7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1604
Okunma
İki bin yılının Eylül ayı idi.Kilis’in bir dağ köyünde,taşımalı eğitim yapılan bir köy okulunun müdürüydüm.Buraya henüz yeni atanmıştım ve öğrencilerimi de henüz yeni yeni tanıyordum.
Bahar! En çok fiziği,siyah saçlarının gürlüğü,derslerindeki başarısı,yarışmalardaki hızı,neşesi,muhabbeti,arkadaş canlısı olması ile en çok dikkatimi çeken öğrencim olmuştu.On on üç kilometre uzaklıktaki Körahmethöyüğü Köyü’nden okulumuza taşımalı olarak gelen öğrencilerimdendi.Bahar’ın hiç okula devamsızlık yaptığını işlememiştim devamsızlık defterine.Ancak bir süre sonra Bahar okula devamsızlık yapmaya başlamıştı.Yaklaşık yirmi bir köyden öğrenci taşınıyordu okulumuza.Devamsızlık yapanlar da oldukça fazlaydı.Mevzuat gereği öğrenci velilerine gerekli yazıları yazıyor ve kendi aracımla,özellikle akşam geç saatlerde bizzat giderek tebliğ yapıyor,onları okula kazanmaya çalışıyordum.Bahar’ın köyde olmadığını ve tedavi için Gaziantep’e götürüldüğünü öğrendim köy muhtarından.
Aylar sonra Bahar tekrar okula döndü.Yine o eski sevecenliği ile arkadaşlarının ilgi odağı olmaya devam etti.Ancak rahatsızlığı tekrarlamaya başlamış ve okula yine gelemez olmuştu.Bir süre sonra tedavi giderlerinin karşılanabilmesi için Bahar’ın naklini ilçe merkezindeki Yatılı İlköğretim Okulu’na aldırdık.Ancak rahatsızlığını net olarak bilemiyorduk,ya da ailesi tarafından gizlendiğini farkedemedik.Bahar’ın Ankara’ya götürüldüğünü ve bir kaç ameliyat geçirdiğini öğrendik.Bahar artık evine dönmüştü,ancak okula gidemiyordu.Bir süre sonra babası yanıma gelerek Bahar’ın rahatsızlığını anlatarak yatılı okuldan tekrar okulumuza aldırma isteğini bildirdi.
Doktorlar artık istediği gibi istediği yerde son günlerini geçirmesinin uygun olacağını söylemişlerdi.Bahar tekrar okulumuza nakil alındı;ancak yine okula devam edemiyordu.Yazılarıma karşılık,Bahar her gün öğrenci sevisi şoförüyle bana selam gönderiyor,babasına ceza verilmemesini,okulunu çok ama çok sevdiğini,en kısa zamanda iyileşerek okula geleceğini bildiriyordu.
Bahar aylar geçmesine rağmen okula devam edemedi.Sık sık "okul müdürüme söyleyin beni yok yazmasınlar,iyileşir iyileşmez okuluma devam edeceğim." diye haber gönderiyordu.
Bahar çok hastaydı.Okul hizmetlisini yanıma alarak bir akşam ziyaretine gittik.Bir gecekondunun ikinci katında oturuyorlardı.Bizi görünce çok mutlu olmuştu.Bahar o eski Bahar değildi,adeta erimiş küçük bir çocuk kadar kalmıştı.Saçları tamamen kesilmiş,adeta bir deri bir kemik kalmıştı.Beni görünce ayağa kalkmaya çalıştı,zorlukla kalkarak yanıma yaklaştı,konuşmakta zorlanıyor,insan üstü bir gayret gösteriyordu.Yanımızda getirdiğimiz elmalardan bir tanesini tüm gücünü kullanarak soymaya çalışıyordu.Elinden almak istedim."Olmaz." dedi.Titreyen elleriyle,tüm gücünü kullanarak ziyaretime teşekkür etmeye çalışıyordu.Gözleri adeta içindeki sevinci,mutluluğu yansıtıyor,kuş olmak uçmak istiyordu.Bense içime hapsolmuş göz pınarlarımı tutmaya,belli etmemeye çalışıyordum...Acı gerçeği biliyordum...Bahar istediği yerde son günlerini yaşamalıydı...Öyle oluyordu işte...Yavaş yavaş bir yıldızın önümüzden ışık hızıyla kayışını görür gibiydim...Kendini zorlayarak hemen iyileşeceğini ve okuluna,arkadaşlarına kavuşacağını söylemeye çalışıyordu.Haberi yoktu!?...Orada fazla kalamadık,ayağa kalktığımızda ise daha ceviz kıracağını,nar getireceğini,incir üzüm kurusu ikram etmek istediğini anlatmaya çalıştı.Nafileydi...Patlayacak volkan gibiydim...Adeta kaçarcasına oradan uzaklaşırken,avucuna zorla bıraktığım harçlığın onu ne kadar mutlu ettiğini anlatamam.
Bahar’ın şimdi Musabeyli ilçesinin Körahmethöyüğü Köyü girişinde,hemen sağ taraftaki köy mezarlığında,yaşlı gözlerle,"Müdürüm ben iyileşecek ve okuluma döneceğim,nolur beni yok yazmayın." dercesine fısıldadığını duyar gibi oluyorum...O şimdi öğrencilerin sevinç çığlıklarında,bahar yağmurlarında ,esintilerinde,yüreğimizde yaşıyor.