya ben mi dedim sev diye . Kimsenin yüzüne bakmazdı ya benimde yüzüme bakmasaydı . Nuran ‘ın sevdasını unutmak için kullandım onu o işe yaramış gibiydi .
Kafam rahat etsin yeter .
Ne zaman sıkılsam onun çekik gözleri sevimli yüzü gelir gözümün önüne o öpüşmelerdeki sıcaklık çekingen korkulu bir o kadar zevk verici .
Ama sonrası hüzünlü sevimli yüzdeki o bulutlanma sanki kafasının rahatı bozulmuş gibi bir bakış . Aslında kız haklı ben kötüyüm . Mutlaka kötüyüm .
Kendimle bir süre mücadele ettikten sonra karar verdim Nuran ‘ın umutsuz aşkını böyle basit bir sevda kapatamazdı Nuran ‘ dan daha güzel daha varlıklı olmalıydı kararımı uyguladım Hüseyin ‘ le zaten akrabayız hep kızın gönderdiği bahçeden başkasına gittim . Beraber olduğumuz zamanlarda kendinin küfeyi götürdüğü zaman ben öbür ağaçta oluyordum
, yine yağlığını siper ediyor ve kocaman küfelerin altında kalacakmış gibi bir sanı veriyordu .
Onunla konuşmayı çok istediğim halde konuşamazdım şimdi ne yapıyor acaba . Olaydan sonra elçiyi değiştirdik .
Hüseyin ‘ le o kız arasında bir ilişki var mıydı , yoksa bizim gibi bir kaçamak öpüşme miydi aralarındaki bunu hiç öğrenemeyeceğim onun kızı güzeldi boy pos hava hem de şalvarla baş örtüsüyle . Tüm erkek işçiler hayrandı ona hiçbirinden o işveli gülüşünü esirgemezdi . Benim kızın kapı komşusu olurmuş onun bu türlü davranışlarından hoşlanmadığını söylediğimde belirtti onun böyle davrandığına bakma aslında iyi kızdır evdeki baskı sıkı disiplin onu böyle yapan ben uyardım onu “ bir şey yaptığım yok sadece eğleniyorum “ diye gülmüş .
Sadece eğleniyormuş bu eğlence başına çıktı ama .
O kadar basit olsaydı Ali o kadar sinirlenir miydi . Sinirlenmezdi tabi . Neyi savunuyorum ben Hüseyin ‘i mi ? Tecavüz etmiş kıza hem de zorla bir hendek çukurunda pek romantik yer olmasa gerek üstelik kız bakireymişte . Bir kenarda ağlarken bulmuşlar onu eğlence yarım kalmış gözyaşı olmuş bir çıkmaz sokak .
Benim kızın ağzından zorla aldım gerçeği boş ver dedi geçiştirdi önce bütün işçiler duymuş tabi kızın ailesi bile .
“ Nasıl kandın ? “ diye sordum diyor ,
“ Nuran ‘ı bırakıp seni alacağım “ demiş .
“ İnanmış mı buna “ .
Hayır inanmamış zorla sahip olmuş kıza zorla dedim ya .
Zorla dedi ya bende ne diye soruyorum . Hüseyin bırakır mıydı Nuran ‘ ı ölmeseydi hayır sanmıyorum bırakmazdı Nuran ‘ı işine gelmezdi yalnız bu değil severdi . Nuran çiftliğe gelen bir adama fazla baktı ilgilendi diye kıskançlık krizi tutmuş Nuran ‘ ı o kadar kişi önünde kıyasıya dövmüştü . Eli kırılsın . Kırıldı ya . Keşke bıraksaydı Nuran ‘ı sevmeseydi çiftliği de alsaydı o kızı da .
O kızı dedim de ailesi duymuş olanları önce kızı bir güzel dövmüşler sonrada Ali ‘ ye gelmişler biz kızımızı size güvendik gönderdik siz yaptınız bağırmış çağırmış .
Olayı öğrenen Nuran da çok üzülmüş . Hüseyin ile tartışmışlar . Ali Nuran ‘ ı çok sever bacısını öle görünce iyice küpe binmiş .
Ali ‘nin amacı öldürmek değilmiş tabi . O tartışma anında nasıl olmuşsa gerisini biliyorsunuz.
