- 580 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sınırlara dair.
Hepimizin kendimize ait özel bir alanı olduğunu hem biliyor,hem de kabul ediyorum...
Bu anlamda,"bakir" olmanın da bu alanı korumak ya da bu alanla ilgili olduğuna çok inanırım.
Yani hepimizin "sınırları" vardır,kaldı ki olmalıdır da!
"Destursuz bağa girilmez" misali sınırları yok saymak da bir "hak ihlâlidir" kanımca.
Ve bu alanlarını koruyabilenler kimlik/kişilik olarak "varlar",koruyamayanlar ise zamanla silik hale gelip,yok olup giderler.
Gitmektedirler de.
Tıpkı bir Kızılderili atasözündeki gibi bence hayat:
-İyi çitler,iyi komşular yapar!
Uluslararası ticari ilişkilerde de "sınırlar" özel bir öneme sahiptir.
19.yüzyılın büyük düşünürlerinden Fransız F.Bastiat,buna "dikkat" çekmekte ve şöyle demektir:
- Malların geçmesine izin verilmeyen sınırlardan askerler geçer.
Sokrat da "insanı" bir dairenin merkezine oturtmaktadır:
- İnsan,sınırı olmayan bir dairenin merkezidir.
Voltaire de "sınırsızlığa" itiraz eder durumdadır:
- Can sıkmanın sırrı,her şeyi anlatmaktır.
Bilginin de,bilmemizin de bir "sınırı" olduğunu Horace Mann şöyle açıklamaktadır:
-İnsan,her şeyi bilemez.
"Sınırlı devlet" kavramı da mevcut olup,siyaset ve siyaset sosyolojisinin alanındaki bir "meşguliyet"tir bu.
Özgürlüklerimizde de "sınır" var değil mi?
Başkalarının özgürlüğünün başladığı yere kadar!
Gandhi de "araçlara" sınır çizmekte ve şöyle demektedir yedi ilkesinde:
Çalışma olmadan servet,
Vicdan olmadan haz,
Karakter olmadan bilgi,
Ahlâk olmadan ticaret,
İnsanlık olmadan bilim,
Özveri olmadan ibadet,
İlke olmadan siyaset olmaz!
Ya Çek Cumhuriyetinin "Devlet Başkanı" Vaclav Havel’in şu sözündeki derinliğe ne demeli?
- İnsanlar,sınırlardan daha önemlidir.
Bu alanla ilgili benim de bilgimin "sınırları" bunlardan ibarettir işte.
YORUMLAR
Çok özenle hazırlamışsınız. Kolay bir konu değil sınırlar. Final şahaneydi. Kutluyorum. Saygılarımla.
sabri ayçiçek
Güzel düşüncelerinize teşekkür ederim...Haklısınız,bir işi iyi yapmayı da zaten çok önemserim.
Bir yazarın çok güzel bir sözü vardır:En küçük şeyi,büyük bir biçimde yapmasını öğrenmek gerek!
Sanırım Andre Maurois'nın sözüdür bu.