- 717 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ölçekköyü- ardahan öyküleri 238
Ardahan resmi: baskı ile yabancı bir seyyahca yapıldığını tahmin etmekte zorlanmadım.
Hülasa resim ilk defa gördüğüm bir çizimdi. 93 harbinden önce diyede bir ibare yazılmış.
Resme iyice baktıkca tahlil maharetiniz değişiyor. Sol kunçta tahta köprüyü seçebildim. BAŞIMIZA GELENLERDE/ A. Arif’in bahse konu eylediği köprü.
İnan allah’a! Resimde ressamın kompozisyona misafir ettiği bu köprünün tahtalık köprü olduğunu Ardahan Kalesini tanımazsaydım. Ve buna bağıl olarak köprüyü bilemeyecektim. Yani ne denli önemli karşılıksız tanıyamamak. Cognitiveism ile uğraşanlar: "Tasvir, bilimin aslı astarıdır. Onunda membası konrast karşılıktır." demerdiler mi?
Ardahan Kalesi Sarzebe doğru Osmanlı Mimarisiyle nefes alemir resimde. 93 Harbi öncesi şimdiye kalan bir mimari yok. Kalenin önünde büyük bir bina İstanbul’da İbrahim Paşanın Sarayına çok benziyor. Bu saray Sultanahmettedir. Ressam bir hızarhaneyi resmetmiş tomruklarıyla, tomruklar kapıya yığılmış. Meşeardahandan gelme; Yalnızçam’dan.
Devlet binalarına benzetmek iştiyakiyle yönelim isteten kerpiç çatılı binaları gördüm. İki’şer kat, tek kat ve çok katlı... Uzaklarda Roma antikitesini andıran sundurmalı bir malikane. belki boş bina ama ben o teşbihle onu kaimlemeyi arzettim. Söz ağızdan çıktı mı, ok yaydan çıkmaya benzemez!
Bugün Ardahan’la ilgili başka şey gördüm. yazı şöyleydi:
" Ölçek köyü 1855 senelerinde Ahıskadan muhaciren gelmeler kurmuş. Ölçek isminin Ölçür isminden bidayet ettiğini Mecit Doğru ileri sürdü. Takibense Bilimadamları da aynı yönde beyan ettiler.
Ölçek köyünde eski harabelerin yeraltı mahzenlerın olduğu ziyarettepenin altında olduğu söylenir.
Köy meydanında eski kilise bulunmaktadır.Ölçekte eskiden şehir varmış diyenler kazılarda rastgelinen demirci dükkanlarına dayanak tutarak iddia etseler gerek. Yeraltı mahsenleri de bir nebze savı ilerleten kavlettiricilerin ayaklarına yeri tutturuyor.
Eskiden 1877’lerde İstanbul’da göya bir kadın bir Ölçekliye diyesiymiş:
" Ölçekte yaşadım ve buranın adı GARGUSBAN..."
Ölçeğin yaylasının adı: BURDOSAN’mış amma!..
Yayla 1293 Osmanlı tapu kayıtlarında Küçük Burdosan olarak geçermiş.
1877 yılından sonra Kuru Bordusan Ölçeklilerin eline geçmiş.
1877’de Serdargilin aslan Bilgin’in eşi: NAZE ( Nazlı) Nine 1293’te oğuzda doğduğunu çocukluk yaşlarını Burdosan’da geçirdiğini ve sonra dul olan annesinin Bankisli biriyle evlendiğini ve o köye gelin gittiğini söylermiş.
Ölçek’e ilk gelenler:
Serdaroğulların dedeleri: yani, Yusuf, Aslan, Ali, Kurban Bilginlerin dedeleri.
Sürmeli, Gülali, Binali Demirbaşların dedeleridir.
Çolakgiller: Karataşlar’ı kastediyoruz.
Havagiller:Ahıskanın Çobanoğlu köyündendirler.
Ali Ağa ve 1877’den sonra Çorum Alaca’ya göç giden Ferhat ile Mehmet, Aziz’in kardeşlerin dedeleri Ahıska Kisetip köyünden gelmedir.
Ahıska Vale’den: Sadıklar gelmedir.
Kösegil Ahıskanın Kurkel’den gelmişler.
Dunka: Şeyh Murtaza’nın dedesidir.
Vallilerin Ferhat Ağa ahıskanın Vale’dendir.
Kehvanliler: Ahıska Aynı isimli köydendirler.
Letenler.
Arifgil.
Zeynaplar: Şentürklerdir.
Yetimler.
Laz Yusuflar: Acara’dandır.
Muratlar: Akçamların dedeleridir.
Altıparmaklar.
