KOCA ÇINARIN ARDINDAN
İlerlemiş yaşına rağmen neşesinden ve şakacılığından bir şey kaybetmemişti. Doğduğunda dedem, nasılsa bundan sonrası erkek olur düşüncesi ile kız olmasına fazla üzülmemişti. Oysa annem beşinci kız evlat olarak aileye katıldığında dedem içinde umutlar tükenmişti. Ben dedemi hiç tanımadım. Annem de tanımamış zaten. Genç yaşta sessiz sedasız ayrılıvermiş fani dünyadan. Anneannemim kocaman yüreği, beş kızının yanına bir de duygularıyla oynanmış genç bir kız ile çapkın bir babanın ortada bıraktığı, henüz meme çağındaki bir kız çocuğuna da yer bulmuş. Böylece çocukluğumda “Sefalet Palas” olarak adlandırdığım anneannemin evinde 6 kız kardeş hayatta kalma mücadelesi vermiş. İşte koca çınar Şadiye teyzem de bu ahval ve şerait içerisinde henüz çocuk denecek yaşta evlendirilmiş. Annem çocukluğunda teyzemin kocasını “baba” olarak bilirmiş. Zaten rahmetli kendi kızından sadece 16 yaş büyüktü…
Teyzemi her zaman neşeli ve şakacı haliyle hatırlarım, bir de yaptığı nefis kurabiyelerle… Bu konuda hem mahallede, hem de evimizin karşısındaki ilkokulun öğretmenleri arasında oldukça meşhurdu. 1980’li yıllarda okuma yazma kursuna gittiği zamanlarda, ortadan deldiği silgisini boynuna asıp, odanın ortasında yüzükoyun uzanıp, birde ayaklarını bükerek ders çalışmasını hatırladıkça yüzümde beliren tebessüme mani olamıyorum. Okur yazar sertifikasını aldıktan sonra amcasının kızının, “başarısında yapmış olduğu kurabiyelerin etkisi olduğu” konusundaki ithamlarına kendi üslubu ile verdiği okkalı cevaplar o dönemde yüzümü kızartsa da, bugün geldiğim noktada kişisel gelişimim üzerinde büyük etkisi olduğu aşikardır.
90’lı yılların başında Sefalet Palas daire karşılığı müteahhit’e verildi ve yıkılıp yerine apartman yapılınca tüm kardeşler burada komşu oldular. Köyde yaşayan Fatma teyzemin, birinci kat balkonunda sefa yapan koca çınara aşağıdan; “Paslı Fikriye’nin kızı, Pastacı Şadiye’nin evi burası mı?” diye seslenmesi aile tiyatromuzun unutulmaz replikleri arasında beynime kazınmıştır. Şimdi her ikisi de ebediyete intikal etti. Eminim orada da ortalığı kaynatıyorlardır.
Kendi jenerasyonunda ailede babasız büyüyen tek çocuk olarak teyzelerimin üzerimdeki etkileri her zaman büyük olmuştur. Bazen kendi çocuklarından daha fazla şefkat gösterirlerdi bana. Onların öleceği hiç aklıma gelmezdi. Ama önce Şaziye teyzem amansız rahim kanserine yenik düştü, ardından Fatma teyzem tatlı uykusundan uyanamadı. En son bu yılın başlarında, Koca çınar Şadiye teyzem, gezegenimizle birlikte güneşin etrafında 76. turunu tamamladıktan sonra, doğum gününde aramızdan ayrıldı. Rahat uyuyun canlarım. Hepinizi çok seviyorum.