- 941 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK VE KİN (33)
Durgunlaştı bir süre şelaleye baktıktan sonra.’Yine nerelere gittin geldin hayatım’? diye yüzüne eğilip sevgiyle bakan Selim’in meraklı bakışları, onu daldığı bir yerlerden geri getirdi.
’Düşünüyordum’da’ ’Neyi hayatım’? ’Şelalenin döküldüğü yer çokmu derindir acaba’? ’Hiç şüphen olmasın, epey derin olduğundan eminim’.
Neslihan’ın iri kahverengi gözlerini inceledi yeni görmüşcesine, sonra kararlı adamlara has bir tavırla tekneyi yöneten Ahmed Kaptan’a seslendi..
’Biraz daha yaklaşamazmıyız şelaleye baba’. ’Olmaz evlat daha fazla yaklaşmamız riskli olabilir’ ’Bu kadarla yetineceksin hayatım’ diye güldü genç kıza. ’İstersen biraz oturalım Neslihan ayakta çok yorulduk’. Peki dedi oda haklısın.
Karşılıklı tekne girişindeki sandalyelere oturdular. Gözleri daha doğrusu Neslihanın gözü şelalede ’Bak şimdi’ dedi Selim ’Kıskanacağım ama’ ’Şelaleyimi’? evet bana bakmasını istiyorum o güzel gözlerinin..
’Peki diyerek önüne baktı masum gelinlik kızlara has bir utanç ifadesi yüzünde.. ’Bir şey sorsam seni sıkmam değilmi? dedi Selim’e ’Hadi sor bakalım. Fakat kısa olmak kaydıyla’
Güldü ardından ’Şaka, şaka’ diye.
’Kale içinin tarihini merak ettimde, Türklermi yapmış’? ’Ha bak bu konuda iddialıyım Neslihan.
Yakasını düzeltti sempatikçe ’Öhö öhö, ukalalık olarak algılama ama genel kültürüm çok kuvvetlidir’..
’İyi o zaman doktor bey biraz bilgi verirseniz’ Gülüştüler. ’Önce Antalya’nın eski adıyla başlıyayım sözlerime, Attalos yurdu anlamına gelen Antalya diyoruz biz’.
’Bergama kralı 11 Attalos tarafından M.Ö kurulmuş, bir süre bağımsız kalan şehir korsanların eline geçmiş, bir zaman sonrada’
Selim yutkunmak için durakladığında Neslihan Ahmed kaptanın yavaş yavaş şelalenin yanından uzaklaştığını bile farketmemişti, gözlerini Selim’e dikmiş dinlerken onun duraksadığını görünce merakla ’Eeee’ dedi.
’Neslihan sabırsızlığın dışında herşeyini seviyorum. Az biraz sabret boğazım kurudu’ Dur dedi oda ’Sana bir bardak cola vereyim’ Dümen odasına hızla girerek köşedeki mini dolaptan colayı çıkartıp acele yeni yıkadığı cam bardaklardan birine hemen doldurarak dümende gülümseyen Ahmed Kaptanada bir gülücük atarak, Selim’e colayı uzattı.
Delikanlı bir kaç yudum aldıktan sonra ’Evet nerde kalmıştık’ Öğrenme konusunda tutku derecesinde bir heves vardı Neslihanda öteden beri.
Ellerini birleştirdi oturduğu sandalyede ’Kenti istila eden korsanlarda’’ dedi merakla’.
’Ha evet daha sonra Roma’lılar korsanlardan alınca M.Ö 67 de Pompeis’un donanmasına üs olmuş Antalya’’
Neslihan hüzünle ’Bu kentte ne aşamalar geçirmiş’ dedi. ’Daha bitmedi Neslihan Bizans egemenliğinde piskoposların ana merkezide burasıymış, fakat asıl gelişme Türklerin eline geçtikten sonra olmuş. At nalı şeklindeki kale içi kalıntılıları Helenis’tik Roma, Bizans ve Selçuklu ardındanda Osmanlı devirlerinin ortak eseri’.
Alkış sesiyle şaşkınlıkla baktı Neslihan’a ’Kutlarım seni çok akıllısın biliyormusun Selim’..
İçinden bir ses ’Seni boşuna sevmedim Selim’ dedi gizlice. ’Hem akıllı hem yakışıklısın, masal prensim’ Bunları ona sevgiyle bakarken düşünmüştü. Selim onun bakışlarından kendisini ne kadar sevdiğini anlayacak kadar güçlü sezgileri olan bir erkekti, hatta sevgisinin ölçüsünü bile.