Keçigilin Hüseyin; Valedendir.
Deli Bilal
Alinkagiller.
Memeler Aheşen’den nakildirler.
Başka diyardan gelmeler: Kavazlar Derindereden gelme. Bedroşlar Kağızman’dan. Hucumanniler Dudunadan.
İdolar Örüşetten.
Molla İbrahim’ler Sivas Hafik’e göç etmiştir...
1877 savaşından hemen arkaleyin gelenler:
Varşaklı Eminağa Mehrali Işık’ın dedesi Ahıska Kehvandan. Topal şerifin babası Ahıskanın Kulkel köyündendir. Danacıların Kadir ve Şerifin babası Işık Ali Osman ve Aslan Taşçı’nın dedeleridir Ahıska’dan gelmiştir.
Numan Acaralıdır. Binalinin dedesidir.
Molla Yusuf KÖKSOY’lar acara’nın Keda’dandırlar.
Furuncu Sefer Ahıska/Tatenesdendir.
Bağdatlı Ahmet, Milez Ekincinin dedesidir; Osmanlı askeri olarak Bağdattan gelmiş ve kalmış.
Kokalılar Posof Çağsu’dandır.
Koçigilin Kara Yusuf Mamo Göle Varginisten gelmedir.
Abdoların NURE Kağızman’dan gelmiştir.
Bozoların Seyfullah Gökçe Göktan’ın babasıdır. Ur’dan gelmiştir.
Serdaroğlu; Şeytan Ali, Çoloğlu köyü bulan, kuran kurucularıdır.
Ölçek köyünde eskiçağlara ait arkeolojik eserler:
Ölçek çayına ve ziyaret’e doğru giden yolda dehlizler.
Letemmellerin ev yaparken kazdıkları beş metrelik himde deniz midye kabukları ve üç metre boyunda yontulmuş mezar taşları bulunmuştur.
Bıhçoların Sabit Aslan’ın eştiği him’de ise uzun iskeletler bulundu.
Vallilerin Aslan Sarıçam’ın him’indeyse değirmen taşları liton iğne bulunmuştu.
Vallilerin Seyfi Sarıçamın mereğin himinde litrelik bir bakır kazan çıkmıştı.
Kavazların Reşit ve Sürmeli Çeliktürk’ün temel kazılarından yüz litrelik bir küp, kadın saçları, yanık odunlar, buğday, güveç, tandır, çanak, ve çömlek çıkmıştı.
Bedroşların Kerimin temelde ise lahit çıkmıştı.
Hasangilin İsfendiyar Efendinin -AKÇAM- inşaatındaysa eski insan iskeletleri çıkmıştı.
1952 de köprü burçlarına sebep suyun içinde temel kazarken tandır ve mezarlar çıktı. Demek; suyun yatağı değişik yerdeymiş.
Yataklardan köye kav borularla içme suyu getirmişmişler.
Ziyaret- kale- tepesinde çok iri taşlardan yapılma kale vardır. Tepenin batısından gelir bir çukur yolun koruyucu hendeği olma olasılığı yüksektir.
Ziyaretin iki sırtıda harabalarla doludur.
Asıl köy yeri burasıdır zaar.
Kür boyları İsadan önce ki devirlerde İskit’ler egemenlik sürmüş denir.
Part’larda güneydeymişler.
Mehmet Korkmaz köyümüz halkındandır. Tarihe merağı herkesce malüm.
Mehmet Bey’e göreyse köyün ismi Kotandiz.
Meraklı araştırmasıyla bu ismi edindiği bizcede beyana şayandır.
Köyün napuzarları kilisenin düzleri mevkiinde eski harabelerin olduğu bazı dükkan kalıntıların bulunması köyümüzün Kotandiz olduğu rivayetine destek çıkabilmektedir.
Bu bilgilerin bir kısmını Köylümüz Mehmet Doğru kitabından: ÖLÇEK KÖYÜ TARİHİ’den
alınmıştır. Yazar uzun seneler Ardahan Adliyesinde görev ifasında bulunmuştur.
Zabitkatipliği, Başkatiplik yapmıştır.
1955’de emekliye ayrılmıştır.
Bu kitabı bize bıraktığı için kendini rahmetle anıyoruz.
Kendi duyumlarım. Yaşlı, sinni kişilerden dinlediğim şeylerle bir özet yapmaya çalıştım.
Eksikler mutlaka vardır. Okuyanın hoşgörüsüne mağruren yazdık."
Hafiz ŞENTÜRK’ün yazdığı bu yazı içinde biz kendisine şükranlarımızı sunuyoruz.
Yalçıner Yılmaz
16-11-2011
ARDAHAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.