UMUTSUZLUK
Anlatılacakların anlatılamayacağı bir durum varsa o da anlatanın umutsuzluğa düştüğü andır.İnsan umutsuzluğa düştüğünde aslında anlatacak o kadar şeyi vardır ki hayatta ki bütün sorguları,şikayetleri ve plansızlıkları,hataları bunları herkese anlatmak ister ama anlatamaz kelimelerin bunu ifade edebileceğini düşünmez.İnsanların önce onu anlamasını bekler nasıl biri olduğunu ve ne yapmak istediklerini bekler ama anlar ki kimse onu anlayamaz ve bir arayış içine düşer kendini herkes gibi bir şeylere bağlamak ister aslında bağlamak istediği bedeni değil zihnidir onu bu umutsuzluğun puslu havasında bir nebze olsun umut aşılayıp ona bu havada rehberlik yapabilecek bir şeylere…
Bu rehberlik öyle bir şey olmalı ki çölde susuz kalmış insana çeşmenin yolunu tarif etmek gibi ama bunu sağlayacak insanların veya nesnelerin sizi bu deryadan çıkarması için umutsuzluk hamurunda yoğrulmuş olması gerekir nasıl ki aşkı tatmayan mecnunu anlayamaz umutsuzluğu tatmayanda umutsuzluğa düşmüşün halinden anlayamaz .
Eğer böyle bir rehber bulamadınız size yardımcı olabileceğini düşünmediniz hiçbir şeyin işte o zaman yalnızlık başlar.Kalabalığın içinde öyle bir dolaşırsınız ki kendinizi bir uzaylı gibi başka gezegenden biri olarak görürsünüz bu da sizi yavaş yavaş mutlak bir sona sürükler.
Kendinizi bu noktada kontrol edebilmek için öyle bir düşünce olmalı ki içiniz de sizin varlığınızı kendinize ispat edebilecek bir düşünce o da kişinin parasız kumar masasına oturması gibi tabir edebilir kaybedecek bir şeyiniz olmadığı zaman varlığınızdan rahatsız olmazsınız ama zamanla kazanmaya başlayınca kendinizi bulursunuz bulduğunuz da yaptığınız şeyleri gözden geçirirsiniz ne kadar cesur davrandığınızı görürsünüz ve daha idealist davranırsınız yalnız olmadığınızı görürsünüz.
İnsanları umutsuzluğa düşürende var olan umutlarının yok olmasıdır kendinizi nerde umutlu görüyorsanız orda olun.
ALİ YAŞE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.