- 673 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK VE KİN (34)
Telefondaki ses ’Hayır’ dedi kendi kendine ’’Bu olamaz’’. ’Neredesin Neslihan?’ Berdan Ağa’nın sesinin tonuna dikkat etti.
Sinirli olduğu zamanki gibi hışımlı. Ağzı kupkuru oldu tabiri caizse tıpkı kuru bir kösele gibi.
Mecbur olmadığı halde sindirilerek büyütülmenin ruhunda açtığı hesapsız yaralar ve korku onu bu cahil ve acımasız adama izah etmek zorunda bırakıyordu bazı şeyleri çaresizce.
Yalan söylemek nefret ettiği şeydi doğru, ama bu adam ve çevresi onu zorla yalancı yapıyordu bazen, işte şimdi olduğu gibi.
Ne kulağına gelen disko müzik sesleri, ne çevresindeki insanların neşeli mırıltıları, ne güneş, ne deniz, siliniverdi aniden gözlerinden.
Minik örüklü saçlı korkak bir kız tıpkı küçüklüğündeki gibi.
’’Hiiiç amca’’ dedi arkadaşlarla oturuyoruz bir cafede’.
’’Yaaaa’’ diye gürlercesine, giyotini hazırlamış bir cellat gibi, ’Sen kimi kandırıysen kız’ Ağzını açtı ama konuşamadı ’’Evi arattım benim şoföre, gezmeye gittiğini söyledi kız arkadaşın Yeşimmidir nedir, hemide Selim diye bir züppeyle ha’
Neslihanın züppe sözü ağırına gitti birden, (Deli cesareti) derlerdi buna eskiler.
Hışımla ’Evet’ dedi ’Selim diye bir doktor var hayatımda, fazlası onunla tatile çıktım’ ’Yoksa’ diye böğürür gibi ’Herifle’ ’Yoooo’ diye ayağa kalktı Neslihan ’Amca bak bu kadarıda fazla, ben namusumu sizden iyi korurum’
’Bana bak Neslihan işimiz bitmedi daha seninle, ben seni Salih Ağanın oğlu Ali’ye vermişem söz ağızdan çıkar bilisin’ ’Sen kimi veriyorsun’ diye bağıracak oldu, duyduğu en tiz ve çirkin erkek sesiydi amcasınınki, onu duymadı bile.
’Beni oraya getirme, çabuk Maraş’a dönesin’ ’Okuduğumu bilmiyormusunuz’? ’Hayır’ dedi Berdan Ağa ’Artık okul mokul yok, sen o doktor bozuntusuyla fingirdeşmeden önceydi ’...
Kısa bir sessizlik oldu. ’’Geleceksen kız buraya bu ay nişan, gelecek ayda düğün, ayağına serilecek serveti akıl edemiysen ben seni terbiye etmesini bilirim’
’Nasıl ha! nasıl terbiye edeceksin’? ’Onu ben ve adamlarım sana öğretir’ dedi.
Çevredekilerin şaşkın bakışlarının üzerinde olduğunu farkedebilecek hali bile kalmamıştı gözlerinden ip gibi yaşlar akarken genç kızın.
Sandalyeden kalktığının yürüdüğünün bile farkında değildi.
Telefon yüzüne kapanınca öyle katıldı kaldı, gözlerinden akan yaşlar olmasa tıpkı bir robot gibi. Fotoğrafçı ’Resimleri getirdim hanım efendi’ derken duraksadı eline uzatılan resimleri açıp bakacak gücü kalmamış bir halde tekrar sandalyesine otururken masaya bırakmasını işaret etti resimleri.
Selim yine fevkalade garip bir şey olduğunu anlamıştı taa karşıdan koşar adımlarla Neslihan’ın yanına gelirken.
Berbat durumdaydı sevgilisi, ona kötülük yapan şeye içinden kabaran bin bir isyan kalbinde, ’Ne oldu canım’? dedi ellerini tutarak ’Sana kim ne yaptı’?
Ufak kız olmuştu yine koca avlularında oynarken ’Bu ayakkabıların kiri ne’ diye kendisine tokat atan kara bedbin suratlı amcası onu sarsar gibi, tıpkı eskisi gibi, korkak sinik Neslihan..
Ya amcasının uydusu annesi ’Ana’ diye dert yanacak olsa ’Sus gız, karşılık verme, gülme, bağırma, oynama, merdivenleri yavaş çık’.
Korkuyla baktı Selim’e ’Hemen gidelim’ dedi. ’Kaçalım buradan’ ’Nereye canım, ne oldu’? Amcam öğrenmiş seninle tatile çıktığımı ’O kız’ dedi Yeşim’in iri koyun gözü gibi söğük ve donuk altı mor gözleri gözünün önüne gelirken ’Kıskandı galiba’ dedi içinden..
’Allah’ın cezası yerimizi söylemiş, birde arkadaş olacak’, ’kaçalım Selim’ diye koluna yapışarak ’Amcam yerimizi öğrenmiş. Antalya’da bizi iki dakikada bulur. okumamıda istemiyor artık.’
’Ayrılsakda bana inanmaz çok geç’ ’Kaçabileceğimiz bir yer yok’ dedi başını önüne eğerek Selim ’Benim doktorluk hayatım biter’..
’Başka yere tayinini’ lafını bitiremedi ’Öyle bir şey olduğunu varsaysak ne gerekçeyle Neslihan’’ diye mırıldandı.
’Ya peki ne yapacağız’? ’Sen Maraş’a döneceksin benimle, amcana gidip bu çağ dışı kalmış törenin artık kaldırılması gerektiğini söyliyecek, ardından geri okuluna gideceksin’.
’Sonra banim şark hizmetim, seninde okulun bitecek, hayatımızı birlikte düzene koyacağız’
’Amcama ha! asla anlamaz, anlamıyormusun oraya gidersem beni zorla evlendirecek’’.
’Öyle şey olurmu sen yirmiiki yaşında bir genç kızsın, seni kim zorla evlendirebilir’
Hiç kimseye bakmadığı kadar büyük bir acıyla baktı Selim’e ’Dediğini yapacağım ama olacaklara katlanırsın, aksi olursa’’ kekeledi sustu birden..
Beyni herşeyi birden düşünmeye çalıştı. Nereye giderse, tüm Türkiye’yi karış karış aratacak kadar arsız gözü dönmüş adamları olduğunu biliyordu amcasının..
Çaresiz önüne baktı yanağındaki yaşlar biraz kurumuş, yinede akşam serinliğinde hafif, hafif, üşüten rüzgar yanaklarına değdikçe...
Bu yazının her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve/veya temsilcisine aittir
RABİABELGİN