- 1184 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
OSMANLI TOKADI
Günah benden gitti... O kadar söyledim. ’’ Hocam benin yanımda anlatmayın bu tür anılarınızı, sonra ileride yayınlıyabilirim bunları ’’ diye.
Her zamanki gibi tonton tonton güldü. ’’ Adımı kullanmamak şartıyla yazabilirsin’’
Eh zamanı geldi şimdi.
Tamam bak yazıyorum. Adını da değiştireceğim...Ama buna rağmen deşifre olursan ben karışmam tamam mı?
Adı Sevda idi. Görev yaptığım okullardan birinde edebiyat öğretmeni olarak görev yapıyordu. Okulda en sevdiğim ama aynı zamnda en çok tartıştığım arkadaşlarımın başında geliyordu. Bazen ’’al da bağrına bas...bazen tut boynundan as’’ türünden bir arkadaşlık anlayacağınız. İkimİz bir mıknatısın tamamen ayrı kutuplarıyız. Her halde aradaki çekim gücü de bundan kaynaklanıyor. O benim dert ortağım, ben de onun. O benim can yaldaşım, ben de onun. Lakin aynı zamanda bana sorsalardı ’’ hayatta kimin saçlarını yolmak istesin en çok’’ diye hiç düşünmeden ’’ Sevda Hanımın’’ derdim. Onun da bana karşı aynı hislerle dolu olduğunu biliyordum. Çünkü sık sık ’’ Gel de şimdi boğma bu herifi ’’ derdi diğer arkadaşların yanında bana ...
Neyse...Olayımıza geçelim.
O dönemlerde - bilenler bilir- Biz memur milleti her ay yaptığımız alışverişlerin fişlerini biriktirir ve ay sonunda bir zarfın arkasına tek tek yazarak yüzlerce fişi, vergi iadesi alırdık. Bizim Sevda Hanım aylardan bir ay vergi iade zarfını geciktirince çaresiz iadeyi de bankadan almak zorunda kalmış. Aksilik bu ya bankaya gittiğinde de yanında kimlik belgesi yok. Kimlik belgesi olmayınca da banka memuru vermiyor iade parasını. İyi hoş da Sevda Hanım bu...Bankaya gelecek ve o parayı almadan geri dönecek ha? Hayatta mümkün değil. O bankayı yıkar adamın kafasına, yine de alır parasını.
Mezzasoprano bir arya patlatıyor ki, bankanın camları zangırzangır, memurlar, memureler zangır zangır, hatta banka dışında bekleyen emniyet kuvvetleri bile kırmızı alarm veriyorlar. Yaşlı bir dede yüksek volümden sekte-i kalp ( Kalp krizi ) geçirirken parlatılmış lavabo kafalı banka müdürü odasından fırlıyor.
- Hanımefendi ne oldu? Bir sorun mu var?
- Vermiyorlar beyefendi
- Neyi vermiyorlar efendim?
Kızgınlıkla karıştırıyor Sevda Hanım
- Neyi olacak vergiyi vermiyorlar.
Banka Müdürü ( Hay Allah... Mafyanın her türlüsünü gördüm de böyle bankadan vergi isteyenini hiç görmemiştim..Üstelik de kadın... Ama ne kadın) diye geçiriyor içinden...
- Hanımefendi buyurun odama orada konuşalım. diyor ve Sevda Hanımı odasına alıyor.
İki adet neskafe, üç bardak çay, bir limonata, bir ayran ve nihayet bir kola dan sonra Sevda Hanım sakinleşiyor. Sevda Hanım sakinleşiyor ya Bu sefer de Müdür Beyin tansiyon yükseliyor. Anlayacağınız Sevda Hanımdan müthiş bir elektrik alıyor... Oysa Sevda Hanımın adama değil elektrik , gaz lambası, hatta pilli fener bile verdiği yok. O sadece vergi iadesinin derdinde. Yani adam kendi elektriğini kendi üretiyor.
Sonunda vergi iadesi ödeniyor.
Dekolte kafalı müdür Sevda Hanım’a ’’ Ne zaman arzu ederseniz buyurun, emrinizdeyim ’’ diyerek ve de ’’inşallah yine gelir’’ diye dualar ederek yolcu ediyor onu. Ve de duaları kabul oluyor.
On gün sonra Sevda Hanım’ın , kredi kartıyla ilgili bir sorunu oluyor. Banka aynı banka... Yine o vergi iadesini vermeyen memure ve Sevda Hanım yine Müdürün odasında. Müdür Bey , Sevda Hanım’ı görünce ağzı ile kulakları birleşiyor.
- Ooooo hoş geldiniz efendim. Şerefyâb oldum. Bu ne mutluluk böyle. Ne kadar mes’ut ve bahtiyarım. Buyurmasınız reca ederim ( Kart horozlar rica etmezler. reca ederler )
Sevda Hanım bu ilgiden şaşkın.
- Müdür Bey kredi kartımda kullanılabilir limitte bir sorun var. daha fazla olması gerekiyor.
