- 3241 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
İyi ki Doğdun ATATÜRK
Çin’de bulunan Türk piramitleri ve diğer kazılarda elde edilen malzemelerde yapılan karbon testleri sonucu, on dört ila yirmi bin yıl öncesine uzanan tarihimiz boyunca bilinen yüz altmış iki devlet kurmuş bir milletiz.
Bu tarihimiz içerisinde çok muhteşem zamanlar yaşadığımız gibi, çok zor günler de yaşadık.
Liderlik vasıflarına uygun olarak pek çok lider de çıkarmış bir milletiz. En son sıkıntılı zamanımızda çıkardığımız lider de hepimizin bildiği gibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Yaptıklarını, yapmak istediklerini hepimiz biliyoruz. Teker teker doğumundan başlayıp anlatmanın da zaman işgal etmekten başka bir anlamı olmaz.
Ben, bizi anlatmak istiyorum.
Milletleri birlik ve beraberlik içinde tutan değerlerden birisi de liderdir. Liderin yaşıyor olması önemli değildir. Sadece yaşamış olması önemlidir. Milletlerin birlik ve beraberliğini bozmayı düşünenlerin yapacakları ilk şey, insanları liderlerinden uzaklaştırmaya çalışmaktır.
Bu sebeple bizler, beton Mustafa, alkolik, bir elinde rakı şişesi bir elinde leblebi, heykelleri yapılıncaya kadar fabrika yapılsaydı… gibi sözleri çok duyduk.
Bir kısmımız inandı. Bir kısmımız “Bizi memleket için yaptıkları ilgilendirir.” demeyi bildi.
Ne alkol kullanmak, ne leblebi yemek bir lideri liderlikten uzaklaştırmaya yetecek sebep değildir ki çoğumuz bunu yaparız. Atatürkün resimlerinin resmi yerlerde, heykellerinin ve büstlerinin de toplumun göreceği her yerde olması, bu toplumun bir lideri olduğunu hatırlatmak, bu duyguyu canlı tutmak için şarttır.
Hiçbir toplum lidersiz kalamaz. Liderleri elinden alınmış toplumlar yeni liderler aramaya başlar. Bu sosyolojik duyguyu kullanmaları neticesinde 12 Eylül öncesi lider arayışları başladı. Kimileri Mao, kimileri Stalin, kimileri Enver Hoca’yı lider olarak kabul etmeyi tercih ettiler.
Oysa hepimiz Atatürk etrafında kenetlenmiş olsaydık 12 Eylül öncesi acılar yaşanmamış olacaktı.
Tekrar böyle durumlara düşmemek için her ferdimizin Atatürk’ün liderliği ve Atatürkçülük dediğimiz felsefe etrafında toplanması gerekmektedir. Bugün güneydoğu bölgemizde olan olay da, aslında meydana getirilen boşluk sebebiyle lider aranmaya zorlanan bir topluluğun hezeyanlarıdır.
Atatürk’ü sevmemiz gerek. Koyun sürüsü gibi dağılmış, işgal altında, yok olmakla burun buruna gelmiş bir topluluğu millet haline getiren bir kahramandır.
Yüreği vatan ve millet sevgisi doludur. Bitkiyi, hayvanları ve her türlü canlıyı sever. Esprili, mükemmel bir zekâ seviyesine sahip, ekonomist, askeri bir deha, tarihçi, dil konusunda uzman, askeri dehaların en üstünü, yeni olan her şeyi takip edip memleket menfaatlerine kullanan, şahsi çıkar peşinde koşmayan bir lider.
Dünya üzerindeki diğer milletlerin tarihlerine ve liderlerine bakınız. Hangi milleti yok olmaktan kurtaran bir lidere sahip görebilirsiniz bir araştırın. Bir tane bile Atatürk vasıflarında lider bulamazsınız.
Biz aslında çok şanslı ama şansının kıymetini bilmeyen bir milletiz.
Vefatının 73. Yılında, elli yedi yaşa bizler için sığdırdığı bütün başarılarından dolayı minnettarlığımızın ifadesi olarak içimizden onu sevdiğimizi söylemek, izinden gideceğimizi söylemek ve rahmet dilemek borcumuz olsa gerek.
Atatürk’ü sevmek ve anlamak için, bazı şartlar gerektiğini biliyorum. Önce insan olmanın vasıflarını taşımak, sonra memleketi sevmek, yaşayan ve ben bu memleketin bir ferdiyim yani Türküm diyebilmek, hürriyete bağlı olmak, namuslu, dürüst, vicdan sahibi olmak, demokrasiye ve onun gereklerine inanmak, memleketi daha ileriye götürmeyi felsefe olarak kabul etmek ve paya düşeni kadarını yapmak, hukuk üstünlüğünü kabul etmek… gibi şartları taşımak gerek. Bu vasıfları taşımayanların zaten Atatürk’ü sevmeleri ve takdir etmeleri de mümkün değildir. Atatürk’ün de bunların takdirlerine ihtiyacı yoktur.
Atatürk’ü bir kez daha saygı ve sevgiyle anıyorum. İyi ki doğdun Atatürk.
YORUMLAR
Merhaba Turgut Bey,
Bunca site paylaşımlarım oldu Atatürk üzerine, bunca yazılan olum olumsuz yazılar okudum...İlk kez, evet, mübalağasız söylüyorum; ilk kez bu kadar aklı başında, çarpıtmadan, farklı yerlere götürmeden, -sağduyu, vicdan sarmalında- hiç bir şeyin etkisi altında kalmaksızın, ATATÜRK hakkında bu derece gerçekçi bir düşünce paylaşımına, bu derece objektif bir yaklaşım ve betimlemeye tanık oluyorum! Böylece, az, öz, net ve anlaşılır ifadelerle; neden ATATÜRK, niçin ATATÜRK, nasıl ve nereye kadar ATATÜRK sorularına da yanıt verilmiş oldu satır aralarında.
Tertemiz, yalın, duru ifadenizle yaşamsal değerlerimize -yazı diliyle de olsa- katkılarınıza teşekkürlerimle, saygı ve dostlukla...