- 477 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Allah Katında Üstünlük
İnsanlık tarihi boyunca yaşanan savaş ve çatışmaların birçoğunun altında, farklı ırklar arasında süregelen düşmanca duygular yatar. Irkçılık ya da etnik düşmanlık, bu çatışmaların kaynağıdır. Bu ideolojilerin mensupları, kendi ırklarını veya etnik gruplarını tutkulu bir biçimde savunurlarken, diğerlerine karşı kin ve nefret beslerler. Onlara göre, ırklar ve uluslar arasındaki farklılıklar, bir çatışma ve kıyasıya rekabet nedenidir.
Bu ideoloji, yakın tarihte Nazi vahşetini doğurmuştu. Naziler, sırf ırkçılık adına, Yahudi, Slav ya da Çingene oldukları için milyonlarca masum insanı korkunç toplu imha yöntemleriyle yok etmişlerdi.
Kur‘an ahlakında ise ırkçılığa yer yoktur. Kur‘an’da bildirildiğine göre, Allah farklı kabileleri ve halkları birbirleri ile tanışmaları için yaratmıştır. Üstünlük, insanın ırkına ya da etnik kimliğine göre değil, Allah’a olan yakınlığı ve takvası oranındadır:
Ey insanlar, gerçekten biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün olanınız, ırk ya da soyca değil takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, haber alandır. (Hucurat Suresi, 13)
Yaşadiğimiz çağın büyük felaketlerinin çıkış noktası, insanların, farklılıklarını kültürel alışveriş ve tanışma nedeni değil, bir çatışma nedeni olarak görmeleridir.
Örneğin Zaire’de iki kabile arasında yaşanan savaş, 20. yüzyılda ırklar arasında yaşanan çatışmaların acı bir örneğiydi. 1997 yılı ilkbaharında 5 büyük ülkeyi; Zaire, Ruanda, Uganda, Burundi ve Tanzanya’yı içine alan, büyük bir bölgeyi etkileyen savaşta, Hutu ve Tutsi adlı iki büyük kabile birbirini katletti.
İki kabilenin hesaplaşması, çok büyük bir soykırıma sahne oldu. Yarım milyona yakın insan feci şekilde öldürüldü. Öylesine büyük vahşetti ki küçük çocuklar, bebekler dahi farklı bir kabileden oldukları için öldürüldüler. Göç eden onbinlerce kişi ormanlarda açlıkla, sefaletle, salgın hastalıklarla mücadele etti ve çok büyük bir bölümü yaşamını yitirdi.
Dinden uzak cahiliye insanlarının bu nefret dolu ırkçılıkları Kur’an‘da öfkeli soy koruyuculuğu olarak tanımlanır.
Hani o inkar edenler, kendi kalplerinde öfkeli soy koruyuculuğunu, cahiliyenin öfkeli soy koruyuculuğunu kılıp-kışkırttıkları zaman, hemen Allah; elçisinin ve müminlerin üzerine güven ve yatışma duygusunu indirdi ve onları takva sözü üzerinde kararlılıkla ayakta tuttu. Zaten onlar da, buna layık ve ehil idiler. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. (Fetih Suresi, 26)
“Arap’ın Aceme, Acem’in de Arap’a üstünlüğü yoktur. Aynı zamanda siyahın beyaza ve beyazın da siyaha bir üstünlüğü yoktur, üstünlük sadece takva iledir. Hepiniz Âdem’densiniz, Âdem de topraktandır." buyurur Peygamberimiz (sav). Bir başka hadisi de şöyledir: "Allah, sizden cahiliye kötülüklerini (kibri, gururu) ve atalarla övünmeyi yoketmiştir. İnsanlar iki kısımdır; ya takva sahibi mümin veya bedbaht bir facir (günahkar)."
"İnsanların bana en yakın olanları kimler olurlarsa olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar takva sahibi olanlardır." buyuran Resûlullah (sav), yalnızca Araplara değil, alemlere rahmet olarak gönderildi. Mücadelesi diğer kavimlerle değil, putlarla oldu. Zaten ırkçılıktan, “asabiyyet-i cahiliyye“ olarak söz ederdi. O’nun da ifade ettiği gibi, ırkçılığın tam bir cehalet ürünü olduğu açıktır.
Hz. Ali (ra)‘den de şu söz rivayet edilir: “Şeref, akıl ve edep iledir. Soy sop ile değildir. Soyluluğun en ilerisi, güzel edep ve sağlam terbiyedir.“
İnsan, ırkından dolayı iyi bir kul olmaz. Allah’a şirk koşmadan iman etmek, O’nun sınırlarını korumak, Allah‘a aşkla bağlı olmak ve derin bir saygıyla O’ndan korkmak insanın ırk özelliğine bağlı değildir. Bu takvadır.
Dünyanın dört bir yanında yaşanan ırkçı akımlar, dinsizliğin karanlık yüzünü ortaya koyar. Hiçbir ırkın üstünlük iddiası olmamalıdır. İnsanlar arasında barışın ve huzurun sağlanması, ancak Kur‘an ahlakının dünya üzerinde gerçek anlamda yaşanması ve yaşatılması ile mümkün olacaktır.
Haber Hilal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.