- 662 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Bu Gün Ben Sohbet Ettim...
Sıladan gurbete göçüşün ikinci yılı.Zaman çok çabuk geçiyor.Hayat denen değirmen,çarkında neler öğütmüyor ki ? Gençliğini, hayallerini, beynini, bedenini v.s.hepsi dişlilerin öğüttüğü yem mesabesindedir. Çocuklar, çabuk alışıyorlar bulundukları ortama. Daha temiz, daha samimi oldukları için. Ama yaşça büyük olan bizler; ince eleyip sık dokuyoruz her bir şeyi. Zamanı kendi haline bırakmıyoruz.Yönlendirmeye çalışıyoruz. Her defasında yorulup suçu da yer yer feleğe, yer yer zamana atıyoruz. Bizim hiç suçumuz olmaz, hep suçlu karşımızdaki muhatabımızdır vesselam.
Karabulutların valsi sonrası, şiddet makamında çalan şimşek senfoni orkestrası, uyuyan tüm yüreklerin hoplamasına yettide artı bile. Evden çıkalı on beş dakika olmuştu. Sevgi parkıydı menzilim. Asırlık çınarın altında ki bankta oturmak, yalnız başıma tefekkür etmek biraz olsun rahatlatıyordu. Kalabalık yalnızlığımda beynim ve ruhum doyumsuz lezzetler tadıyordu. Yolu yarılamıştım ki; gökyüzü göz yaşlarını dökmeye başladı kara bağrımıza birer birer. Etrafına kokuşmuş, çer çöp ne varsa döktüğümüz toprağın kokusu içimizi ferahlatırken, çöplerin rayihası yüzümüzü buruşturup,mendillerin burnumuzla vuslatına şahitlik ediyordu.
"Bilinçsiz bir toplumuz" dedi; bankta oturan yaşlı adam. "Allah’ın bize bahşettiği doğa nimetini ellerimizle yok ediyoruz. Dedelerimizin tertemiz emanet ettiği doğayı bizde sizlere emanet ettik yarım yamalak ama şimdiki nesil iyice cılkını çıkardı işin.Bu parka geliş amaçlarımdan ikincisidir doğayı kirletenleri uyarmak. Nefes almaya çalışırken uyarmak. Böyle giderse nefes alırken nefessizlikten öleceğiz.Görüyor musun şu çöp bidonunu ? Daha içi dolmadan etrafı dolmuş."
Amcanın doğa bilinci konusu sonrası girdiği gençlik ve diğer anıları iki saat kadar sürdü.Çok iyi gelmişti bu sohbet.İki yıldır böyle sohbet etmemiştim.Beynim ve bedenim inanılmaz derece rahatlamıştı.Nereli olduğumu sorduğunda; Erzurum dedikten sonra; "Dadaş mısın?" sorusu peşinden geldi. "Evet" yanıtını aldıktan sonra; Erzurum’a bir kaç kez gittiğini anlattı.Çifte minareler, Yakutiye medresesi, Ulu Cami, Lalapaşa ve Taş mağazalarını sordu. " Sizin orada komşuluklar daha sağlam oğul " dedi. Derin bir ah ! çektikten sonra, yılların kırış kırış ettiği yüzünün üzerinde ışıl ışıl parlayan gözlerini, gözlerime dikerek; "Buralarda dostluk, samimi arkadaşlık hele hele de komşuluk pek kalmadı. Bireyselleşmenin ve paylaşmamanın sıkıntıları çok etkili bu durum üzerinde.Birde selam vermez,hal hatır sormaz olduk.Kötü niyetli insanlar,iyi niyetli insanların tüm duygularıyla oynadıkları için güven kalmadı.Güven olmayınca gerisi menfi anlamda çorap söküğü gibi geliyor." dedi.
Bu tatlı sohbet sonrası dingin bir vaziyette eve döndüm.Karşı binadan orta yaşlı, güleç yüzlü bey efendinin seslendiğini üçüncüde duymuşum. "Bakar mısınız?"
"Buyurun"
"İsminiz İbrahim değil mi? "
"Evet "
Şaşırmıştım ama pek belli etmedim. "Müsaitseniz sizi kahve içmeye bekliyoruz. Eşinizle beraber gelin olur mu?"
"Tamam eşimle bir konuşayım." Gülerek, balkondan eve içeri girdi.
Hanım’a durumu izah ettim. "Allah Allah " dedi. O sırada kapının zili çaldı. Kızımdı içeri giren. "Baba baba,benim de artık sokakta oynayabileceğim bir arkadaşım oldu. İsmi Aysude çok iyi bir kız.” Taşlar yerine oturmuştu. "Hanım’a kalk gidelim bu güleryüzlü davete." Dedim "Tamam bey üzerimi değişeyim gidelim" dedi.
Davet sahibi komşumuz güler yüzlü ve çok samimi bir insandı .” Buyurun” diyerek sarıldığında sanki yıllardır tanıdığı bir dostuna sarılıyordu, menfaatsiz ve içten. Eşi ve çocukları da kapının ağzında koro halinde “Buyurun” dediler. Tanışma faslı sonrası isminin Osman olduğunu söyleyen komşum “Aslında size kırgınım “dedi. “ Açık yüreklilikle. "Bir kaç defa balkondan size seslendim hiç duymadınız. Bende her halde muhatap olmak istemiyor diye vazgeçtim.Ta ki kızınız kızımla eve gelip bizimle sohbet edinceye kadar.Ev arıyor muşsunuz? Biz yeni bir ev aldık,buraya taşınabilirsiniz.Ev sahibine telefon açtım tamam dedi.Sizin adınıza evi ben tuttum” .
Allah’ım böylesi insanların nesli kesilmemiş miydi? İyilik, dostluk, komşuluk
terimleri romanlarda ki iyi kahramanların vasıfları değilmiydi? Rüyamı görüyorum, birisi beni çimdiklese.
Mahcup bir şekilde işlerimin yoğunluğundan dem vurdum. Bir de yeni taşınmamıza rağmen ev sahibinin evi satması sonrası yaşadığımız telaşımıza vermesini istedim.
Anlayışla karşıladı. Demek ki nasip şimdiymiş dedik.Kahveler, çaylar en önemlisi yapılan tatlı sohbet. Kalktığımızda saat gece yarısını geçmişti.
Tekrar görüşelim dilekleri, çocukların yüzünde ki tebessümle anlamını ikiye katlıyordu.
Bir tarih yaşanıyordu! Gurbet elde bir komşumla sohbet etmiştik.
Büyükşehirlerde sohbeti sadece seansına yüzlerce dolar verdiğimiz psikologlarla yapıyoruz.Psikolojik ilaçlarla hem bedenimizi hem ruhumuzu tahrip ederek.Sadece bir selam ve güleryüzü karşımızdakinden esirgeyerek,toplumsal cinnetin içine doğru sürüklenirken.
YORUMLAR
Güven işi ortadan kalktımmı herkes aynı sanıyoruz.
Acaba bana menfaati içinmi yaklaşıyor"demekten kendimizi alamıyoruz.
Komşuluk her şeyden önemli aslında...
Ev alma komşu al diye boşunamı demiş büyüklerimiz.
Uzaktaysa hele ki gurbetteyse anne-baba en yakın olan komşu gelecektir yardıma...
Bu konuyla ilgili çok şey yazılır ya, fazla şişirmeyeyim kafanızı.Saygı daimi hürmetlerimle