Aciziyet
" Köle değil, İnsan’ ım ben ! "
Yaratılmışların en üstünü olan İnsan bunca muhteşem donanımına rağmen aczini ne zaman, nasıl anlar?
Hayatı boyunca nice sıkıntılar, sayısız badireler atlatıp " Tamam oldum" diyen, etrafına ördüğü yıkılmaz sandığı kalenin surlarını hiç bir güllenin delemeyeceğini iddia ederek, sarsılmaz bir güçle donandığını sanan birinin bir sözle, tek bir cümle ile paramparça olup, yıkıma uğraması ne trajikomik bir şeydir değil mi?
Yaşı benim gibi bir parça kemale erenler az buçuk bilirler. Bir dönemler Pembe-Beyaz dizi Aşk romanları vardı. Hayatı yaşadığı evin dört duvarından ibaret sayan ve bilen ben, okuduğum o beyaz dizi romanlarındaki gibi toz pembe sanırdım dışarıdaki hayatı da.
Çok sonraları öğrenecektim aslında hayat denilen şeyin zalim ve adaletsiz bir oyun olduğunu. Her birimize başka başka roller verilmiş bir oyunda yine hayatın kendi belirlediği kurallarla oynuyor ama filhakika hep ebelenen taraf oluyorduk.
İşte bunca yıl sonra kendisine zorla dayatılan, oynanması istenen bu oyundan sıkılıp ve hattızatında küçük bir çocuk gibi mızıkçılık ederek çıkıp giden biri anlattıkları ile beni sonsuz bir hüzne boğuyor, sözcüklerimin kifayetsizliğinde ve aciziyetimin eziciliğinde olan dilimi lal-ü ebkem bırakıyordu.
Güçsüzlüğünden değildi gözündeki inci taneleri. Hayat denilen o gösterişli sarayın Babüssade Kapısından hiç girememesinin isyanıydı belki de. O mutluluk kapısı yıldızlar kadar uzağındaydı hep.
Bir kere bile saçını okşamayan annesi cennetin ayağı altında olduğuna inandırabilir miydi artık onu? İnandığı tüm değerleri darağacına çekmişti hep en değerlileri yüzünden.
Oysa ki; onu tanıdığım ilk zamanlarda yüreğinden çiçek gibi pespembe umutlar eğirip göğe salardı. İnsanları seven Hümanist yanına rağmen oldukça edilgen bir yapısı vardı. Neredeyse zorla evlendirildiği bir adamla adı evlilik aslı esaret olan bir hayatı her gün kırılarak, eksilerek yaşıyordu.
Bağnaz bir tutuculukla başı zorla örtülmüş, bırakın izlemeyi televizyonun kendisi bile eve sokulmamıştı. Cehennem zebanisini aratmayan bir Kayınvalide ile şirret bir Görümce de cabasıydı üstelik.
15 yıl süren bu esaretin zincirlerini hepimizi şaşırtarak kırdığında aslında onun sandığım kadar pasifize bir ruh taşımadığını görünmeyen yanını sular altındaki derinliğinde sakladığı bir Ice-berg olduğunu anlamıştım. Tek celsede evliliğini bitirmiş, iki kızının velayetini de alarak Babaevine dönmüş ve kısa zamanda bir iş bularak çalışmaya başlamıştı.
Lakin esaret sadece boyut değiştirmekle kalmıştı. Kazandığı paranın neredeyse tümünü ailesine vermesine rağmen yaranamıyor, kendisi ve en acısı evlatları dışlanıyordu. Bu yüzden çok geçmeden küçük kızının velayetini babasına geri vermek zorunda kalmıştı. Kendi muzdarip olduğu sevgi açlığını yavrusu da çekmemesi adına.
Yanlışları vardı namus bekçisi geçinen kimi zihniyetlere göre. Boşanmış olmasına rağmen hayatına kimseyi sokmamalıydı mesela. Oysa hiç söyleyemediği, işitemediği sözler vardı aşk’a sevdaya dair. Bir kelebek kadar ürkek, sokak çocuğu kadar sevgiye açtı. Öylesine sevilmek istiyordu ki belkide yalan olduğunu bildiği halde inanmıştı hayırsız birine. Belli ki tutunmak istiyordu hayata artık yeniden.
Şimdi karşımda yaşadığı acıların onmaz yaralarıyla ve beni elimden, dilimden hiç bir şey gelmemesinin aciziyetiyle ezerek oturan bu kadın cep telefonuna açılış notu olarak yazdığı bir cümle ile tüm dünyaya isyanını haykırıyordu. Anka kuşunun kendi küllerinden yeniden doğması gibi gece yatarken kapatıp, sabah uyandığında açtığı cep telefonu o tek cümleyi terennüm ediyordu sessizce... Avaz avaz!" Köle değil, İnsan’ ım ben ! "
Aciziyet Yazısına Yorum Yap
"Aciziyet" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
21 Kasım 2011 Pazartesi 18:31:21
Bİr tür teslimiyet ;hayata , insanlara,ananelere aklınıza ne geliyorsa işte...ister acizlikten gelsin ister başka bir nedenden...Etkili bir konu ve anlatımdı,kaleminize sağlık...
Hamuş-71
@hamus-71
Teşekkür ediyorum efendim ziyaretiniz ve değerli yorumunuz için.
Saygılar...
Hamuş-71
@hamus-71
Hoşgeldiniz Sevgili yazarım teşekkür ediyorum değerli yorumunuza.
Sevgiyle...
21 Kasım 2011 Pazartesi 01:07:19
Oysa hiç söyleyemediği, işitemediği sözler vardı aşk’a sevdaya dair. Bir kelebek kadar ürkek, sokak çocuğu kadar sevgiye açtı.
******
Ne de üzücü, ne kadar büyük yıkım...
Dimdik duran bir kadın ama muhtaç... İki tatlı söze... Üzüldüm , yazı acıttı beni...
Tebrik ettim ama... ÇArpıcı bir konu ve gerçek olanlar aslında...
Hamuş-71
@hamus-71
Kurgudan uzak tamamen gerçek bir kişilikti anlattığım.Söyledikleriı o kadar canımı yaktı ki bir anda böyle bir yazı yazma hissi oluştu bende.
Hayat maalesef hiç birimize altın tepsi içinde sunmuyor mutluluğu ve küçücük dünyalarımızda mutlu mesut yaşarken böylesi dramlarda aciz kalışımız boynumuzu büküyor sadece.
Hamuş-71
@hamus-71
Hoş geldin Bilge'ciğim seni sayfamda görmek mutlu etti beni.
Güzel yorumun içinde çok teşekkür ediyorum.Öpüyorum kardeş gözlerinden.
Kalbi sevgimle...