- 833 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇANAKKALE' DEN DERSİM' E
ÇANAKKALE VE KURTULUŞ SAVAŞIMIZ’ DAN DERSİM’ E
Dr. Sadık Özen
Ülkemizde bir anda çok ilginç şeyler yaşanmaya başladı. Olaylar öylesine gelişim gösteriyor ki bunları çözebilene aşkolsun. Kafalar son derece karışık. Sorunların çözüme kavuşması ve sonlanması gerekirken hergün üzerine yenileri ekleniyor.
Şu geçen iki aylık süre içinde arka arkaya birçok felaketle karşılaşıldı. Sayıları 30 u aşkın askerimiz ve 5 polisimizin hain teröristlerce şehit edilmelerinin ardından, Van ve Erciş’te yaşanan deprem felaketi, vatandaşlarımızı tahammül sınırlarının üstünde zorladı. Sayıları 700 e yaklaşan insanımız ölürken, binlerce ev yıkıldı ve bölgede yaşayan her kesimden insanımız büyük bir mağduriyet içinde kaldılar.
İnsanlık, ahlak ve namus gibi değerlerden yoksun olan hain terör örgütü; bütün bu olanlara rağmen hain tuzaklar kurarar kanlı eylemlerine devam ediyorlar.
Yaşanan bütün bu olumsuzluklar yetmiyormuş gibi, gözü dönmüş bir milletvekili bundan 73 sene önce Tunceli’de yaşanan isyan hareketinin bastırılması ile ilgili olarak güvenlik kuvvetlerimizin aldıkları önlemlerin hesabını sormak için ortaya çıktı. Üzerleri kabuk bağlamış yaraları kaşıyor ve kanatmaya çalışıyor.
Bu mesele, ülkemizde son yaşanan olumsuzlukların tümünden daha önemlidir. Çünkü Cumhuriyetimizi kuranlar ve onların kurdukları rejim sorgulanmaya başlamıştır.
Peki ne oldu da böyle oldu, aradan geçen 73 yıldan sonra yaralar niçin kaşınıyor ve kanatılmaya çalışılıyor.
Aslında ortada yeni bir şey yoktur. Bugün olanlar 73 yıl önce olanların devamıdır, Hatta 100 yıl öncesinin devamıdır.
Çanakkale Savaşı’ nda, etnik kökenleri ve inançları ne olursa olsun, vatanımıızı bölmek isteyen emperyalistlere karşı omuz omuza savaşan ve şehitliklerde koyun koyuna yatan insanların torunları durup dururken niçin atağa kalkmışlardır.
Aslında durup dururken olduğu da söylenemez. Vatanımızın bağrında çöreklenen ve bu vatanın nimetleriyle beslenen yılan uyanmış, harekete geçmek için uygun zamanın geldiği kanaatiyle yeni bir ivme kazanmaya çalışmaktadır.
Mustafa Kemal’in; "Size savaşmayı değil ölmenizi emrediyorum" komutuyla düşmanın üzerine saldıran ve şehit düşen vatandaşlarımızın ölüleri bile düşmanlarımıızı rahatsız etmekte, Sevr Antlaşması ile aralarında böldükleri topraklar üzerinde Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin yeniden kuruluşunu hala hazmedememektedirler. Aynı zamanda her gün daha da güçlenen devtelimizin bir gün baş edemeyecekleri bir konuma gelmesinden korkmaktadırlar.
Durumun kısaca özeti şudur: Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde sözünü ettiği "Dahili ve harici bedhahlar" yeniden harekete geçmişlerdir.
Harici bedhahların kimler oldukları ta eskilerden beri bellidir. Kılık değiştirerek, kuzu postuna bürünerek, dost rolü oynayarak, bizi kandırabilmek için değişik kimliklerle karşımıza çıksalar da biz onların kimler olduklarını çok iyi biliyoruz.
Dahili bedhahlara gelince; genelde onların da kim oldukları bellidir. Bazen kanlı terör örgütleri olarak karşımıza çıkarlar, bazen de vatanımızı bölmek ve parçalamak amacıyla kurulmuş siyasi örgütler olarak.
Ancak son yaşananların geçmiştekilerden büyük bir farkı var. Bugüne kadar, ayrılıkçı ve bölücüler arasında, Cumhuriyetimizi kuran siyasi partinin içine sızmış olanlara rastlanmamıştı. Meseleye bu açıdan bakıldığında durum çok vahimdir. Sözü edilen partinin, yani CHP’nin, özellikle de Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun, ortaya çıkan densizlik karşısındaki tavırları çok önemli olacaktır.
Bu tatsız olay, sadece CHP için değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğünün korunması açısından da son derecede büyük bir önem taşımaktadır. CHP’sinin kendi bütünlüğünü koruyabilecek ve bölücülere fırsat vermeyecek ve onları etkisiz hale getirebilecek güçte olduğuna inanıyorum. Dilerim aldanmaış olmam.
Saygılarımla...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.