- 3393 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
CELEP İMPARATORU ŞEŞE
CELEP İMPARATORU ŞEŞE
Gülali: Nihayet gelebildiniz. Sanıyorum gece çetin gelebildiniz?
Maşrup: Alabalık deresinin yamaçlarından aşağı inene kadar ayak topuklarıma su indi. Yeni aldığım Kara Trabzon lastiklerim başparmağımdan vurması da cabası. Sanki dünyanın bütün taşlarını buraya toplamışlar. Taş devrinin kanmaz uşakları gibi paçamdan tutukları yetmiyormuş gibi birde her adım atışımda üç beş tanesini ayaklarımla sürüklüyorum. Ben dedim Resimciye! Bülbülan’a gidelim diye…’’İlla tutturdu… Ankaralı Şavşat malı almıyor; Zavot olsun!… Aha olsun!… Kocaköy’ün taşlı deresinden Ardahan’a varana kadar bütün hayvanlar telef olacak diye ödüm patladı… Ya da Şavşat’tan beter… Yarın Şeşe emmi’ye satamazsak yandık!… İnşallah Kürt inadı tutmaz da yoksa bu hayvanlar bir ay’a kendine gelemezler.’’ Bir ağbaş dana vardı… Zor zapt ettim… Yahu mir et canına susamış yoldan çıkıp başını alıp gidiyor. "Ho, ho, ho, ho… Getirene kadar ter kan içinde kaldım. Anamı ağlattı… Dedi.
Gülali: Gardaş; umudunu yitirme!… Biliyor musun? Bu hayvanları alırken bütün hesaplarımı yaptım. Yağmur, tipi, kar ve boran hepsini hesaba kattım. Ben bu işi Şeşe emmiden öğrendim. Malı alırken kazanacaksın. Şeşe emmi göreceksin bizim celebi alacak. Hatta bu zavot danaları çok beğenecek. Alagöz’lü inat etti ama sonunda aldım. Ama helal olsun adam iyi mal kayırmış. Haftaya da Büyük Cincorop’a gidelim. Bir kaç celep var Ankaralı burada iken alalım diyorum. Geçenlerde Erdemel’li Elo’nun tosunlarını gördün değilmi? Onların da Şeşe emmi aldı.
Unutmadan; Bizim çocuklara söyle gece mala tuz versinler sabah sularız… ‘’Karın verirler… Yanlızçam da aldığımız hayvanların; Baytar namesini Veterinerlikten alacağız. Perşembe günü Allah nasip ederse malı yükleriz. Onu da unutmayın!
Maşrup: Unutmam, unutmam…Dedi.
Gülali: Geceniz hayra kalsın…
Maşrup: Hayra karşı diyerek Gülali’yi uğurladı.
Eresi gün,
Park Palas Otelinin altında bulunan esnaflar kıraathanesine iki takım elbiseli Laz geldi.
Selamünaleyküm…
Aleykümselâm, ‘’dediler hep bir ağızdan ’’ayak üst üste atanlar toparlandı. Baş masaya oturdular. Her hallerinden belli idi hayvan almaya geldikleri.
Göbekli olan garsona seslendi. Yeyenum bizim masaya çay ver…
Garson çayı servis yaparken Laz; yeğenim dedi. Burada ‘’Şeşe diye biri var kim? Tanur oni dedi.
Çaycı: Herkes tanır dedi.
Laz: Biza oni mat ettular… Nasul buluruk oni?
Çaycı: Şimdi onun ekipten gelen olur. Ben söylerim sizi götürürler dedi.
Cambazlar; Şeşe ismini duyunca masanın yanı başından yavaş, yavaş uzaklaştılar.
Laz: Çaycıya; Yeyenum abu Şeşe dedikleri nasıl biridir? Biraz anlatsana dedi.
Çaycı: Başladı anlatmaya…
Celep İmparatorudur Şeşe amca. Batıdan gelen bütün hayvan tüccarlarının en itibarlı tacir dostudur. Onu tanımayan yoktur söz konusu büyükbaş hayvan ise Trabzonlu kasap Hüsnü, Suluovalı Yakup, Rizeli Yılmaz ve Ankaralı Vahap Daha niceleri… Onu tanır ve ona güvenirler. Uçsuz bucaksız dağların dostudur Şeşe Amca hiç kimsenin gidemediği dağları kiralar; ‘’ Salar celebini dağların döşüne’’ Sarme’nin yaylasından tutun da, Kısır dağına kadar bütün yaylalarda hayvan pazarlanır. Bu pazarlardaki en kıdemli cambazlar da onun ekibindedir. Kuzeyanadoludan batıya sevk edilen hayvanlar onun çemberinden geçer. Ticaret erbabıdır. Yüz liralık bir malı doksana da almaz, yüzona da almaz… Değeri yüzdür… Bu kesindir. Bütün hayvan satıcıları kendinden emin onu beklerler. Bilirler ki hayvanlarına en doğru değeri ve kıymeti o verir. Bu ticaret sırını herkes konuşmadan kendince kabullenmiştir. Ardahan’ın bütün köylerinin en varlıklı ve asil aileleri onu tanırlar itibar ederler. Sanıldığı kadar parası yoktur. İtibarı, ticari ahlakı ve cesaretli bir yüreği vardır. Hayvan pazarına girince mertlik ve insanlığı ile herkesi dize getirir. Sözü senettir. Çok erdemlidir. Misafirperverdir.
Yani sizin anlayacağınız bu coğrafyada onun üstüne yoktur. Civar köylerde ne kadar alver (hayvan pazarlığı) yapan varsa Şeşe amcayı örnek almıştır. Şeşe amca hayvan pazarına nadir gelir. Onun Pazar yeri dağlar ve yaylalardır. O toptancıdır. Perakende işine girmez küçük esnafı düşünür. Onların da kalkınmasını ister…
’’Asidir hal bilmeze, vefalıdır hal bilene’’Para onun için el kiridir. O insanlığa ve doğaya önem verir.
Şeşe amca devamlı yöresel kıyafetleri ile dolaşır. Herkes onu başına puşi sarmasından tanır.
Ekin kokusuna âşıktır.
Laz: Yeyenum senun tahsilun neduuur?
Çaycı :
Ben emekçiyim, köylüyüm dedi...
Sunay Karataş