- 601 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Saklı Mektup
Sevgili.
Bugün dünkünden biraz daha yorgun, biraz daha hasta, biraz daha aşığım sana...
Biraz daha ölüyorum sanki. Zatureye çevirmesi muhtemel bir başlangıçtın bende.
Hastalık hastasıda değildim aslında. Sensizliğin sonbaharındaydım sadece. Sular seller gibi akardı göz yaşlarım. Yanaklarım ıslanırdı silmezdin. Dudağımda bıraktığın dudak izlerini saklıyordum, şen kahkahalarımın ardında. Dört duvar arasında sıkışmış kişilik çatışmasıydı belkide...
Rutubet kokusu, örterdi çıplak yalanlarımı. Hani sana sevmiyorum diyordumya inanmışcasına
yalandı...
Seni sevmemek, sana kapılmamak mümkünmü?
Ben etrafı senlerle çeviri, ıssız bir adaydım, dört biryanımda dalgaların
Mevsimlerine geçişimde zor olurdu
kalbime kar yağardı lapa lapa
ve fırtınalar koparırdı rüzgarların
bazende bir azelya gibi gözlerin, dört bir yanımda gazellerin
Bir günde dört mevsimde yaşardım sensizce
Irmak olurdun hoyratça akan. Bense kapılırdım sana, öleceğimi bile bile, tekrar tekrar, savusmasız bir şekilde savrulurdum senden, gözlerim kapalı sonunu bilmeden.. İnan bana seninle olmak, ölümü tadını çıkara çıkara yaşamakmış anladım
Bazen bir mağara adamı edasıyla çıkardım karşına. Kirli sakallarım, uzamış saçlarım, heyecanlı heyecanlı, tükürük saça saça, yazdığım şiiri okuma hevesim. Kısacası saçmalardım işte.
Bazende anadan üryan ve bir o kadarda beceriksiz, ilk sevişme heyecanı gibi ilk dokunuş, ilk bakış, ilk konuşma gibi acemice, çocukca çıkardım karşına. Etin ete değimediği sevişmeler gibi yarım kalırdı sevmelerin.
İliklerime kadar seni seviyordum. Paslanmaz sevda dilim, değme lügatlara meydan okuyordu, ardışık cümleler kuruyordum aldırış etmeden
Sen susyor ben ölüyordum
suskunluğun nefes alış verişimi zorlaştırıyor boğazımı düğümlüyordu. Organlarım çekiliyordu yine sensizce.
Girdabına kapılmış rotasız bir cisimdim. nasıl göründüğümü ne olduğumu ne düşündüğümü bilmiyordum Uzun zamandır zamanını çalıyordum, uyduruk bir kaç satır kelamımla
nefesini soluyordum aslında, yaşam destek ümidimdin.... Gittin. Ve ben bu gecede yatağımda yalnız seni düşledim. Çıplak karelerde ayıplı sözler fısıldadım kulağına. Sen vardın aklımda, ben bu kadar yoğunlaşmışken, tadına damağına, pişmiş aşka su katmak neden?
Sertaç Kılıçdoğan