- 950 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
MASALLAR ANNE SESİNDE GÜZELMİŞ SADECE SEVGİLER GİBİ!..
Sana ben masal anlatacağım bu gece, saçlarını okşayacağım bir yandan da huzurla uyuyasın diye:
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde…
Bir Kış Hanım, bir gün bir Bahar Beye rastlamış. Ilık ılık olmuş yüreği, titremiş. Uzatmış ellerini…
Tutmalısın o elleri ki Kış Hanımın ısınsın yüreği. Yakmaya, yakarken yanmağa geldi Kış Hanım alev alev seni…
…….
Bir dünya kuracak Kış Hanım sana, bildiğin, gördüğün yaşadığın dünyalardan çok öte. Denizler oluşturacak henüz yüzülmemiş, dereler, çağlayanlar, el değmemiş, çıkılmamış dağlar, ulaşılmamış doruklar sunacak. Hiç görmediğin çiçekler açtıracak her bir yerinde, görmediğin kuşlar eşliğinde. Bilmediğin, görmediğin arılar toplayacak o bilmediğin, görmediğin çiçeklerin özünü, hiç tatmadığın balları sunacaklar sofrana.
Pembe yağdıracak karları o hep düşlediğin pembe panjurlu evinin üzerine. Ama sıcacık, yüreğini ısıtsın diye. Kış hiç gelmeyecek senin oralara, Kış Hanım kışsa da, yüreği alev alev yakacak, yanmayacaksın yine de.
Mutluluk neymiş, neymiş aşk, sevda neymiş ilk kez anlayacaksın. İlk kez içeceksin aşkın şarabını kana kana. Ben hiç yaşamamışım, nefes almak bile değilmiş benimkisi diyeceksin!
Göreceksin Ferhat’tan öte dağlar deldiğimi. Mecnundan öte yollar aştığımı. Görseydi, görebilseydi Ferhat, utanırdı bilseydi deldiğim dağları sana ulaşmalara. Mecnun kahrolurdu bilse aştığım yolları seni aramalara. İkisi de şükrederdi kavuşamamalarına, bilselerdi sana kavuşamamanın, seni yaşayamamanın kahroluşunu…
Kim demiş ki aşk yok diye. Öldü diye kim demiş, inanma kalksa da binlerce cenaze.
Bendeki hâlâ bende, sonsuza dek yaşayacak Kış Hanımın yüreğinde.
Ama yanlış zamanda vurdu adına aşk denen o silâh. En yanlışa esti deli fırtınalar. Liman yanılgısıyla sığındığı Kış Hanımın, en çılgın çağlayanların boğuntusu…
Şaşırdı Kış Hanım, inanamadı gözlerine. Nasıl teperdi seven sevilenin daha çılgın sevdalarını sayarak hiçe? Nasıl iterdi elinin tersiye?
Yalan mıydı Bahar Bey, düş mü görmüştü yoksa Kış Hanım. Söyledikleri, sevdaları mı yalandı, bulamadı; düşündü, düşündü günlerce, aylarca, yıllarca hatta, bulamadı. Kendisi mi yalan, sevdası mı bulamadı?
Sorsa mıydı?.. Soramadı!
Denedi, sadece deneyebildi… Sadece uzaktan bir selâm verebildi…
Bu değildi beklediği, özlediği, umunduğu bu değildi…
Eridi Kış Hanım buluncunun ayaz kesen alev alev alazında…
Eridi yok oldu…
Hani onlar ermiş muradına diye biter ya masallar. Bu defa öyle olmadı, bitemedi bu defa öyle.
Bahar Bey ermişti belki!
Kış Hanım eremedi.
Eridi…
Yılgın, yanılgın yok oluverdi.
Masal gibi diyemeyecekti artık tariflerken güzellikleri.
Masal da dinlemeyecekti bundan böyle.
Karar verdi.
Ve bitti…
Başladığı gibi bitti!..
İlk defa bir masal; bir varmış, bir yokmuş diye bitti!..
p.r.alkan
YORUMLAR
perihan reyhan ALKAN
İlk defa bir varmış bir yokmuşla biten bir masal okudum. Bir varmış bir yokmuşla bitenler gibi sonunda daldan düşen üç elma yoktu. E canım her zaman da elma yenmezki. Ara sıra acılı da yemek lazım.
Ellerinize sağlık kalem dostum. Mükemmel bir anlatım, harikabir masaldı
Selam ve saygılarımla.
perihan reyhan ALKAN
Süperdi... Yüreğinize sağlık.Sıkılmadan sindire sindire öle bi okudum ki.Daha bitmese dedim içimden. Kaleminiz daim olsun...