’Dönüyoruz çocuklar’ dedi Ahmed Kaptan. ’İki saattir denizde geziyoruz bu gün biraz rüzgarlı birazdanda iyice çoğalır, Koylarıda başka zaman gezeriz inşallah’’.
’’Şimdi geri dönmemizde iki saati alır’. ’’Olur’’ dercesine baktı Selim Ahmed Babasına.
Gördükleri yerleri ve şelaleyi ilk andaki gibi o kadar büyük bir şaşkınlıkla izlemesede yinede Neslihanı neşelendiriyordu.
Çevresini tekrar tebessüm ederek inceledi Neslihan.
Herşey ne kadar güzeldi bu gün Ahmed Kaptan ve iki aşık hepsi böyle düşünüyordu.
Kıyıya indiklerinde ikiside bitkindi ’Sonra görüşürüz Ahmed Baba’ diyerek ard arda izin isteyip tekneden inerlerken ’Çocuklar deniz yorar adamı, bir yandanda acıktırır. Allahtan ben sizi doyurup götürdüm, acıkmayın diye’’.
Ardından kollarını ovaladı ’’Uuuuuuf bende epey yaşlanmışım itiraf ediyorum, en iyisi bende aşağıda biraz kestireyim’.
İki genç uzaklaşırlarken el sallamalarına mukabele etti oda ...
’’Otele gidelimmi Neslihan’’ dedi Selim yorgun bir sesle ’Biraz uyur dinleniriz, akşam yemeği için kim uyanırsa diğerini kaldırsın.’ ’Ooo Selim ona ne hacet telefonlarımız ne güne duruyor, maceramı arıyorsun’’.
Kulaklarının dibinde sesini duymak zorunda bırakmıştı onları seyyar fotoğrafçı.
’Foto foto, şip şak hemen çeker iki dakikada veririm.’’ ’’Çekinelimmi’’ dedi Neslihan çocukumsu bir ifade yüzünde, Selim’in gömleğini çekiştirerek.
’Ona yakışıyor bebek halleri’ diye düşündü Selim ’Çok tatlı’ ’Tabi’ dedi ardından, ’’Hişt baksana’’ ’Buyur abi’ ’Kaç lira?’ ’İki abi, hiç bir şey bir avuç çekirdek parası’’
’’Tamam’’ dedi.
Ardından Neslihana dönerek, ’Alacağın herşeyin parasını sormalısın, önemli bir para olmasada değilmi’? . İkiside gülümseyerek el ele tutuştular. Kıyıda yürüyen çoğu epey sarışın ve yaşlı turitlere rahatsızlık vermemek için biraz iç tarafa geçip köşedeki cafenin önünde birbirlerine aşkla sarılarak poz verdiler şip şakçı gence.
İki lirayı cebine koyarken ’Şimdi getiriyorum resminizi iki dakika beklerseniz’ ’Tabi’ dedi Selim gülerek ’Biz Şuradaki cafedeyiz’ .
Cafenin merdivenlerini ard arda tırmanıp köşedeki boş masayı tercih ettiler. Selim ’Garsonu çağırıp çayları söylemeden önce hayatım’ dedi ’Ben bir lavaboya gideyim’ ’Tabi’ dedi ’Olur’.
Karşılara baktı o gittkten sonra, ikindi akşama dönmüştü hafif bir kızıllık ufukta, denize açılan at nalı şeklindeki kale içinden hüzünle bir engin denize, bir yıkık kale burçlarına baktı.
İçini çekti geçmişin Attalus’u Bizanslar, şunlar, bunlar. Dili olsa neler söyleyecekti onca savaşlar, hırs, tamah insanoğlunda, utanmıştı belki Attalus, günü gelmiş bazende sevinmiş.
Belki Osmanlı yiğitlerini görünce, gittiği yere zulüm, kan, rezalet değil adalet götüren o ak alınlı savaşçı yiğitleri.
Her kaya, her taş toprak iman nurları ve götürdükleri İslam adaletiyle.
Tüm bunları düşünürken telefonu çaldı ’Kim acaba’? dedi kendi kendine. ’Telimi kapatmıştım, keşke öyle kalsaydı kimse hayrına aramazki beni’...
Bu yazının her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve/veya temsilcisine aittir
///////RABİA///////BELGİN/////// SÖNMEZ//////
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.