- 954 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
ÜÇ GÜL'ÜN RENGİ SARI -1-
Bu hikayenin anlatıcısı ben değilim.Sizlere biraz yardımcı olduktan sonra , aranızdan çekileceğim. Ancak,sizlere bir tavsiyem olacak bu hikayeyi lütfen okuyun.Çünkü hayatta hiç rastlayamayacağınız olaylarla dolu bir hikayedir bu...Yetiştirme yurduna bir şeklide düşmüş üç küçük kızın hikayesi...ha hatırlamış iken söyleyeyim; Yetiştirme yurdunda yaşadıkları yetmezmiş gibi, bir de Islah evine düşüşleri var ki sormayın ...
Yaşadıklarından bir kaç kesiti Ayla, Leyla ve Züleyha sizlere dilleri döndüğünce anlatsınlar...
Yıl 2000
Hani şu milenyum dedikleri yüzyıl…Günlerce yazıldı-çizildi. Her şey değişecekti. Bilgisayarlardaki tarihler, rakamlar, yaşamlar,insanlar bir bir değişecekti. Evet tarihler değişti,bilgisayarlar değişti ama…
Ben Ayla, o zamanlar daha 12 yaşındaydım… Köyde babamın ikinci karısının elinden kaçtım.Yapmadığı zulüm kalmamıştı.Dayaklar, infialler, işkenceler dayanılmaz olmuştu.Lakin son yaptığı iftira çekilmezdi…daha oniki yaşındaki kızı, köyün en yaşlı insanlarından biriyle koyun koyuna gördüğünü yaydı o cadaloz. Planını da güzel yapmıştı.Hasta olan adamın koynuna burnuma koklattığı eter sonrası baygın vaziyette iken bırakıp gitmiş.Sonrasında köyün en adi kadınlarını getirtip tüm köye olan biteni yaymışlar.Bu yapılır mı bir insana? Oniki yaşında bir kıza…söylüyorum siz olsanız ne yaparsanız? Kaçtım…evet deliler gibi koşuyordum…Neden sonra ,okumamam için zorla alındığım okulun öğretmeni Bilal Bey’e rastladım…Başımdaki yazmam,boynuma kadar inmiş…saçlarım darmadağın, üzerimde ki bedenime iki numara büyük yerlere sürten eteğim salaş…yüreğim gümbür gümbür…
“Ayla,bu ne hal? “
Nefesimi toplamaya çalışarak cevap verdim.
“ Kaç-tım Öğ-ret-me-nim”
“Nee kaçtın mı?
“Ev-et”
“Dur hele kızım, biraz soluklan şöyle!..”
“Yok öğretmenim, gitmem lazım.Durursam yakalanırım”
“Kızım nere gitmen lazım, kim yakalar? Hele bir anlat!”
Olanı biteni olduğu gibi anlattım..Allah razı olsun Bilal Hocadan, bana verdiği parayla ve ettiği telefonla şehre indim.Tarif ettiği yeri buldum. Koskoca bir binaydı, gelip te önünde indiğim…Minibüsten inerken şoför tarif etti, gireceğim kapıyı…
Etrafı yüksek taşlarla yapılmış ve demir parmaklıklarla çevrili, geniş bahçeli bir binaydı. Sürgülü demir kapının önünde; Siyah takım elbiseli, parlak ayakkabılı, iri yarı, elleri arkasında bir adam duruyordu…Yüzünün sol tarafında yara izi vardı …” Allah’ım bu çirkin adam da kim? “ “Ben nereye geldim?” “Bu bina da neyin nesi?” “Bilal Öğretmenim beni nere gönderdin?” küçük beynimde sorabileceğim bütün soruları alelacele kendime ve kaderime soruyordum.Cevabını yıllar sonra alacağım sorulardı bunlar…
“Ayla,sen misin?” Heyecanım zaten sonsuzlukla yarışıyor.Bir de otoriter ve sert bir ses tonuyla sorulan soruya, derinden ve cılız sesle cevap verdim.
“Evet”
Son derece kendinden emin ve sert yürüyüşüyle merdivenlerden aşağı inerek yanıma geldi.
“Aç bakayım ağzını?”
“Aaaa”
“İyi, gel benimle “
İri yarı bu adam kimdi? Şimdi durup dururken ağzıma neden baktı? On üç basamaklı merdiveni arkasından nasıl çıktım bilemiyorum? İçerisi sıcacıktı. Titreyen bedenim ve yüreğimdi.Bedenim iki dakika sonra ısınmıştı. Ya yüreğim? Farklı bir kokusu vardı binanın…yıllarca içinde yaşayacağım bu kokudan hep nefret ettim.
