- 1269 Okunma
- 21 Yorum
- 0 Beğeni
O/Tel'i Koptu Bayram'ın
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İkibinsekiz haziran ayı’nın sonlarına doğru idi. Doksandokuz depremi sonrası çıkan yasa gereği kurumumuza ait binaları güçlendirme programımız devam ediyordu. Çalıştığım Kurum’un Van Bölgesi’nde Teknik Personeli olmadığı için merkez ve ilçelerindeki binaları inceleme işi bana verilmişti. Bir hafta boyunca orada kalarak, inceleme yapacaktım.Genel Müdürlük tarafından verilen görev, haftaya pazartesi günü başlayacak ve bir hafta sürecekti.Hazırlıklarımı yapmalıydım.Önce, otel ve araba işini ayarlamam lazım...
" Alo, Türker bey"
"Benim buyrun"
"Ben Selim,Erzurum Bölge Başkanlığından"
"Evet,buyrun"
"Genel Müdürlük görevlendirdi de.Van Bölge binanız ve diğer ilçe şube binalarınızı incelemeye geleceğim,bana Bölge binasına yakın bir otel ayarlamanız mümkün mü ?"
"Tabiki, ayarlar ben size dönerim " Beş dakika geçmişti ki,beklediğim telefon geldi.
"Alo,Selim Bey’le mi görüşüyorum?"
"Evet, benim"
"Bölge binamızın hemen yanında bulunan BAYRAM Otel’de 203 nolu odayı ayırttım."
" Çok teşekkür ederim.Pazartesi günü görüşmek dileğiyle"
"Rica ederim, İnşallah"
Erzurum Bölge Başkanlığı’ndan ayarlanan arabayla yola çıktım. Sıcak ve güzel bir Haziran ayı idi.Erzurum -Van arası yaklaşık dörtyüz kilometre var.Bu demek ki,akşam yedide orada olurum.Nasıl olsa kalacak yer sorunum yok, gerisi önemli değildi. Akşam yediye onbeş kalaraktan Van’a girdim.Erciş civarlarında, sizi yeşil ve mavilik tüm güzelliğiyle kucaklar.Olanca ihtişamıyla Van gölü, bir deniz edasıyla dalga dalga içinize akar, ta ki Van’a kadar... ”Burasının, Akdeniz kıyılarından hiçbir farkı yok” sözünü birisi sizin beyninize nakış nakış işler de haberiniz olmaz. Van’ın, sabah kahvaltısı ve çorba kültürü çok geniştir. Envai çeşit ürünle, midenize bayram yaptırırısınız. Bayram demişken, önce şu eşyalarımı otele bırakayım,sonra güzel bir kelle-paça ziyafeti çekeyim kendime.
Ziyafet sonrası, otele geldim. Otel, konum olarak güzel bir yerde, iki yolun kesiştiği köşe başında şehrin en yüksek binalarından.En güzeli de Bölge binamızla yan yana olması.Büyük bir otel olmasına rağmen eski yapısı ve bir o kadar eski mefruşatlarıyla konuklarına ilk intiba olarak güzellikler sunmuyordu bu otel. Reception görevlisiyle kısa selamlaşmadan sonra, işlemlerim için kimliğimi çıkartıp verdim.Gayri ihtiyari,yada mesleğim gereği etrafa göz gezdiriyorum.O ara,Reception’un duvarında ki çatlaklar gözüme çarptı.Reception görevlisine “Bu çatlaklar, ne zaman oldu? Deprem falan mı yoksa? " Görevli,olanca dürüst, saflık ve yöre ağzıyla cevap verdi. "On yıl önce yapılan tadilatte sonra, çatlakler meydena gelmiş" dedi.Ona tadilat esnasında kolon,kiriş kesimi veya başka bir değişiklik yapılıp yapılmadığını sordum. " Vale,bilmiyor " dedi. O arada otelin sahibi çıka geldi.Ayaküstü selamlaşıp kendimi tanıttım. Buraya ne için geldiğimi,hangi kurumda çalıştığımı söyledim. Otel sahibi,daha bir rahat davranmaya ve bana samimiyet göstermeye başladı.Söylediği çay ikramı esnasında bir saate yakın konuşmuşuz.Son sözüm şuydu;
"Mehmet Bey, bakın buraya ne için geldiğimi anlattım.İsterseniz, size de yardımcı olabilirim. Binanız bayağı bir eski bina ve kesinlikle güçlendirme yapmanız lazım, yapacağınız tadilatın yüzde on’u kadar tutar masrafı ve genel masrafa katınca arada erir gider." dedim. Kafasını kaşıyıp elindeki çayı yudumladıktan sonra;
" Zaten genel bir tadilat yaptıracağım,o zaman bakarız." dedi.
