- 452 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NİKBİN BİR DİMAĞ OLSA GEREK
Şu pazartesiye gebe, sararmış yaprak rengindeki pazar gününü hiç mi hiç unutmam. Önce Beyoğlu’nda küçük,izbe bir meyhanede oturmuş, dostlarla 2 duble yuvarlamıştım. Kasvet sarınca her yanımı -müsade dedim agalar, müsade ki kasveti yaren etmeyelim. Sonra da sahilde sert havayı ciğerlerime doldurayım da benim fakirhanenin yolunu öyle tutayım dedim.
İşte o gece, sahilde Sabahattin Ali ile karşılaştım. Biliyorum sizi pek enterese etmese de bana kurduğu cümleler pek bir kafamı karıştırdı. Bana ikimizin de tanımadığı birini gösterdi uzak bir noktada. -Bak dedi oğlum şu adama. Bak da görmeye çalış bakalım- Gözlerimi kısıp ne demeye çalışıyor gibisinden baktım adama. Adam pek alalade hiçbir hususiyeti olmayan, her gün etrafımızda yüzlercesini görüpte bakmadığımız adamlardan biriydi. Hayatının bildiğimiz ve bilmediğimiz taraflarında insana merak verecek bir ciheti olmadığı kesindi. Sabahattin Ali yüzümde ki ifadesizliği ve anlamsızlığı görünce dedi ki ’’Böyle kimseleri gördüğün zaman acaba bunlar neden yaşıyorlar diye sorar mısın kendine? Yaşamakta ne buluyorlar sence? Hangi mantık, hangi hikmet bunların yeryüzünde dolaşıp nefes almalarını emrediyor?’’
Benim için bir şey ifade etmeyen bu adamın ve Sabahattin Ali’nin boş sözcüklerinin bir an önce içinin dolmasını bekledim. Beklentimi görüp karşılık vermek istemiş olacak ki, devam etti hemen -Eğer bu soruları kendine soruyorsan biliyorum ki bunları düşünürken yalnız o adamların dışlarına bakıyorsun; onlarında birer kafaları, bunun içinde, isteseler de istemeseler de işlemeye mahkum birer dimağları bulunduğunu, bunun neticesi olarak kendilerine göre bir iç alemleri olabileceğini hiç aklına getirmiyorsun. Bu alemin tezahürlerini dışarı vermediklerine bakıp onların manen yaşamadıklarına hükmedecek yerde, en basit bir beşer tecessüsü ile, bu meçhul alemi merak etsen, belki hiç ummadığın şeyler görebilirsin, beklemediğin zenginliklerle karşılaşman bile mümkün olabilir. Sadece sen değil, insanlar da nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı seviyorlar. Dibinde bir ejderha bulunan kuyuya inme kahramanlığını gösterecek birini bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inme cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır- dedi.
Başımı okşadı. 5 kuruşluk yırtık pırtık paltosunun yakalarını ve bakışlarını bana dikti. Gülümsedi. Ve hiç birşey demeden, hiçbir karşılık beklemeden karanlığa doğru usul usul gitti. Gözden kaybolduğu anda ben hala aynı noktadaydım. Aynı ifadesizlikle ve aynı bakışlarla duruyordum. Gitmeseydi birşey diyebilirmiydim onu da bilmiyorum...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.