- 425 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Baskı Altında
Brifing bitmiş, subaylar dağılıyorlardı. Teğmen Heinrich koşar adımlarla az ilerisindeki yüzbaşıyı yakaladı.
“Yüzbaşım, plan hakkında ne düşünüyorsunuz?”
Soruyu duyunca yüzbaşı durdu. Akademiden apar topar gönderilmiş teğmene baktı.
“Bir şey düşünmene gerek yok teğmenim. Brifing verildi, bize de uygulaması kaldı. Düşünecek bir şey yok. Kafayı yorarsan uygulayamazsın.”
“Ama, siz de oradaydınız. Bu planın başarı şansı yok.”
Yüzbaşı yürüyüşüne kaldı yerden devam etti:
“Farkeder mi? Gidin ve kendinize düşen görevi yapın. Başarısızlık olursa nasıl olsa general Oberhausser’e raporu vermek sizin işiniz değil.”
Teğmen olduğu yerde kalakalmıştı. Uzaklaşan yüzbaşının arkasından baktı. Sonra kendi kendine mırıldandı:
“Ama bu hepimizin ölmesi demek.”
...
“Yüzbaşım, 119. nolu tepeye hücum eden birliklerimiz geri çekiliyor.”
Yüzbaşı bir şey demedi. Ufku kaplayan tepeye baktı. Bulunduğu yerden detayları görmüyordu ama o tepede bir ölüye ya da yaralıya basmadan yürümek olanaksız olmalıydı.
“Yüzbaşım, emriniz?”
Çavuş yeni emri bekliyordu. Yüzbaşı çekilebilirsin tarzında bir el işareti yaptı.
“Çekilen birliğe ne diyeceğim? Tekrar saldırın mı? Söyle teğmen Heinrich’e, birazdan yanına geliyorum.”
Çavuş bir topuk selamı çakıp çıktı. Yüzbaşı masada duran haritaya şöyle bir göz attı, belirli birlikleri geriye çekti. Fazla da gerileyecek yer kalmamıştı. Öbür tarafta Amerikalılar bekliyordu.
...
Teğmenin yanına verdığında genç adamın yüzü sapsarıydı. Sol omuzu civarındaki kurşun yırtığı saldırıya bizzat katıldığını gösteriyordu.
“Yapamadık, yüzbaşım. Topçu desteği olmadan o tepeye hücum etmemiz intihardı.”
“Nitekim de öyle oldu.” diye tamamladı yüzbaşı. “Elinizden geleni yaptınız teğmenim. Biraz soluklanın ve birliklerinizi yeniden düzenleyin.”
“Tekrar hücum edecek miyiz?”
“Gereken size bildirilecektir.”
Yüzbaşı mevziden ayrılırken durdu ve geriye baktı.Yorgunluktan güçlükle silahlarına sarılan askerleri seyretti. Ne kadar da gençtiler! Normal koşullarda lisede olmalıydılar. Ama 1945 baharında mevzilerdeydiler. Üzerilerine dalga dalga gelecek Kızıl Ordu’yu bekliyorlardı.
“Şimdi ateşkeş ilan edilse belki yaşama şansları olur.” diye içinden geçirdi yüzbaşı. Ama Berlin’de, sığınaktakilerin teslim olmaya niyeti yoktu, en azından bir hafta daha kadar. Yüzbaşı çaresiz komuta merkezi denilen barakaya yürüdü. Saldırı beklendiği gibi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Artık savunmayı düşünme zamanıydı. İçinden Rusları kaç saat daha oyalacaklarını hesaplamaya çalıştı. Beceremedi.
YORUMLAR
zagrep radyosunda şimdi bir lili marlen şarkısı çalıyor
-duyuyor musun
İlhan Kemal
Yazarım sene 1945lere yolladınız beni...ama o yılları büyüklerimizden ve kitaplardan öğrendik. Yaşamak isteemezdim...Çok harika biir yazı, kutluyorum. Sevgilerimle...
İlhan Kemal
ADETA 2.BÜYÜK SAVAŞIN FİNAL ÖZETİ GİBİYDİ... Bu savaştan ülkemi uzak tutmayı başaranlar, nur içinde yatsınlar. Bunun için ödenen bedelleri bir kusurmuş gibi yermeye çalışanları da lanetle yadediyorum, Onlar ne yazık ki, ŞİMDİLERDE ÜLKEMİ BİR SAVAŞIN İÇİNE SÜRÜKLEME TELAŞINDALAR....USTAYI SELAMLIYORUM.SAYGIYLA...