SENSİZLİĞİ BEKLEYEMEDİM - I -
Beklemek zordur baştan kabulüm. Hele bir de gönlünün yangısında yanarken pencere önünde. Seni bekledim bile diyemiyorum, sabrını öğrenmişken vuslatın. Cefasını çekmek değildir odanın sessizliğini adımlayan adımlarım. Bazen diyorum, sokakları dövmeliydi ayak sesleriyle gün gecenin koynuna girerken hasretin. Bıraktığın sensizliğini bile taşıyamadım kasımın kasvetindeki yollarda.
Gözüm gelişinde, yüreğim delişmen kıyıya vuran dalganın sırtında, ıslak kumlara ha serildi ha serilecek. Dayanamayıp “gel” derken beklemenin ölümcüllüğünü bilemezdim. Bu yolun keşkeleri olmaz lakin sabrını yeni yeni öğrenirken hasretin, vuslatın hayalleri sararken sensiz zamanların “gel” denmezmiş!...
Düşmeliydim sensizliğine hasret sokakların ya da diline düşmeliydim akşamüstü telaşındaki şehrin. Nasıl olsa bu şehirde buldum ya seni, ayarlı saatlerdeki rastlantılarda anlamı olmayan kelimelerin sırtında özlemin, gözlerinde kaybolurken söylediklerim derin suskunluklara düşecek bilirim. İlkin ben pes edeceğim, gözlerinden önüme dökülecek söyleyemediklerim.
Oysa hangi hayallerin kollarında getirmiştim sararken tüm bedenini ellerim…Aslında öylede bırakmayacaktım, taammüden öldürecektim hasretini ve bensizliği haram edecektim üç metrelik hücreye. Olmadı, yine kazandın vakur ve aklı selimle giderken bana bırakılmayacağını sevmenin!...
Son bir umutla öbür pencereye giderken dön dedim bir kez daha bana bırakmasan da vuslatını beklerim. Hoyratça harcadımsa verdiklerini bunu da tüketir ve bir kez daha beklerim. Deri koltukların içine gömülürken, koşturmaktan yorgun düşmüş yüreğim hazzını aldı bir kez, soluklanmalarında yorgun bedenin… Hep yokluğunda yazdım ya bir kez daha gel varlığını yazayım sevmenin....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.