Vicdani ret ve madde 318...
İnternetle gazete54.com ve blog yazarlığı kanalıyla yakın ilişkim olmasına rağmen, şu Facebook’ la birkaç ay öncesine kadar tanışmamıştım, tanışmak istememiştim. Nihayet ben de sayfa açtırdım şahsım için olmasa da gazete54.com için.
Kadim arkadaşlarımla irtibat sağlayabildim bu sayede, iki satır da olsa yazıştım. 35 yıl, 30 yıl öncesine ricat ettim. Liseden simasını hatırlayamadığım, ama resmini görünce hafızamda şeklini bulan sarı saçlı uzun arkadaşım Gıyas Şahin. Spice Hotel genel müdürü.
Üniversitede bizim bir kliğimiz vardı. Türkay Tekinturhan, Rahmi Göl, Nuran Şahin, Volkan Tanju Fiskeci, Nursel Bahçekapılı, Şenol Bulut, Ahmet Selim Sabuncu.
Türkay Antalya’da inzivaya çekmiş kendini ki bir zamanlar Ankara Doğa dersanesi kurucu müdürüydü sanırım.
Rahmi Göl Ankara’da halen, Kalaba lisesinde. Nuran’la da bu sabah irtibat kurabildim, Atacan Eğitim Kurumlarındaymış, ki bu kurumun sahiplerinden Mahmut Tavukçuoğlu ile tanışırız.
Volkan, Nursel ve Şenol’la irtibat kuramadım. Ahmet Selim Sabuncu adını ise TRT’nin bazı programlarında sanırım sanat kadrosunda görüyorum.
Facebook’a teşekkür ediyorum ki beni onlarla sanal da olsa buluşturduğu için.
Neyse, bu girizgahtan sonra biz gelelim konumuza …
Bu gün vicdani ret ve bedelli askerlik var Türkiye’nin tahtasında, savaşın eşiğine geldiğimiz Suriye meselesini bir yana koyarsak.
15 günde bir gündemi tartıştığımız kanal54 televizyonu ORTAM programında konu buydu bu hafta.Vicdani ret.
Tabii çoğu defa olduğu gibi bu defa da bize yine MÜSLÜMAN MAHALLESİNDE SALYANGOZ SATMAK DÜŞTÜ hal böyle olunca oklar yine üzerimizdeydi. Programın başında kimin hangi cenahta olduğunu hangi argümanları öne süreceğini kestirmek hiç de zor değildi benim için.
Moderatör ve genel yayın koordinatörü Ahmet Bağ vicdani reddi şiddetle reddedecek, ama vatan, ama ordu, ama savunma, ama jeopolitik durum, pkk diye başlayan ve alıcısı bol, sıfır rizikolu bir fikriyat öne sürecek.
Olgun Sert her zamanki gibi hamasetle, vicdani retçileri hıyaneti vataniye ye varan bir töhmet altına sokacak söylem geliştirecek.
Halil Emin Ceylan yine sözü AKP karşıtlığına getirecek bir yolla. Vicdani reddi gündem saptırma ve zihin çalımı olarak görecek.
Ömer Yaşar da ne yapıp edecek işi siyonizme getirecek, ABD, İsrail alım, çalım.
Eee ne demişler atalar zarif bir aforizmayla ‘zikri neyse fikri de odur dervişin’
Eee bize ne kalacak…alıcısı yüzde beşleri bulmayan çıkıntı fikirler. Ezber dışı söylemler. Eee serde liberalizm, sol liberalizm olunca beyinden dile gelen komutlar böyle, ne yapsın bu garip…
Ve şu an ceza yasamızın 318. Maddesi orada duruyorken, yani halkı askerliğe karşı soğutmanın suç olduğunu düzenleyen madde, gel sen özgürce konuş. Konuş da üstelik yayın yoluyla olduğu için yüzde elli fazla ceza talebiyle hakimin karşısına çık. Yani 9 ay ile 3 yıl arasında ceza talebi…
Neyse ki vicdani retçi Osman Murat vicdani reddi savunduğu için almadı cezayı, peki ne için…Vicdani retçi olduğunu açıkladığı için. O halde tavrımız belliydi, öyle de yaptık. Vicdani ret savunulabilir ama asla’ BEN BİR VİCDANİ RETÇİYİM’ denilmeyecekti.. Taktik ve strateji tamamdı…Aynen uygulandı. Şu ana kadar savcının bir daveti de gelmedi henüz…?
Vicdani reddi İngiltere 1916 da, Danimarka 1917 de, İsveç 1920 de yani bugünden yaklaşık 1 asır önce sokmuş hayatına. AB ise son 50 yıl içinde. Bugün batıda Azerbaycan ve Türkiye dışında zorunlu askerliğin uygulandığı bir başka ülke yok. Son 50 yılını militarizmin gölgesinde geçiren, askeri cuntaların hayatı şekillendirdiği, askerin kutsandığı bir Türkiye’de kuşkusuz vicdani reddin tartışılması bile suçtu. Bu meselenin sembol ismi Osman Murat 1994 den bu yana defalarca kışla, kodes ve askeri mahkeme salonları arasında defalarca üçgen çizmiştir. Gerçi ben yedek subay olarak yaptığım askerliğimden, TSK’yı içeriden tanımış olmaktan ötürü gayet memnunum. Bugün olsa yine seve seve giyerim o üniformayı, her ne kadar askerlik görevinde ciddi bir revizyon ihtiyacı olduğuna inansam da…
Osman Murat’ın AİHM’e açtığı davada haklı bulunması ve Avrupa komisyonunun Türkiye’ye Aralık sonuna kadar süre vermesi nedeniyle ve AB uyum yasaları çerçevesinde vicdani reddi gündemimize almak zorunda kaldık. Gerçi ‘her halükarda AKP karşıtları’ bu meseleyi meclisin gündemine taşımayı AKP’nin bitmez tükenmez ‘ordu ile hesaplaşma’ faaliyetlerinin bir ayağı olarak görmekte ise de bu medeni Dünyayla yeni bir buluşma ayağı olacağı için iyi bir durumdur.