"O zaman, bana müsaade" dedim ve kalktım. 203 nolu odama çekildim...Asansörle çıkarken içten içe Türker bey’e hayıflandım.Lakin Bölgeye yakın olsun demiştim.Receptiondaki çatlaklar gözümün önünden gitmiyordu.Teknik Personel (Uzman) olmanın verdiği içgüdü ve şu anki görevimin gereği deyiverin. Çıktığım katta ki kolon, kiriş ve diğer donatıları gözden geçirdim.Bir kaç yerde sıva çatlağı vardı.Ama önemli çatlaklar değildi.Neyse dedim ve yattım.
Sonrası da tadilat ve güçlendirme için,defalarca Van’a gittim.Tüm binalarımızı tadil ediyor, güçlendiriyorduk. (Kurum adına bu kararı alan büyüklerime buradan sonsuz teşekkürler. O bölgede, kurumumuza ait hiç bir binada en ufak sıva çatlağı bile olmamıştır.) Van Bölge Binası ki; yukarıda ki resimde yıkılan otelin arkasında, ayakta dimdik duran binadır. O binayı, güçlendirme ve tadilat işi yaklaşık yedi ay sürdü.Bu süre zarfında, otel sahipleriyle defalarca sohbet ettik ve durum izahatında bulunduk.
Sonrası mı? İşte durum ortada . Otelini tadil ettirmiş hem de bir milyon gibi parayla ..,Sonuç; Süsleme,makyaj ve mefruşat değişikliği o da yetmemiş gibi ... Yılların yorgunluğuna, bir de kaçak teras kat atmış…Yok yok atmamış, atmasına göz yumulmuş. Otel sahibi, okumuş kültürlü birisi değildi. Zengin, etraflı ve otoriter bir yapı ve ahpabçavuş ilişkisi bir sistem karmaşası. Belediye mi? Hangi Belediye? Ruhsat mı? Hangi ruhsat?
Buralara kadar herşeye tamam diyelim. Beklenmedik bir depremdir yaşandı diyelim.Hatalardı yapıldı diyelim.Ölenler öldü,kalanlar kaldııı diyelim..Eeee
E’si...Ey! Kendisine mühendis diyen ve o otel’e sağlam raporu veren şerefsiz!!!. Senin gibilerin yüzünden müteahhitlik,mühendislik yerlerde sürünüyor. Mesleğimden nefret eder oldum artık. Teknik Personel’im demeye utanır oldum.Depremde yüzlerce insan ölmüşken, o binaya hangi karşılığın bedeli olarak rapor verdin? Hangi bedeldir ki; kendi canından,çoluğun çocuğun,yurt dışından gelmiş misafirler,can kurtaranlar ve basın mensuplarının canından azizdir. Ey ! otel sahibi şerefsiz, o hangi para hırsıdır ki; onlarca candan değerlidir. Anlamakta zorlanıyorum...Daha, yaralar tazeyken. Kanlar daha yerlerde iken, bu hata mıdır yoksa cinayet mi? Bu durum affedilir değil. O insanları,(insan değiller kesinlikle) meslekten ihraç etmeyecek, hapse atmayacaksın…Van, Fevzi Çakmak Caddesi, Bayram Oteli enkazında sallandıracaksın…
Müslüman dahi olmadığı halde,bayramı bayram eden…Depremzedelere kurbanlık kesip dağıtan Japon doktor’um Miyazaki senden ve ülkenden ne kadar özür dilesek azdır,milyonlarca dolar tazminat ödesek azdır…Bayramını kara BAYRAM eden ve O/teli koparan bu kahpe düzensizliğe isyan ederek sesleniyorum…Yeterrr artıkkkkk
****
Seçici kurula teşekkürler...Şimdiye kadar çok yazımızı seçtiler ama...Bu yazıyı seçkiye alıp daha çok kişiye ulaştırdıkları için ayrıca teşekkür ederim...Çünkü bu gerçekler artık bilinmeli ve daha çok gündeme gelinmeli diyorum...Selamlarımla
11.11.11
(Altısıbiryerde)
YORUMLAR
İbrahim ERZURUMLU
yüreğinize sağlık ibrahim bey söylenecek söz yazılacak tek satır bulmak için uğraştım aslında eleştiri kısmına ve bulamadım,okudum sadece okudum okudum okudum...ve eğer pasif etmezseniz yazınızı sanırım daha da uzun süre okuyacağım....
