YORUMLAR
Kemnur
Pek severim kerataları.Isırırken acıtmasalardı bir de... Mesela keneler, bitler ne güzel, hiç acıtmadan, çaktırmadan emerler rızıklarını değil mi, ama onlar, sanki acemi bir hemşire şırınga yapıyor gibi acıtırlardı ısırırken...
glenay
En kötüsü tahtakurusu . Öldürünce iğrenç kokardı .
Nerden geldik bu konuya ..
Selâmlar..
Usta kalem yazılarınızı okumak ayrıcalık. Kutluyorum yaratıcılığınızı. Saygılarımla.
Kemnur
hayvan hakları koruyucuları görmesin dostum senin
kurguları mahkemeye verir karışmam..
pardon dost yazıydı güzeldi sağlıcakla kalınjız...
..
yok,sul tarafından 11/16/2011 3:12:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
yok,sul tarafından 11/16/2011 4:39:32 PM zamanında düzenlenmiştir.
yok,sul tarafından 11/16/2011 4:47:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kemnur
yok,sul
demekki deli demeli o bakımdan böyle bir yorum yazmıştım yanı hala o ayıyı öldüren zihniyete ben ayı diyemem dost ayı az gelirmi denmeli o zaman aynı hatayı bende yapmış olurum her neyse çıkamadım işin içinden sağlicakla kal...
Kemnur
yok,sul
şakaydı tabiiki sizin kararınızla güzel herşey saygılarımla..
Kemnur
yok,sul
benim sayfada son yazdığım mektup bölümünde malum sözde mehdi hazretlerine diye mektubun resmine bakmanı arzuluyorum... lütfen :)
İnsan yükü ağırdır...Hele de helal süt emmişine rastlamazsan iyi günde yanında olan kötü günde "Allah belanı versin,geberde kurtulayım " der...O da yetmezmiş gibi öldüğünde dışı ağlarken içi ankara havasıyla göbek atar...Ayılık ifadesi bile az gelir...selamlar üstad...
Kemnur
Ağzım açık kaldı doğrusu... sebepten: 1- Olup bitenleri herkesin çok rahat anlayacağı bir şekilde yazıyorsun. Yani göz demek istersen göz diyorsun. Pek çok yazarın yaptığı gibi gözün anatomik, biyolojik, fizyolojik ve dahi felsefi özlleklerini gökmüyorsun ortaya. Göz diyorsun ve de biz anlıyoruz göz dediğini. 2- Her paragrafta başka bir sürprizle karşılaşıyoruz. Mesela Muhittin amcanın önce sadaka toplayamamsaı ( Halbuki dün toplamıştı... ) Sonra yatalak olması, karı koca açlıktan ölecek diye beklerken karısı devreye giriyor. Ve ölmesi...3- Satır aralarındabir sürpriz daha : Gaz lambası ile tahta kurusu öldürmek. Ben bu evi tanıyorum... Benim 1964-1965 yıllarında Erzurum'un Pasinler ilçesinde oturduğum toprak damlı ev.... Hani duvarlarıda tahta kurularının resmi geçit yaptığı ve biz alttan gaz lambasını tutunca pıt diye şişenin içine düşüp çat diye çatlayan tahta kurularılarıyla birlikte oturduğumuz ev. Hayatımda bir kaç kez kan bağışında bulundum lakin sanırım o tahta kurularına çok daha fazlasını verdim...
Bu günkü muhteşem yazın ve bana yaşattığın bu nostalji için öok teşekkürler ediyorum dost kalem
selam ve sevgilerimle.
Kemnur
İbrahim ERZURUMLU
sami biberoğulları
O DTT yok mu o....Kaç cana mal oldu. Bizim cahil kadınlar çocuklarının kafasındabi biti öldürmek için kullanınca pek çok çocuk DDT yüzünden telef oldu.
Muhittin Amca'nın acıklı sonunu öğrenmiş oldum.Düşündürdü yazınız. Hayat ne garip değil mi? Evlenen çiftler " yoklukta ve darlıkta bir olacaklarına dair " imza atarlar nikah defterine. Evlilik kutsaldır. İyi kötü ömür geçirirler eşler. Çocukları olur, yarış devam eder. Evlendirirler borç harçla çocuklarını. tıpkı kendi düğünlerini borçla harçla yaptıkları gibi kaderleri aynıdır çiftlerin.. Oysa evlilik sağlıkta ve mutlulukta bir olmakmış en çok da. Vefa duygusu devreye girerse, eşlerden birisi hastalanıp yatağa düştüğünde diğer eş ona bakar. Sütüne kalmıştır artık. Vicdanına kalmıştır. Örneğini okuduk işte,,Muhittin Amca, yatalak olduğunda karısı neler diyordu??? Ölünce Muhittin Amca, neler demeye başladı.
Hep derim, Allah hayırlı ölüm versin bizlere.. Ölümün hayırlısı da şart. Elden ayaktan düşürmeden ölüm versin Alllah.
Yaşam mutluluklardan ziyade acılarla dolu. Hani derler ya, hayat süprizlerle doludur diye.
Ben hala, çocuklarında takıldım kaldım.. Nerdedir acaba çocukları?Muhittin Amcanın sevgili (!) vefakar eşi ne yapıyordur??? Hayattaysa tabi.. ya da nasıl bir sonla vefat etmiştir? bunları düşündüm...
Saygın kaleminizi kutlarım.
Kemnur
(Evin oğlu ile yarın karşılaşalım:))