- Sorun değil efendim hemen hallederiz. Siz yeter ki emredin.
Sorun hemen hallediliyor. Ama Sevda Hanım’a sonuç hemen ulaşmıyor tabii ki. Çünkü Müdür , görevli memura sorunu hemen halletmesini ama yanına gelmek için acele etmemesini emrediyor.
Yarım saatlik bir bekletme ve çay kahve ( Bu sefer uzatmamak için diğer meşrubatları saymıyorum ) ikramından sonra Müdür
- Bakın Sevda Hanım isterseniz ben size telefon numaramı vereyim. Ne zaman banka ile ilgili bir sorununuz olursa beni arayın biz buradan halladeriz. Siz bankaya kadar yorulmayın. Beni cepten bir arayın işlem tamam.
Sevda Hanım’ın da aklına yatıyor bu fikir. Öyle ya hem bu yılışık dekolte kafayı görmeyecek, hem de yorulmayacak bankaya kadar. Ama çok yanılıyor ve de iki şeyi hesaba katmıyor. 1- Müdür denen bu herifin ne hinoğlu hin olduğunu 2- Onun telefon numarasını alıp onu aramak suretiyle farkında olmadan ona kendi telefon numarasını verecek olduğunu... Nitekim de öyle oluyor.
Bir kaç gün sonra Kredi kartıyla alış veriş yapmak için bir markete giden Sevda Hanım Kredi Kartı limitinin sıfırlandığını görünce hemen müdürü arıyor ve beş dakika geçmeden kartın limiti normale dönüyor. Böylece de Müdüre kendi telefonunu vermiş oluyor farkında olmadan.
Aradan bir kaç gün geçiyor. Telefonu çalıyor Sevda Hanımın. Açıyor.
- Sevda Hanım ben ...Bankasının Müdürü .... Tanıdınız mı beni?
- Aaaa evet tanıdım. Telefonuma nasıl ulaştınız?
- O gün siz marketten arayınca kaydettiydim. Kızmadınız ya?
- Hoş bir davranış olmamış. Ama yaptığınız iyiliklere binaen kızmayacağım size.
- Oh.. ne kadar memnun ve mütehassis oldum bilemezsiniz. ( Kart horozlar sadece memnun olmazlar mutlaka mütehassis de olurlar.. Artık her ne demekse ) âsabiyet buyurmazsanız sizden bir istirhamım daha olabilirmi?
- Buyurun dinliyorum.
- Sizi bir fincan kahve içmeye davet edebilir miyim?
- Ne münasebet?
- Ama efendim...
Sevda Hanım pat diye kapatıyor telefonu. Kendi telefon numarasını kaptırdığı için de kızıyor kendi kendine. Lakin teknolojiyle arası hiç de hoş olmadığı için numarasını değiştirmek gibi bir şey düşünmüyor. Hem tüm tanıdıkları da bu numarayı biliyor. Onlarla bağlantıyı koparır numarasını değiştirse. Her neyse...
Bir kaç gün sonra bizim dekolte kafa yine arıyor.....Sonraki günler yine...yine...yine...
Sonunda bir gün Sevda hanım, Arkadaşı ( Benim de ) olan Şükran Hanım ( Onun da adını değiştirdim ) ve köpeği Pençe ( Ve dahi onun da adı değişti ) birlikte biraz dolaşmak için dışarı çıktıklarında Müdür yine arıyor Sevda Hanımı. Sevda Hanım, Şükran Hanım’a ’’ O ’’ diyor usulca.... Şükran Hanım da ’’ Randevu isterse kabul et şuna bir ders verelim ’’ diyor yine sessizce.
- Alooo Sevda Hanım.
- Buyurun Müdür Bey..
- Bir Kahve diyecektim.
- Hay hay Müdür Bey. Madem o kadar ısrar ediyorsunuz. Ben şu an dışarıdayım. Nerede buluşalım.
- ... Kafe. Biliyor musunuz orayı.
- Aaaa bana çok yakın... On dakikaya kadar oradayım.
Bahsedilen kafeye önce Şükran Hanım ve Pençe giriyor ve gerekli emniyet tertibatını alıyorlar. Ardından da Sevda Hanım. Dekolte kafa ise çoktan orada.
Müdür Efendi direkt giriyor konuya
- Sevda Hanım. Biliyor musunuz ben sizden çok etkilendim.
- Neyimden etkilendiniz efendim ? Elli yaşında torun sahibi bir kadının nesinden etkilendiniz?
- Biliyor musunuz dün rüyamda szizi gördüm. İkimiz el ele birlikte denize giriyorduk.
- Çüşünüz lütfen beyefendi çüşünüz ve de orada durunuz.
- Ama ben size resmen vuruldum. Sizden fena halde elektrik aldım.