Zeliha ‘nın Hüseyin ‘in öldüğünü bağırarak Nuran ‘a haber vermesi Nuran ‘ın intiharı Zeliha ‘nın delirmesi hepsi bir anda geride kalan henüz yürüyemeyen iki bebek . Esma ‘ nın omuzlarına yıkılan onca iş sorumluluk kuma kabul etmeyen bir sevdalı toprak uçsuz bucaksız meyve dolu toprak . Toprak her yıl meyve verirdi ama Esma ‘nın kırkına vardı neredeyse hala meyvesi yok .
Otuz dört savcıya sevdalandığında 25 ti az kaldı gidiyordu belki gitseydi birkaç tane çocuğu bile olurdu , olurdu ya savcı daha sonra evlendi . Esma ‘ yı da çağırdı düğününe sevdiğinin düğününe gitmek ne zor .
Esma taktı takıştırdı kuaföre bile gitti genelde gitmez . Yine o çocuksu cin gibi havasını takındı . Rol yapıyordu tabi hayatı boyunca hep rol yaptı . Ali ‘yle görüş günlerinde o neşeli hali Zeliha ‘ nın yanında saçını yolmasın diye türlü yollar denemesi çocukları gülüşlerle karşılaması kucaklaması hep roldü .
İşçilere bağırıp çağırması o sert otoriter hırçın tavrı hep oyundu . İnekleri sulamadılar diye bir bağırıyordu ki o gün bende bir şey var sandım bazen derim o genç kızlık yıllarının neşeli kızı da gerçek değildi tek bildiğim gerçek gülüşü ağacın tepesinden Zeliha ile Ali ‘nin yaptıkları tartışmalara gülmesiydi . Sanki o yaşta her şeyi bilirdi kimseye söylemediğim Nuran ‘a olan sevgimi bile . Bir gün Nuran hakkında bir şey söyleyecekti yine o kahkahaları dudaklarında , sonra birden pot kırmış gibi sustu yüzüme baktı . Sanki bir şeyleri keşfetmek ister gibi Nuran dedi sustu , gerisini getirmedi ısrar ettim söyleyecekleri ile ilgisi olmayan bir şeyler anlattı geçiştirdi . Yine onlar hakkında bir şeyler söyleyecek gülecekti besbelli Zeliha ‘ yla Ali ‘ ye çevirdi sözü geçiştirdi .
Olaydan en çok etkilenen Zeynep pembe ne çok yakışmış takmış takıştırmış . Yine şunun salınmasına bakın görende dünyanın en mutlu kadını sanır .
Oysa onu arada unuttuk ben unuttum Esma unuttu ve diğerleri hep unuttu . Çocukları sakındık çiftliği sakındık ama Zeynep ‘i düşünmedik bile . Biz o kadar sarsılmıştık o çocuktu daha ilkokulda onun bu türlü etkilenebileceğini düşünmedik bile . Öğretmen okuluna gitmesi bir kaçıştı . Bunu bizden gizlemedi ben gideceğim burası size kalsın der dururdu . Burası bize kalsın mış sanki biz keyfimizden burada kalıyoruz daha doğrusu kaldık . Neden böyle davranıyoruz neden böyle oldu Esma ‘nın kızdığı kadar var . Bir bakıyoruz birini bulmuş sözüm ona aşık olmuş çok geçmeden bir başkası kaç sevgili bu yaşta her birinde der bu son .
Anlatır durur bir süre keyfi yerindedir sonra bir bakarsın yüzünden düşen bin parça ne olacak kızın sonu . Elin adamlarının işyerlerine gidip arkadaşlık teklif ediyormuş en iyi tanıdığım arkadaş söylemeseydi inanmazdım . Kızı zorla yolladı diyor sanki yapışkan .
Bu yüzden çok tartışırlar Esma ‘ yla hele bir gün “ kıskanıyorsun “ diye bas bas bağırıyordu Zeynep . Bazen benimde aklımdan geçmiyor değil kıskandığı ama sanmıyorum. Neyini kıskanacak ki Zeynep ’ in . İnsanoğlu bilinmez kendi bırakıp gidemedi diye kızgınlığı hoş Zeynep bırakıp gitti de ne oldu sanki güzelliğini desek olabilir .