saygılarımla,
İbrahim ERZURUMLU
İbrahim ERZURUMLU
buradaki sistem oy avcılığına dönüşmüş ,ciddi yaklaşımlar ise çok daha beter olan diğer ülkelerde sistemi değiştirmiş bir yaşam biçimi haline gelmiş,kişilerden topluma ve devlete kadar herkes sorumlu ve dikkatli olmuşlar
bir deprem ülkesiyiz hem de ciddi biçimde fayların ortasında bulunuyoruz ,daha devletin bu konuda hantallığı kaldırma gibi bir yaklaşımı yok ,oy avcılığı ,para rüşvet,kayrımcılık,ayrımcılık olduğu sürece çokk canlar gidecek ,bol bol konuşan bir toplumuz baştan aşağıya laf salatası
.
İbrahim ERZURUMLU
Sözün özü akıllanmayızzzzz!!!
İki kere iki dört... Beş olduğunu da söylüyorlar.Ben dörtte ısrarcıyım...
İnsanları bir para hırsı almış yürümüş.Gözlerine bir çaput bağlamışlar...
Kalkmıyor perdeleri, kalın duvarları...
İnsanlık ölmüş kimileri için, insan olanlarda siz gibi yıkılmadan-yılmadan devam ediyor yoluna
EyvaAllah
İbrahim ERZURUMLU
Günün seçkisine ve değerli yazarına tebrikler.
Anlatılmalı, söylenmeli bir şeyler, haykırılmalı yüzlerine hatta sövülmeli bazılarının.
Yoksa hiç bir şeyin değişeceği yok bu ülkede.
İbrahim ERZURUMLU
Bizler böylesi durumlarda bir veya bir kaç kişiyi bulup karalayıp,suçu onların üzerilerine atarak bir şekilde hedef şaşırtıyor yada vicdannımızı bu şekilde rahatlatmaya çalışıyorken aslında nasıl büyük bir hata yaptığımızın farkında olamıyoruz ne yazık ki..
Oysa,Türkiye'nin deprem ülkesi olduğunu ve bir çok ilin birinci derece deprem bölgesi ilan edildiğini(bunlardan biri de Van ilimizdir),bu tespitin bundan yıllar önce yapılmış olduğunu biliyor olmasına rağmen,devlet yada başa gelen hükümetler bu anlamda şimdiye kadar neden her hangi bir çalışma içerisine girmemişlerdir? diye sorma gereğini duymuyoruz nedense?.Özellikle de birinci derece deprem bölgesi olarak tespit edilen bölgelerde daha itinali,daha dikkatli çalışmalar yapılması,halkı daha fazla bilinçlendirmeleri ve daha inşaat aşamasında olan binaların yapımında müdahale etmeleri gerekmez miydi?
Otel sahipleri yada inşaat yapanların bilinçli olmalarını beklemek zaten doğru bir yaklaşım değil.Olmayabilirler.Onları bilinçlendirmek yada onların hatalarına gözyummadan yapıları sağlamlaştırmak için gereken ne varsa yapmak devletin yada hükümetlerin direktifleriyle çalışma yürütmesi gereken kurumlardır.Bu kurumları mobilize etmek de yine devletin kendisi olmalıydı..
Vatandaşı suçlamak,ötekileştirmek yada günah keçisi olarak lanse etmek kesinlikle bir çözüm olmayacağı gibi çözümsüzlüğe de neden olacağını iyice kavramak gerektiği inancındayım.Ha elbetteki herkes üzerine düşeni yapmak zorundadır.Herkes insani sorumlulukla hareket etmek ve insani değerlere saygılı olmak adına gerekennleri yapmakla yükümlü olmalı.Ancak vatandaşın cehaleti olabilir ama devletin cehaleti kabul edilemez..O otel sahibinin eksikliği olabilir ama o adam istermiydi ki oteli depremde yıkılsın yada ordaki insanlar hayatlarını kaybetsin?....
Bu bir ayıpsa hepimizin ayıbıdır,bu bir hataysa hepimizin hatasıdır,bu bir suçsa hepimizin suçudur.Ama en çok da devletin,hükümetlerin acizliğinden kaynaklanmıştır diyorum..
Bir şey daha eklemek isterim ki;Bu yaşanan felaket inanıyorum ki hepimizi derinden yaralamıştır,ve şüphe yok ki;Van'daki vatandaşların yarası kat be kat fazladır.Bu acıya ortak olmaya çalışırken,orda yaşananları kendimizce bilince çıkarmaya çalışırken "hakaret" ve "küfür" sözcüklerini kullanarak, yapmaya çalıştığımız şeyi ucuzlaştırmamamlıyız,basitleştirmemeliyiz..
