anka kuşunun babası v...
Epeydir görülmeyen anka kuşunun babası, mevsimsiz bir zamanda çıka geldi.Yüzünden anlaşılıyordu ki pek iyi değildi. Belliydi ki kan damlıyordu bir yerinden. Vurulmuştu.
Yinede, içindeki vurgunu belli etmedi diğer kuşlara. O bir babaydı ve içinin sıkıntılarını bastırmalıydı. Bu apaçık belli oluyordu da, o durumunun kimsece bilinmediğini sanıyordu. Her zaman ki gibi.
Yorgun kanatlarını , hem de onu görmemiş gibi davrandılar. Hepsi kendi işleriyle güçleriyle ilgileniyorlarmış gibiydiler.
İyi bir soluk aldıktan sonra anka kuşunun babası : Dostlarım.. Diyerek seslendi sanki onun geldiğini farketmemiş gibi duran kuşlara. Sevgili dostlarım..Biliyor ve anlıyorum ki hepinizin kendisine göre bir işi ve meşkuliyeti var.. Ama beni dinlemenizi rica ediyorum sizlerden ..Diyerek bekledi..
Tüm kuşlar ani bir hareketle sardı etrafını anka kuşunun babasının..Hatta bu gün anka kuşuda oradaydı ve babasının bu kırılgan ve üzgün duruşuna üzülüyordu. Her zaman ormanın tüm kuşlarına, kendi yavrularına , öz güveni,direnmeyi,haklarını aramayı,bu yaşamın gelip geçiçiliği nedeniyle zamanı iyi ve mutlu geçirilmesini öğütleyen babası,şimdi kor bir ateşin içine düşen yaprak gibi çıtırdayarak yanıyordu.
Anka kuşunun babası,size söyleyeceğim çok kısa bir söz var dinleyeyin lütfen. Sonrada gidip yataçağım dedi sonsuza kadar.
" iyilikler ve güzellikler azsa hatırlanırlar,kötülükler ve çirkinliklerse sıksa "..
Uçup gitti anka kuşunun babası. Sonsuzluğun yorgun bulutlarında dinlenmek üzere..
Katip kuş bu son sözü , ormanın tüm ağaçlarına bir bir kazıyarak yazdı unutulmasın diye..
Münir
buca
11/11/2011
YORUMLAR
En bilinen anka kuşunun hikayesi, arşivimde kayıtlı olup, çok beğenirdim. Sizinkini de beğendim.Saygıyla....
Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
baykuş yıkıntılarını özlemiş,
balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yokoluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;
"SİMURG ANKA - Otuz Kuş" demekmiş.
Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg'muş. Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan
sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...