Vicdani ret
Bir bireyin politik görüşleri, ahlaki değerleri veya dinsel inançları doğrultusunda zorunlu askerliği reddetmesidir. Vicdani retçiler kendilerini anti militarist ya da pasifist olarak tanımlayabilmektedirler.
En çok karşılaşılan ret sebepleri şunlardır:
• Düşman olsa bile insan öldürmeyi ahlaki bulmamak,
• Hiyerarşik ve statüsel yapılandırmalarda yer almayı ahlâki bulmamak,
• Güncel sorunlardan dolayı o ülkenin silahlı birliğinde bulunmayı ideolojik ve dini inanca aykırı bulmak.
Bu hakkın uygulanması ülkelere göre farklılık gösterebilmektedir. Bazı ülkeler zorunlu askerliğe alternatif olarak vicdani retçilere kamu hizmetinde bulunma olanağı sunarlar. Birey kamu hizmetini de redderse buna "total ret" denir. Ki bunu kabul eden hiçbir ülke yoktur.
Türkiye’de vicdani reddin yasalarımıza girmesi asla TSK’yı dolayısıyla savunmamızı zaafa düşürmez, aksine kısmen de olsa gönülsüz askerlerden arındırılmış bir TSK daha da güçlenebilir. Diyebilirsiniz ki bu durumda askere kim gider ki?
- Duymamış olayım bizim çocuklar askere güle oynaya gider…
- Çıkarılacak yasa askere gitmemeyi kişinin tercihine bırakmıyor, ona 15 ay askerliğin karşısında 30 ay kadar kamu hizmetini tercihi sunuyor. Hal böyle olunca her nasılsa askerlik yapmak istemeyen kişi bir nevi 15 ay cezalandırılıyor, bunu kaç kişi göze alabilir. Mesela Yehova Şahitleri gibi inancı gereği eline silah alamayacağına inanan kişi komisyonda vicdani retçi olarak kabul edilirse, alternatif kamu hizmeti yapabilecek. Tabi burada komisyonlarda istismarların ve iltimasların asla olmaması gerekir, bunun için kişi inisiyatifini sıfırlamak ve bu işi bilgisayara devretmek gerekir. Yani retçi, bilgisayar üzerinden başvuru yapmalı ve ancak bilgisayar tarafından retçi olarak seçilmeli.
- İyi hazırlanmış bir yasa ile Türkiye’de vicdani retçi olabilecek kişi sayısı birkaç bini geçmez. Yani bir insan hakkı olarak vicdani ret sağlanırken, savunmamız da zaafa uğramaz. Vehime gerek yok.
Bedelli için de bir şeyler söylemek gerekirse…
Bu konu vicdani retten tamamen ayrıdır, bir arada anmak bile doğru değildir.
Ya yurt dışındakilere sağladığımız bedelli olanağını yurt içindekilere de sağlamalıyız, ya da yurt içindekilere sağlamadığımız bedelli olanağını yurt dışındakilere de sağlamamalıyız. Tabi bu durum için uluslar arası anlaşmalara ihtiyaç vardır.
İş kaybı söz konusuysa bu yalnız yurt dışındakiler için geçerli bir mefhum değildir. Eğer döviz girdisi kaygısı ile hareket ediliyorsa ki öyledir bu kendi topraklarındakini cezalandırmaktır, garabettir.
Umarım vicdani ret bir hak olmak yerine cezaya dönüşmez.
Demokrasi kazansın. Memleket kazansın. İnsan kazansın.
İbrahim Erol
gazete54.com
20 Kasım 2011
YORUMLAR
Üstadım...
Hep yazılıp çizilip duruyordu da ben olaya tamamen Fransızdım. Sayenizde vicdani reddi tam anlamıyla öğrendim. Hep bedelli ile karıştıyordum çünkü. Farklı bir şeymiş. Eğer hal böyleyse ben vicdani retçiyim.( Ama sorsalar askere gitmeyi tercih ederim Osmanlı devleti zamanında bir ara gayri müslimlere uygulanan cizye denilen bir vergi varmış. Onun gibi bir vergiye tabi tutulabilir vicdani retçi...Ya da şimdiki uygulama daha medeni...Öyle ya benim evladım onun günenliğin sağlayacaksa o da karşılığında bir takım yükümlülükler altına girmeli....Keşke askerlik maaş karşılığı yapılan bir devlet görevi olsa ve 20 yaşındaki delianlılardan asker olmak isteyenler bu göreve talip olsalar. O zaman ne deriz?:: ''Arkadaş mızmızlanma bu senin karşılığında maaş aldığın işin...''
Bedelliye gelince? O da farklı değil....Teşbihte hata olmaz derler.o bakımdan limse alınmasın. Bence domuzdan ne kıl koparırsan kardır. O paraları olan baylar zaten paralarının gücüyle askerliği en kolay ve zahmetsiz şekilde yapıyorlar. Hiç yapmasalar da olur yani. Ama parayı da bayılsınlar artık.
Selam ve saygılarımla.