AŞKIN MAKİNE HALİ (Trenleşen aşklar)
Sabra zaman kalmasaydı saat yelkovana koşarken akrep de ona aşık olmazdı. Şimdilerde ne rüzgar bana bakıyor esintilerde nede aşkım sana. Sokaklar bildik o kokuları vermiyor. Giden gemiler gibi sen de bende gidiyoruz. Şimdilerde her şeyin hızlısı çıkmış trenler arabalar uçaklar hatta bisikletler. Ama aşkında hızlısını bulduk sanırım. Aşklarımız hızlı bir tufan içersinde geçip gidiyor. Doğuyoruz aşık oluyoruz. Buyuyoruz aşık oluyoruz. Üniversiteye başlıyoruz aşık oluyoruz. Hayata atılıyoruz aşık oluyoruz. Evleniyoruz aşık oluyoruz, beklide aşık olduk sanıyoruz. Yolun yarısına geliyoruz aşık oluyoruz. Yaşlanıyoruz aşık oluyoruz. Ölüyoruz beklide yine aşık oluyoruz. Ne kadar çok aşık olduk ben yazarken yoruldum. Günlük afyonları içsek daha kolay olacaktı sanırım. Ama aşık oldukça oluyoruz. Ben sayamadım kaç kere aşık olduk. Yada neye aşık olduk sandık. Bu kadar umarsız ve hızlı bir geçen aşkın bizim dilimizde ne güzelliği var. Sonra oturup ne kadar çok aşık olmuşum vesveseleri ile boğuşuyoruz. Neye göre aşk. Herkes bir takvim kapana bir filmle koşarak sarılıyor bu benim aşkım diyor. Romantiğe bağlama yada bağlanma saatleri. Duygusal bir deryada boğulmak kadar zoru yoktur. İlk yorulmada aşkı böyle ilahi bir şey sayarız yada ona kavuşulmaz bir koşma. Aşk neye ve nasıl batkındır. Bunun pek önemi olmayan yüz yılımızda rüzgar öyle bir hızlı geçiyor ki. Neye, kime ne kadar çok aşık olunmuş olmuşuz bilmiyoruz. Sonra duvarlara, sağa sola aşkı yazıyoruz. Katile sormuşlar neden öldürdün bu kadar insanı ben kendimden başkasını sevmiyorum tahammül edemiyorum. Benden başkasının sesine, ya kendimi yada onları öldürecektim. En iyisi sevmediklerini yok etmek. Bu açıklamayı sanırım hepimiz uyguluyoruz. Aşkımızı iki günde öldürüp köreltiyoruz. Yaşlandığımız da bir kuru duvar ve biz kalıyoruz. Ne kadar yalnız kalmış bir dünya da yaşam savaşı veriyoruz. Kimseyi eleştiremem ama aşkın bir sadece marka olduğu şu dünyada markalarımızın en güçlüsü aşkımızı biliyor muyuz. Ne kadar hızlı bir rüzgar oldu şu batıp çıktımız aşklarımız. Beklide en gülüncü; aşkın bitip de yalnız kalışımız.
Aşk bize uzaktan gelen bir rüzgar şimdilerde sonsuzluğa asla ellerimiz ile uğurlayamayacağımız. Bir fırtına, sadece gelip, geçiyor. Belki elimizde ki sigaradan bile daha çabuk tükettiğimiz. Sizlerin bu ara tirendi ne aşka kuru kuruya bakmak mı bir kere kullanıp giyip atmak mı. Çok isterdik değimli kara tren de geçirilen o aşkları ama şimdilerde hızlı tren artık icat oldu. Ne demiş şair: ‘yalnızlığım benim sidikli kontesim’ aslında ne kadar da doğru söylenmiş bir söz. Hangi yolculukta yanımızdakini tanıyoruz. Artık trenler hızlı sadece buğulu bir hayata bakıyoruz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.