- Beyefendi. Benim ahım gitmiş vahım kalmış. Hem evli ve kos koca iki evladı olan bir kadınım ben. Medeni bir vatandaş olarak sizinle odanızda iki kez kahve içtim ve de siz benim bazı işlerime yardımcı oldunuz diye bu cesdareti nereden alıyorsunuz. İki medeni insan arasında bir iş ilişkisi olamayacak mı bu ülkede. Bu ne çarpık bir anlayıştır. Bu ne saçma sapan .....
Adam konuşturmuyor Sevda Hanımı
- Ellerinize vuruldum. Özellikle de parmaklarınıza .
Gerçekten de Sevda Hanımın Parmakları çok düzgündü. Sık sık oje yüzünden tartışsak da( Yanlış anlamayın. Kokusunu hiç sevmem . O da inadına benim yanımda ojelerdi parmaklarını ) Parmakları düzgün ve de güzeldi. Allah için.
- Beyefendi şu ellerin üzerindeki çilleri, damarları, şu saçlardaki beyazları da mı görmüyorsunuz? O kadar mı kör gözleriniz?
- Olsun ben sizi çok sevdim. Hiç olmazsa bu günün anısına...
Serçe parmağını Sevda Hanıma uzatıyor ve onun serçe parmağına dokunmak istiyor
- Parmaklarımızı birbirine dokunalım.
- Saçmalamayın Lütfen.
Sevda hanım kalkıyor. Adam Sevda Hanımın kolundan tutuyor ve.
- Size bir şiirimi okumak istiyorum. Diyerek cebinden pembe renkli ve lavanta kokulu bir kağıt çıkarıyor ( Kart horozlar koku olarak lavantayı tercih ederler )
- Sevdadır beni yakan.....Bu şiirin devamını siz tamamlar mısınız lütfen? Ne de olsa Edebiyat öğretmenisiniz.
O sırada Şükran hanım da kalkıyor. O ana kadar sahibi Kemalettin Abi’nin boynuzlandığını zanneden Pençenin de jetonu düşüyor nihayet. Sahibe tehlikede. Atılacak lakin Şükran Hanım tasmasından tutmakta ve Pençe emir bekliyor.
Sevda Hanımın kolunu tutmak ha? Bir Ademoğlunun yapabileceği en büyük hata..
Sevda Hanım şöyle nefis bir Osmanlı tokadı patlatıyor ve şiiri tamamlıyor.
Sevdadır seni yakan...
Var mı bana yan bakan.
Durun yav hemen exit kapısına yürümeye başladınız. Bitmedi ki.
Sonra Şükran Hanım taaaruza geçiyor. Bir çanta darbesiyle
Pençeye gereken emir veriliyor ’’ Atıl Kurt ’’
Son Noktayı da Pençe koyuyor
Rivayete göre Zavallı Müdür üç sene sonra terk-i alem eylediğinde onu yıkayan gassal adamın poposundaki derin diş izlerini gördüğünde ’’ Yuh be adamın ne azgın karısı varmış. Herifi ta nereden ısırmış ’’ demiş... Ne bilsin Garibim o izlerin Pençe’nin izleri olduğunu.
YORUMLAR
HOCAM HER SIKINTILI ANIMDA BUNDAN SONRA BİR YAZINIZI OKUYACAĞIM. İNANIN İLAÇ GİBİSİNİZ. YORGUNLUK KAHVESİ TADINDAYDI.
SELAM VE SAYGILARIMLA...
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
Sevdadır seni yakan...
Var mı bana yan bakan
VAYYYY ANAM VAYY....HOCAM ALLAH SENİ BAŞIMIZDAN ESKİK ETMESİN EMİ...SELAM,MELAM AYNEN DEVAM
sami biberoğulları
İbrahim ERZURUMLU
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Ah Sami Hocam ; bayanlara iyi moral vermişsiniz, doping olmuş resmen.
Şaka bir yana ama, öyle evli barklı kadınlara askıntı olan her kim olursa olsun ders verilmeli.
Yazıdaki ders te esaslı olmuş yani...
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
çok güzeldi iyi ders vermişler zamparaya evet bayan saygılı kibar ve neşeli davrandığında erkeklerin edepsizleri üzülerek söylüyorum birçoğu yanlış anlıyorlar çok üzeldi hocam
sami biberoğulları
Çok teşekkürler.. Saygılarımla...
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Sayfama hoş geldiniz. Yorumunuz için teşekkürler.
Saygılarumla.
:)
heyt be.Her kuşun eti yenmez.
Adamın serçe parmağından tutar, havanda ezeriz icabında
Hürmetler
sami biberoğulları
Yalnız ben masumum. Olaylarla uzak yakın bir ilgim yok. Yani gümbürtüye gitmeyelim arada. Havan mavan maazallah...
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
sami biberoğulları
İnat ettim Bir kere. Siz '' Katıla katıla güldüm hocam'' diyene kadar yazacağım.
Selam ve sevgilerimle.
:))))))))))))))))))))))))
sevdadır seni yakan
varmı bana yan bakan
heytt be :)))
alemsiniz inanın..
fıs fıs ismail cinsindenmiş müdür...:)iyi geceler
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.