Pembe de ne yakışmış şunun salınmasına bakın sanki cihan prensesi yinede Nuran kadar güzel değil . Takmış takıştırmış hep Esma ‘ dan kopardığı parayla aldığı bu altınları pırlantaları bari mutlu olsa düzene girse . Düzen . Sanmıyorum ? Zeynep istesede düzene giremez o düzensizliğe alıştı bir kere . İçimizde unuttuk onu .
Esma seviyor mu beni yani bir aşık gibi onun savcıdan sonra hiç kimseyi seveceğini sanmıyorum . En azından bana sevdalı olduğunu düşünmek hayal .
Adam evlenmiş çocuğu kocaman olmuş . Öyle ya yedi sekiz yıl oldu . Haa şu köşede oturmuşlar hanımı da çok güzel ne de sakin görünüşü var . Oyuna kalkıyorlar kadın hemen hemen savcının boyunda .
Esmayla ne büyük sevda yaşadılar şaşarsınız . Savcı günlerce bekledi Esma ‘ nın kararını . Esma dolandı durdu sarardı adeta yatağa düştü çiftliğe yeni alınmıştı bütün bunların üstüne sevda acısı eklendi o en yamanı geldi . Savcının karısı ile Esma ne zıt gibi . Sevgi dupduru tertemiz sevgi . Belki de şu güzel karısıyla dans eden şu adam yakışıklı adam şu çıtı pıtı ağzına gelen küfürleri söylemekten çekinmeyen yüzü kırışıklarla dolu yarın benim kadınım olacak . Esma ‘ yla birkaç ay geçirmek için bütün bir ömrünü vermez miydi . Belki şimdi vermez o zaman verirdi inanın verirdi ne olur Esma gel benimle bırak çiftliği bir şey olmaz hayat yine devam eder diyen yalvaran bu adam o günleri unuttu mu ?
Hatta çiftlikte kalmayı bile göze almıştı . Esma gönderdi onu ve sonra ağladı Nuran öldüğünde bile bu kadar ağlamamıştı . Çok severdi Nuran ‘ı . Sonra Hüseyin bir gün bile Esma ‘ yı kızdırıp gülmekten kendini alamazdı . Hüseyin seni Nuran ‘ı hiç nedensiz o delikanlıdan kıskanıp dövdüğün gün ben de çiftliğin bir kuytusunda dövseydim seni tam içimden geçirdiğim gibi her tarafını morartıp kırsaydım Nuran ‘ın göz pınarlarından akan yaşların intikamını alsaydım . Sonrada bırakıp gitseydim çiftliği bir daha gelmeseydim neden kaldım ki bu yerde ne sucum var . Sizler öldünüz her şeyin yükünü bu kıza yüklediniz Esma ‘ya bacım dediğim bu kıza ah Hüseyin ah sen Esma ‘ yla evlenecektin ki gör bakalım işçi kızlarla eğlenmek neymiş o sana öğretirdi Nuran gibi akıllı kız senin neyine .
Esma da artık tadını kaçırdı çok bağırıyor işçilere Allah vere biri biriyle samimi olsun demediğini bırakmıyor . O günün izleri olacak .
Eskiden portakal toplamaya kızlı erkekli neşe içinde şarkılar söyleyerek gelirlerdi , gel gelelim şimdi neşeleri yok verimleri de eskisi gibi değil eskiden çok kaytarırlardı yine de çok iş yaparlardı kaytardıkları belli olmasın diye şimdi nasılsa kaytaramıyorlar şimdi ne diye çok çalışsınlar ağaç dibinde sevişende yok şarkı söyleyip birbirine takılmalarda . Benim gidesim gelmiyor . Daha çok Esma duruyor başlarında göz açtırmıyor zorla işçi buluyoruz başka yerde iş varsa gelmiyorlar zaten birde küfür ediyor Esma alışamadım gitti gerçi bende ederim ama . O günün etkileri bunlar olan olmuş neyi değiştirecek ki Esma ‘ nın tüm işçi kızlarını cezalandırması yersiz sonra Hüseyin zorla sahip oldu kıza bunu biliyor . Kız biraz işveli baktı göz kırptı ama o kadar . Benim çekik gözlü kızı anımsadım yine daha sonra gördüm onun bizim çiftlikte devamlı çalışan kadın var onu görmeye gelmişti .
Esma ‘ ya uğramadı bile . Esma da tanımaz zaten . Eski günleri anmak için mi gelmiş . Annesi gile gelmiş olmalı belki bir şeyleri özlemiş o teyzeyi belki de beni . Seviştiğimiz ağaç dipleri küçük gözlerinin pırıltıları yanıp sönen yıldızlar gibiydi sabaha kaybolan .