Selam ve sevgilerimle...
İbrahim ERZURUMLU
ÜSTADIM YUKARIDAKİ PARAGRAF YAZIDAN ALINMIŞTIR....VE YAZININ BİR YERİNDE OTEL SAHİBİNİN OKUMAMIŞ OLDUĞUNU VE ONA RAPORU VEREN TEKNİK ELEMANA VER YANSIN EDİYORUM...SONRASINDA HASARLI OLDUĞUNU BİLDİĞİ BİNAYA MÜŞTERİ ALAN OTEL SAHİBİNE VER YANSIN EDİYORUM....
SİZDEN RİCAM YAZIYI BAŞTAN SONRA BİR DAHA OKUMANIZ... AYRICA DUYARLILIĞINIZA VE BÖYLESİ İÇTEN BİR YORUMUNUZA DA TEŞEKKÜR EDERİM...
kadiryeter
Bu acıya ortak olmaya çalışırken,orda yaşananları kendimizce bilince çıkarmaya çalışırken "hakaret" ve "küfür" sözcüklerini kullanarak, yapmaya çalıştığımız şeyi ucuzlaştırmamamlıyız,basitleştirmemeliyiz..
..."
Bu sözünüzü aldım; ancak, olayları yaşayanın infialine de ortak olmak lâzım!. Hangi birimiz olsak, belki de daha dokunaklı sözler söyleye biliriz...
Uyarınızı, yazarlara bir ön hatırlatma olarak ve Samîmiyetinizin belgesi olarak görüyor; tebrik ve teşekkürlerimle Selâm ediyorum... Sağolun.
kadiryeter Kadir Yeter.
12 KASIM 2011 Cumartesi. TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=87309
İbrahim ERZURUMLU yılmaz YANARDAĞ 12 Kasım 2011 Cumartesi 09:14
yılmazYANARDAĞ
Kadir Hocam,size de katınızdan dolayı teşekkür ederim..
selamlar,sevgiler...
İbrahim ERZURUMLU
Müslüman dahi olmadığı halde,bayramı bayram eden…Depremzedelere kurbanlık kesip dağıtan Japon doktor’um Miyazaki senden ve ülkenden ne kadar özür dilesek azdır,milyonlarca dolar tazminat ödesek azdır…Bayramını kara BAYRAM eden ve O/teli koparan bu kahpe düzensizliğe isyan ederek sesleniyorum…Yeterrr artıkkkkk
...
Duyarlı kaleminizi-yüreğinizi kutlarım efendim...inşaAllah düzensizliklerin son bulacağı milât olur yaşananlar..selam ve dua ile
Bu yorum tekrardır:
...
Eserinizi okumaktan memnun oldum ve Gönlünüze minned duydum; Efendim... Memleketimizde, Siz gibi Ustaların sayılarını, Allah çok etsin... Âmîn. kadiryeter Kadir Yeter. Bir, Trabzon Gönüllüsü... doğuştan beri.
11 KASIM 2011-TRABZON. w.edebiyatdefteri.com/siir/532255/bay-atsushi-miyazaki talip
/
Bakın, Sizin gibi yazan bir güzel İnsanın, okuduğum yazı adresini vereyim; gözlerim ıslak-ıslak: Mutlakâ okuyun... pişman olmayağınıza emînim, Efendim. İki eser bir bütün.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=87309
......................
Selâm ederim.
İbrahim ERZURUMLU
Ah be Selim Kardeş..Ne desen haklısın da anlayan kim? İnsanlık para karşılığında katledilir olmuş artık. Dediğin gibi bu nasıl bir hırstır ? En üzücü yanı da 9 Şiddetindeki depremden burnu bile kanamadan kurtulan insanın 5.6 lık bir demremde ölüp gitmesi. Benim ülkem bu olmamalı.
Selam ve saygılarımla.
İbrahim ERZURUMLU
Japon doktorlar 9 şiddetindeki depremden kurtulup Vandaki 5,6 lık depreme yakalandılar. Biri öldü, diğeri yaralı. İşte bizim memleket.
Herkes mesleğinin gereklerini Allah korkusuyla ve insan sevgisiyle yerine getirse şu toplumun hiç bir sorunu kalmayacak.
Haklı bir sitemdi yazınız. Sorumlular adam öldürmeye teşebbüsle yargılanmalılar.
Saygılar.
İbrahim ERZURUMLU
Evet "artık yeterrrrrrr!!!!"
Arkasından da seslenin "Beni duyan varmııııııı?" diye.
Duyarlılığınız sebebiyle sizi kutlar, saygılarımı sunarım.