- 787 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
RIZA KAPISI ( 2 )
Beyninde şimşekler çakmaya başladı, öfkesi kabarmıştı:
- Ömer’le konuşma isteği duymadan, yatağın başındakilere durun nereye götüreceksiniz, o benim kardeşim dokunmayın ona.
- Sen karışma!..
- Size durun dedim bırakın onu.
- Seni uyarıyoruz. Yoksa seni de götürürüz, diyerek Kadir’in üzerine yürümeye başladılar. Kadir sesini biraz yükseltip:
- Biz Kuran talebeleriyiz. Siz bize bir zarar veremezsiniz. Sizin buna gücünüz yetmez, dedi.
Ortam bir anlık fırtına öncesi sessizliğe bürünmüştü. Tehdit ediyordu, ama anlamadığı ve ne olduklarına karar veremediği kişilere karşı cesaretinin nerden geldiğini bilmiyordu. Bir şey olursa ne yapacağını bilmeden, kendisini buraya getiren şahısla göz göze geldi. Garip bir tebessüm vardı yüzünde. Bakışları tarifsiz bir güven veriyordu. Kadir yatağın başındakilere karşı bakarak ayet-el kürsi’yi ve bildiği birkaç özel duayı okumaya başladı. İhtiyar gülümsemeye devam etti ve imtihanı kazandınız dedi.
Ömer tir tir titriyordu, odada bir kişinin daha belirdiğini fark etti. Bir süre sonra Ömer kendine geldi.
biri hariç, odadaki kişiler kaybolmuşlardı. Uyandığında odada abisinin olduğunu sanıyordu. Kapının hemen yanında bir cisim belirmişti. Titrek bir sesle.
- Ağabey sen misin?
- ..................
Ömer tekrar ürpermişti ağlamaklı bir sesle.
- Sait ağabey sen misin?
- ..................
Ömer, ona bakıp sessiz kalan cisim karşısında kas katı kesilmiş, adeta kanı donmuştu bütün gücünü toplayıp zor bela ayağa kalkabildi ışığı yakmak için elini lambanın düğmesine uzattığında neredeyse ona bakmakta olan cisme değecekti. Lambanın yanması ile cisim kaybolmuş yerini müthiş bir korku ve köpek ulumalarına bırakmıştı...
Ömer bir sigara yakıp koltuğa öylece yığılıp kala kaldı. Olanlara bir anlam veremiyordu o davetsiz misafirler kimlerdi?.. Ne için gelmişlerdi?...
Ya sonradan gelen kişi. ”Aman Allah’ım çıldıracağım” diyerek ağlamaya başladı. Daha sonra o soğuk odada yalnızlığını düşündü, koca odada yalnız olmak, yalnızlığın korkunçluğunu damarlarında his etmek...
Ömer uyuyamıyordu, sabah ezanına doğru Sefaların dükkanına giderek Kadiri beklemeye başladı. Bir süre sonra Sefa gelmişti.
- Selamün aleyküm.
- Aleyküm selam Sefa.
- Ne o yalnız mı geldin?
- Evet yalnızım. Kadir birazdan gelir, Halit’ler gelecekler mi?
- Evet gelecekler onları camiden alacağız.
Kısa bir müddet sonra Kadir gelmişti. Sabah namazını Aksa camisinde kıldıktan sonra yola koyuldular. Otobüse bindiklerinde Ömer sefaya seslenip.
- Sefa ben Kadir ile arkadayım.
- Tamam inince görüşürüz.
- Kadir gelsene sana söyleyeceklerim var.
- İyi olur, benimde sana soracağım bazı şeyler var.
- Ne hakkında?
- Sefanın yanında soramadım, bu halin ne böyle bir şey mi oldu?
- Bilmiyorum Kadir, gece öyle olaylar oldu ki.
- Sorma aynen öyle.
- Kardeşim, öyle şeyler oldu ki anlamış değilim.
- Allah Allah, anlat bakalım diyerek tebessüm etti Kadir.
Ömer gece yaşananları anlatıyordu ki, Kadir sözünü kesti:
- Dur Ömer, sonrasını ben anlatayım.
Olayın geri kalanını tamı tamına anlatmaya başladı. İkisi de hayretler içerisinde kalmışlardı.
- Kadir böyle bir şey olabilir mi? Gecenin bir vaktinde ayrı yerlerdeki kişiler aynı olayı aynı yerde yaşayabilir mi?
- Bilmiyorum şokunu halen atlatmış değilim.
-Neyse Kadir daha fazla düşünmeyelim yoksa motoru yakacağız, diyerek konuyu kapattı...
Bu bir son değildi. Sadece yeni olayların başlangıcıydı.