Karşılaştık . Ne kısacık konuştuk . Çekik gözlü çocukları olmuş . Oğlan pek yaramaz cin gibi portakal aşırmaya gelmiş . Tabi annesi de arkasından çağırmaya çalışması bir bahane mi ? Tam öpüştüğümüz ağacın altında . Çekik gözlü çocuklar benim olabilirdi bir an nasıl üzüldüm kızdım kendi kendime şaştım çekik gözlü kız benim olmalıydı . Ama ben istemedim ki . Şişmanlamış saçlarını da azıcık kısaltmış makyaj da yapmış . Onu makyajlı görseydim daha önce bırakmazdım yüzüme bakışı yine sımsıcak pırıltılı ama çağrı yok sadece baş kaldırma bir tür intikam . Bak sen almadın senden iyisi aldı der gibi .
Mutlu olduğuna sevindim yinede benim olmalıydı bir ağaç dibinde . Bekar olsaydı evlenir miydim . Evlenmezdim ya kötüyüm ben Hüseyin kadar kötüyüm içimden aynı şeyi geçirdim ya gözleri yıldız gibi parlardı hani sabah uyandığımızda yok olmuş bir yıldız .
“ Merhaba abi “ dedi bana sanki o günler yaşanmamış Esma abla nasıl diye ekledi . Yaşandı o günler yaşandı . Çekik gözlü kız intikam mı senin ki . Evet olabilir haklısın da . Ama intikamda yoktu gözlerinde ondan daha beteri iyi ki seninle evlenmemişim diyen bir ifade . Rol mü yapıyordun yoksa . Hayır sanmam .Oğlum bırak o portakalları diyen sesin . Portakallar . Nasılda soyardın bıçaksız ben hiç beceremezdim . Soyar soyar bana verirdin bir bilsen artık o eski hali yok çiftliğin şarkılar yok şakalar temiz şakalar . İyi ağacı ben toplayacağım kavgaları bile yok olmuş . Hem Esma ‘ nın yüzünden . Hayır hayır Hüseyin bozdu oyunu bir hayvan gibi hendek çukurunda kızı kıstırdı pis ahlaksız herif . Ama bilirsin kızda pek işveliydi canım . Baştan çıkarıcı . Benim bile tövbe tövbe neler söylüyorum ben .
Esma ağlıyor Zeynep ‘ te ona inat salınıyor . Nuran geldi aklıma . Aklımdan çıktığımı var zaten Zeliha ‘ nın yani abisi Ali ‘ nin düğününde kırmızı elbise giymişti küçücük desenleri vardı . Saçını da topuz yapmıştı ne çok yakışmıştı ışıl ışıldı gözleri mutluluk dolu ne çok oynamıştı . Zeliha güzel gelin ipek saçlı gelin sen bu hallere düşecek kadın mıydın . Bak biz dayandık dayanıyoruz ben , Esma , diğerleri .
Nuran ‘ı o halde gördüğümde ben senin kadar üzülmedim mi belki de senden çok o benim sevdiğim kadındı . Sevgimi söylemediğim kadın . Alıp buralardan götürüp sakınmadığım kadın , ya Esma onun hiç canı yok mu ? Nuran onun öz kardeşi sonra abin Hüseyin ne iyi anlaşırlardı Esma ’ yla . Dahası bir hiç uğruna hapislere düşen evinin direği çiftliğin patronu Ali . Bütün bunlar yetmiyormuş gibi birde sen çıktın . Zeliha Zeliha diye yedi bitirdi kendini . Seni ne çok sever bilirsin . Ali abisinin Zeliha saçını kesmesin diye tenbih ettiğinde yüzüne yayılan o ifade .
Zeliha güzel saçlı kadın sen bu hallere düşecek kadın mıydın ?
Nuran kanlar içinde kanlar içinde ve ölüm . Nuran hiç gelmeyecek . Uzaktan da olsa o gülüşünü göremeyeceğim .Zeliha yol saçlarını ağla bağır benim yolunacak saçlarım yok çoktan döküldü . Bağırmaya da cesaretim kalmamış hiç olmadı .
