RADYOMU İSTİYORUM
RADYOMU İSTİYORUM
Yerel radyo ve televizyonların ilk kuruldukları yıllardı.
Turgut Özal’ ın oğlu Ahmet ve Cem Uzan, Almanya’ dan Teleon la başlamışlardı yayına.
Tabii bu işin yerel ayağı da gecikmedi. Boş durur muyuz. Hadi biz de katılalım bu işe, bizimde çok söyleyeceğimiz şey var deyip kolları sıvamış ve Radyo Kar ‘ ı kurmuştuk. Cem Yener, Galip Felek, Akyol Yücer ve bendeniz hep birlikte çıktık meydane.
Az çok teknik meknikten de anlıyoruz ya, işin stüdyo kısmını hallettik ve ilk yayınlara başladık. Sertap Erener’ in “Hişt Hişt Sakin Ol” CD si var elimizde, paso dönüp duruyor ilk günlerde. Neyse, sonra çoğalttık CD leri. O zaman şimdiki gibi mp3 ler filan hak getire. Evden getirdiğimiz kasetler ne güne duruyor. Tak kaseti ver odunu alttan misali döndürüp duruyoruz. İkide bir sarıyor kasetler ama olsun, yayın durmuyor.
Akyol’ da da bir ses var, mübarek TRT spikeri sanki. Böyle bir uşaktan bu ses nasıl çıkar hayret edersiniz.
Bütün Ordu radyoyu dinliyor. Vay anam vay..Bir reklam geliyor radyoya inanamazsınız. Tamam reklamları alıyoruz ama bir de bunlar zamanında yayına girecek. Bu işler için bir eleman daha aldık. Kızın işi sadece zamanı gelen reklamı yayına vermek. Arzu adında bir kızcağızdı. Esmer güzeli. Programın ortasında elinde kasetle gelir, kalk kalk derdi. Garip programcı ne yapsın kalkar ve yerini Arzu’ ya verirdi. Çünkü reklam kutsaldır.
Millet akın akın geliyordu radyoya. Zaten daracık bir yer, 5 kişi gelince Ulus-Çankaya otobüsü gibi oluyordu ortalık.
Özellikle liseli kızlar grup halinde Akyol’ u görmeye geldik deyip içeri dalıyor, sesinden hayran oldukları adamı görmek istiyorlardı.
E ne yapalım, biz de ağabeyleri olarak kızları sıraya sokuyor ve ikişerli kol halinde içeri götürüyorduk.
Akyol program yaptığı yerden kafasını çeviriyor ve gelenlere bön bön bakıyordu (Garibim, hem anons hem de bakma işini ayni anda yapamıyordu). Kızlar da; Var mısın Yok musun yarışmasında, önündeki kutu küçük çıkmış hatunlar misali “Akyol bu mu ?” deyip yerlerini diğer gelenlere bırakıyordu. O kadar çok gelen giden olmaya başlamıştı ki Cem; acaba gelenlerden para mı alsak diye muhasebeci kolluğu takmayı düşünmüştü.
Gelen kızlar güzelse Galip Felek benim adım Akyol diyerek ortalıkta dolaşıyordu. Bu yolla çok sayıda hatunla gazoz içmeye gittiği rivayet edilir.
Bu arada radyo filan diyoruz ama gelenlere gösterebildiğimiz tek şey minik bir stüdyo, yine minik bir ses mikseri ve üst üste yığılmış teypçalarlar. Gösterecek başka bir şey yok. Biz hayali olarak anlatıyoruz gelenlere.
“ İşte burada çalıyoruz, bu kablo ile çatıdaki antene gidiyor ordan da linkle öbür tepeye filan “ diye…
Ama kimsenin umurunda değil bu anlattıklarımız. Onlar illa Akyol’ u görecekler ve başları göğe erecek.
Neyse Ordu küçük yer; Akyol’da görecek bir şey olmadığı çabuk yayıldı ve ziyaretler giderek azaldı. Ama bu arada böyük kentte eczacılık tahsil eden Sibel nerden bilsin Akyol’ da görecek bir şey olmadığını. Zavallım o da sese kulak verip ışığa düşen golibici misali geldi radyoya. O gün bugündür Akyol’ u dinliyor.
Bu arada hükümet bir yasa çıkarmış ve radyoları yasaklamış, bütün Türkiye ayağa kalkmış ve “Radyomu İsterim” kampanyaları başlamıştı.
Polis gelip radyonuzu mühürleyeceğiz deyince biz de vericileri yukarıdaki kata taşıyıp illegal örgüt misali yeraltına inmiştik. Yerimiz belli olmasın diye de, “ Sevgili izleyicilerimiz şu an Ulubey’ deyiz; şu an Perşembe’deyiz “ diye anonslar yapıyorduk.
Polis bizi yakalayamaz, yerimizi anlayamaz zannediyorduk. Halbuki onlar o kadar iyi biliyorlardı ki yerimizi, desteklerinden ötürü saf ayaklarına yatıyorlardı.
Radyomuzu kapatıyorlar diye feryat eden programcıları duyan dinleyiciler galeyana gelmiş ve birbiri ardına telefonlar yağmaya başlamıştı.
“Biz Ulubey’ de kahvenin önünde toplandık, 60 kişiyiz ve geliyoruz”
“Ben Kırlıdayım. Eniştem Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı. Şimdi arıyorum ve radyoyu kapatmalarını önlüyorum.”
“Ben Direkli’ den arıyorum. Çatıya çıktım intihar ediyorum. Radyomu kapatamazlar.”
Vallahi de billahi gerçek bu anlattıklarım.
Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’ de yakasına kurdele takıp Radyomu İstiyorum kampanyasına destek verdi de radyolar açıldı.
İşte bir radyonun kısa hikayesi…