“Müdür Yrd.Kazım Kurt” yazıyordu kapıda.İçeri girdik.Kapının önünde, ellerim bağlı, başım öne eğik öylece bekliyordum.Gözlerimden akan yaşları durduramıyordum.İçimdeki öfkeyi kusuyordu göz yaşlarım. Ağlayabilmek!…sonraları öğrendim meğer anlayabilmenin en iyi yoluymuş…
“Bilal’i severim,başkası göndermiş olsa almazdım.Çünkü hiç yerim yok!”
Bana bakarak konuşuyordu…Ama içimde kopan fırtınalar kulaklarımı tıkamıştı.Gayri ihtiyari “hııı” dedim…
“Sen beni dinlemiyor musun çocuk?”
“Dinliyorum efendim” dedim ürkek ve korkak halimle…
“Tabi, beni dinlemelisin ki,iyi geçinelim yoksa külahları değişiriz” Şaşkınlığım ve ürkekliğimden anlamış olacak ki...İçinde bulunduğum binayı ve durumu izah etti.
“Burası,Kız Yetiştirme Yurdu,bende bu yurdun müdür yardımcısıyım.Bana “Kazım Baba” der kızlarım."
"Hı hı anladım"
“Sende diyeceksin tamam mı?”
“Tamam,Kazım Baba”
“Aferim,zeki kızsın.Şimdi seni kalacağın odana götürecekler.Ben kaydını yaptım.Sen Bilal’in emanetisin…
Devamı sonra...
YORUMLAR
Hayırlı olsun,, bismillah dedim, başladım okumaya.
yurdum insanı, çilekeş insanı her yerde aynıdır.. isimleri değişiktir sadece.
İbrahim ERZURUMLU
Yaşanmamış Aşkların Şairi
Allah rahmet eylesin adaşın Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerine.
Bilirsin ki sanatçılar ve özellikle tiyatrocular, her rolün adamıdır, boşuna jön olunmaz. Hayatımda dublör kullanmadığım gibi asla küçük rollerde oynamadım.
Teşekkürler dost şair,,,
Sağlıcakla kal,, ben de beklerim her daim ziyaretine.
Hadi bakalım.vira bismillah dedik...
Bakalım hayat denen rüzgar kime nereye savuracak...
Bu arada Benim Bilal eniştemin adını görünce şaşırdım...:)
Selam ve hürmetlerimle
İbrahim ERZURUMLU
Ülviye Yaldızlıı
kalleş!
İbrahim ERZURUMLU
Ülviye Yaldızlıı
O qué
Açıklama istiyoruz sultans :))
Bendeniz, Yetiştirme Yurdu çatıları altında büyümüş biriyim. Babam, o kurumlarda müdürlük yaptığı içi... 60'LI YILLARIN SONU, Üvey anne elinde büyüyen kızın adı Bengüzar. Üvey anne, kızı devreden çıkartarak babayı sahiplenme peşinde, çünkü babada 300 dönüme yakın sulak tarla var, tarlaları üstüne yaptırtacak... Kasabanın sarhoşuna, kızı peşkeş çekmeyi ve sonra yakalatmayı planlıyor; planı uyguluyor da... Kız, uyutuluyor, yatağına sarhoş sokuluyor, babaya, amcaya haber veriliyor...Baba, amca kızı gözü kapalı karalıyor, reddediyor. Fakat, plan da aptalca bir detay var. Kişiliği bozuk sarhoş, jandarmadan yediği iki tokatla bülbül gibi şakıyor. Yaşıtım Bengüzar, 13 yaşındayken Mahmudiye Yetiştirme Yurdunda babama emanet ediliyor. Demem şu ki, sayın hocam, ONLARIN HİKAYELERİ NE DE ÇOK BENZEŞİYOR, DEĞİL Mİ? SAYGIYLA.
İbrahim ERZURUMLU
Sayın ERZURUMLU, siz bir yeteneksiniz gerçekten sizi kutluyorum. Henüz başlangıcı olan yazınızın nerelere varacağını hangi yolla ne mesajlar vereceğinizi tahmin etmek (ve ya ummak )diyelim beni memnun ediyor.. hadi kolay gelsin ve yüreğiniz gam görmesin.
İbrahim ERZURUMLU
Selim Gardaş.
Başlangıç gayet güzel olmuş. Devamını sabırla bekleyeceğim. Kalemine kuvvet.
Selamlar ve saygılarımla.