Ben senden beterim bakma beni de senin gibi kliniklere götürmediklerine . Gün gündüz bile Nuran ‘ı görür gibi oluyorum bir ağaç arkasından çıkıyor . Hüseyin diye bağırıyor kıskanıyorum da üstelik bazen da beni çağırıyor o gülümsemesiyle . Hüseyin ‘in onu dövdüğü gün gibi ağlıyor bende ağlıyorum . Yanlış duymuyorsun ağlıyorum . En çokta geceleri ağlıyor ağlıyorum haykırıyorum da tıpkı senin gibi belki de dudaklarıma gelmiyor sesim ama içim içimin sesi senin haykırmalarını bile bastırıyor hani senin bütün çiftliği başına toplayan o dövünmelerini . Nuran ‘ ı görüyorum bir ağlarken bir gülerken yolunacak saçım olsaydı yolardım Zeliha ne ki aramızdaki fark .
Ve ölüm . Bir kurşun bir kurşun daha neden durdun ki devam etseydin . Bir kurşun Ali ‘ ye bir kurşun Esma ‘ ya bir kurşun Zeliha ‘ ya bir kurşunda bana acılar bitti . “ Merhaba ölüm ” .
Nuran ‘ ın kaçışı gibi bir kaçış hepimize Hüseyin ‘in sonu gibi bir son ama çocuklar iki kurşunda onlara . Hayır onlar yeni başladılar emeklemeye topacık şeker iki bebek Ali oğlunu havalara top gibi atar kapardı Nuran da ilişkisini yan yana oturtur saatlerce oynardı beyaz göğüslerinin ikisini çıkarır çocukları oturtur her ikisine de süt verirdi . Çocuklar bayağı ele avuca gelmişti memeyi bilir en olmaz yerde Nuran ‘ ın düğmelerini çözmeye çalışırlardı bir ben çözemedim o düğmeleri . Keşke bende Hüseyin ‘ in o kıza sahip olduğu gibi bir köşede . Neler söylüyorum ben .
Yine de hayat devam ediyor . Esma portakal çiçeğinin kokusunu duyuyor artık en çokta akşamları ne güzel yayılır bu koku . Çocukları sevdik sakındık büyüttük . Zeliha ‘ nın bu hali bile artık acı vermiyor bize . Sonra Ali her görüş günü bir bayram bir sevinç Esma hiç aksatmadan gider . Ali anlatır artık şunu şöyle yapın bunu böyle yapın . Esma ne derse yapıyor . Sanki bir makine yıllarca yağlanmamış bir makine hele o savcıyı red ettikten sonra .
Esma ağlama ne olur ağlama her şeye alışırım ama ağlamana dayanamam sıraların üstüne çıkıp oynayan Esma sil gözlerini . Boyaların taştı çizgilerin gözükecek tüm dünyanın inadına ölümlerin inadına bir masaya çık oyna yaşanmamış tüm yılların hesabını sor kime mi birini bul işte birilerini bul . Çocuklara bak ne büyüdüler ikisi de yakışıklı Nuran yaşasaydı Ali görseydi ne çok övünürlerdi şunlara bak bütün kızların gözleri onlarda . Bunlar aşık bile olurlar . Aşıktırlar belki kim bilir ağaç diplerinde kaçamak öpüşmeler .
Esma ağlama Nuran ‘ı unutacağım söz ama sende o savcıyı . Hani bir gün çimenlere uzanmıştınız senin dizlerine koymuştu başını bir şarkı mırıldanıyordun dünyanın en güzel sevda şarkısı gibi gelmişti bana inanır mısın , sevindim çok yıl geçti aradan Nuran ‘ sız çok yıl . Hani söz vermiştim unutacaktım Nuran ‘ ı .
Ağlama Esma bak hastalanacaksın tam hasat zamanı ben tek başına baş çıkamam duramam ki başlarında .
Bir gün söz seni alıp tatile çıkacağız hele bir işlerimizi yoluna koyalım borçlandık ödeyelim . Ya hayvanlara kim bakacak çocuklar henüz küçük . gitmesekte olur tatile o çekik gözlü kızın dediği gibi kafamız rahat etsin yeter .
Esma ne olur ağlama . Ağlamada biraz ben ağlayayım belki o zaman bastırırım içimin gürültüsünü .
Esma ağlama .
(İpin Ucu kitabımdan) JALE KESKİNKILIÇ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.