HOŞ GELDİN… HOŞ OLSUN GİDİŞİN…
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hayli uzaktır bizim diyarımız. Yol geçmez, yolcu geçmez bu diyardan. Ben yalnızlar ülkesinde bir gariptim, sen de bilinmez ufuklardan gelen bir yabancı. Vakitsiz çaldın kapımı… Ürkek bir yüreğin, gönülleri incitmeyecek bir bakışın vardı. Belki söylense sevda denirdi adına. Üç defa çaldın kapımı, bense gıcırtılara boğarak açtım kapıyı. Adeta sessizliğin buhranına inat edercesine. İşte o gün misafir oldun bana, baş tacım oldun… Bugüne dek nerelerdeydin, çok beklettin…
Sen bir hikayeydin dilden dile anlatılan ve bir masal uyumadan önce çocuklara sunulan. Bir varmış bir yokmuş… Kim bilir kaç gönüle sultan ve kaç fethin fatihi… Benim için yalnızca misafirdin... Zamansız gelişin gibi, zamansız kaybolacaktın benden. Amansız bekleyiş gibi nihayetsiz gidişlerin olacaktı. Ben bilinmezlerde bir yabancıydım senin için, tekrar o bilinmezlerde kaybolacak olan. Ve sen! Yüreği güzel misafir; hoş geldin…
Bir damla yağmurla geldin bu diyara. Gözlerinde bir damla bahara özlem. Güller bahçesinde, güllere hasret. Nedendir bilmem sen gelince ben de hasret kaldım güllere. Bülbülün sinesini yaralar misali yaraladı dikenler elimi, yüreğimi… O gün ilk defa güldün sen halime. Benim halimi bilmeden, benim acımı hissetmeden. Bir bilseydin sen meçhullerin misafiri, bir misafirdin gönlümde ama bir misafir gibi hiç yaşamadın yüreğimde. Utangaç eda ile dillendirdim sana şiirlerimi ve aheste bir türkü duyuldu dilimde. Sen ki “Bilme!” dercesine sakladım gözlerimi senden. Kaçtım senden gizli geceleri… Ama yok yine geldim sana yine sana döndü yolum. Sen ki meçhullerin bana hediyesi; hoş geldin…
Sen yoktun bu şehirde. Şairler ismini koyamamışlardı gecelerin. Tutsaklıktı gece, sabaha zincirli bir hayal. En çok da gece ölmekten korktu şairler. Zifiri karanlıklara emanet olmaktan. Oysaki senden sonra değişti her şiirin kafiyesi. Geceler eklendi satırlara, sonra ona yıldızlar eşlik etti. Kandiller yakıldı geceleri sen uykudayken, kandillere şiirler dokundu. Sen oldun her şiirin baş harfi ve çözülmez bir anagram… Ama ben kandıramadım kendimi, sen bir misafirdin bana uzaklardan gelen ve tekrar o uzaklara dönecek olan. Bilmem kaç gecenin mühürlü sükutlarıyla söyledim bu sözü sana; hoş geldin…
Konuşamazdım sana “sus” derdin bakıp da yüzüme. Sonra anlamsız bir tebessüm kıvranırdı dudaklarımdan öte. Sanki kuş misali incitirdim seni, kırardım dalını. Korkardım… Korkardım içinde sen olan kelimelerden, sen olan şiirlerden kaçardım gizli gizli. Olur ya dokunursam sana biterdi misafirlik ve ben sızlardım o gece dertli dertli. “Aşk bir hayaldir ona dokunursan aşk biter.” Demiş şair. Ardından “aman ha” diye eklemiş. Kaçıyorum senden ürkek bir gönülle. Olur ya dokunursam sana misafirlik biter diye… Kaç kere söyledim bu sözü sana, kaç defa dillendirdim. Ötesine geçemedi lisanım, seslenemedim; hoş geldin…
Bölük pörçük uykulardan uyanınca hatırladım gökte bir ay olduğunu. Ayla beraber yıldızların bir var olup bir var kaybolduğunu. O gün “eyvah” dedim içten içe. Belli ki günü azaldı misafirliğin… Dalgın bakışlarla yakamozlar geldi aklıma. Köpük köpük oldu denizler. Boyum bükük, her soru cevapsız kaldı. Kalmadı gönlüm misafirlikten yana zaman… Vakit hayli daraldı. Sorma gece bana bu halin ne diye? Derman kalmış mı ki şu dertli gönülde? Ve sen zaman! Ne çabuk geçtin böyle amansızca… Gül vaktine uğrayan bir yolcuyu ne de çabuk aldın elimden güz vaktine yaklaşınca. Aslında ne kırgınım ne de kızgın. Hep avutmadım mı kendimi misafir konar göçer diye… Şimdi gitme vakti yaklaştıkça nasıl dillenir gönül, nasıl söylerim “Nerelerdeydin!”; hoş geldin…
Yapraklar dökülmeden evvel gittin sen bu diyardan. Yol uzun, yolculuk keskin, zaman hayli yorgun… Ben uykulardayken sessizce ayrıldın…Giderken de boynun bükük hayli perişan bu şehri terk ettin. Elinde bavulun, sırtında hırkan, saçlarında dağınık… Kaçar adımlarla gittin sen uzaklar uzağına… Ama bilmedin ki “Senden sonra her şey sen olacak şimdi!..” Gelişin kadar, gidişin de bir misafirlikti… bazen diyorum da iyi ki ses etmeden gittin; sana “Elveda” diye nasıl derdim… Ve sen ey misafir yüreğime hoş geldin, umarım hoş olsun gidişin…
İSHAK SAKA