- 2269 Okunma
- 17 Yorum
- 3 Beğeni
Kayıp Notlar 9
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Artık ilintileri kuramıyorum.
Neden sonuç ilişkilerini, çıkarımları, aklın egemenliğini filan.
Evrenle yekpare oluşu hissetme dışında her uğraş acı veriyor.
Varlığın suyuna akmak, yaşama hangi duruşu yakıştırıyorsam ölümü de aynı duruşla kutsamak yegane yol. Yanık saraylardan geriye kalan günceler gibi hayatın sözelcesi. Kimi cümleler net olsa da, çoğu defterin yanmış alanlarında kalan cümlelerden oluşuyor. Bu nedenle günce yarı gerçek, yarı güvenilir, yarı anlaşılır. Okunamayan her sözün gizemi koyulaşıyor.
Yanık saraylardan kalan günce var elimde.
Saraylar yanarken söndürülme çabası olmamış mı hiç?
Bilinmiyor, yanıtı yok bunun.
Yüzünün bir görüntü olarak başlayıp, belli periyotlarla, bir düzene uygun biçimde birleşip dağılmasıyla uğraşıyorum epeydir. Kareler küreler gibi, havadan daha hafif olmalı ki atmosferde dağılıyor yüzün. Küçük pırıltılı kağıtlar gibi dökülüyor yerlere sonra. Hatırlıyorum en sosyal davrandığında, bireyleşmenin çekilmezliğine düşmeden yüzünü bağışlamıştın bana. Tanrım ne cesaret. Hatta fazlasıyla cesaret. Güzellik karşısında -zamansız savaşmaya çağrılmış asker gibi- ricat etmiştim. Sonra hiç karşılaşmadık; sürgünde, ricat halinde ordu kaldım ben.
Neden yenilince insan, ihanet arar? Yanlış giden birşeylerin eylemlerden, eylemsizlikten doğmadığını anlayınca mı pes eder insanoğlu? Kaç yanlış düzeltsen bir doğru eder?
Vicdanına doğruluğundan kuşku duymadığını fısıldadığın aşkın, hayata geçme gücüne sahip olmayınca, başkalarını ve kurguladıkları hayatı yerle yeksan etme maceran mücadeleden bizzat senin yenik çıkmanla sükuta ermiş görünüyor.
Şansın ve ayrıcalığın; içten içe uluyan, bağırtılarla dolu bir katedralde, bir güvercinin gömülü kendi sessizliğinde, sonsuza bakışına tanık olmak.
İrdelenemeyen, açıklanamayan bir an’lık sırrın işte. Acısız ölebileceğin frekans. Şimdi her şey yanlış sevgilim. Bildiğinden başka. Şimdi her şey yalan o andan başka.
Yüzüne dataylar ekleyebilen bir heykeltraş olsaydım keşke.
Saçlarının izleyegeldiği yollara küçük dokunmalarda bulunabilseydim.
Işık gölge oyunlarına sahne olan yüzünde, saliseler aralığında beliren anlamların avcısı olabilseydim. Ağaç oymaları gibi, kavisli her yaratı gibi saçlarının kavisleri, okunmayı bekliyor.
Oysa ben yangın yıkıntıları arasında bulduğum yanık defterden, yüzüne nazire olacak –aslında sadece beni senden alıkoyacak- anlamlar peşindeyim.
Ne demiştik; her şey yanlış, hepsi yalan.
Bir gün çıkıp gidersem, gitmek kader olursa, sen anlat.
Hepsi yalandı de.
Tek anın sonsuz mahmurluğunu atmak için, kucak açtığımız yalanlardı.
“Hiç kimse senin gibi sevmeyecek.”
.
.
.
YORUMLAR
"Kayıp Notlar"... Halbuki capcanlı; halbuki olabildiğince diri, duru ve geziniyor tende...
Engin bir denizin ortasına düşüp terk edilmişlik duygusunun gizemli yogunluğu...
Çırpınışlar, haykırışlar ve yakarışlar...
Sese sahip olmak, ama bilincin o sesi duyuramama sancısı...
Az ilerde varlığı görülen teknenin kaptanının, boğulduğundan bihaber olması gibi...
Son enerjiyi bağırarak kaybetmeme arzusuyla, sesi duyurmak isteminin, çelişkisi, dilemması...
"Şimdi her şey yalan o andan başka." bilinciyle kalakalmak...
Heykeltıraşın özenle oyduğu; duygu mozayiğine banarak gözler önüne sunduğu bir eser yani. Yine...
Çok çok teşekkürle, saygılar, sevgiler, Üstadım.
Esenlikler olsun.
Tüya tarafından 28.8.2021 00:09:05 zamanında düzenlenmiştir.
deniz_tayanç1
Keşke birden fazla etkili yorum işaretlenseydi, yaa...
Ne yapmalı?
Çok saygımla.
"Artık ilintileri kuramıyorum.
Neden sonuç ilişkilerini, çıkarımları, aklın egemenliğini filan.
Evrenle yekpare oluşu hissetme dışında her uğraş acı veriyor.
Varlığın suyuna akmak, yaşama hangi duruşu yakıştırıyorsam ölümü de aynı duruşla kutsamak yegâne yol."
Tersi mümkün mü (kendime söylüyorum)
Malum köprüyü hep Malabadi köprüsü ile karıştırdığımızdan olsa gerek, birisi şakayla karışık dört çeker deyince aklımıza ilk olarak arazi vitesli mekanik bir binek gelir ne hikmetse. Ee bunun geri vitesi yok, hani. Yok yaa. Genellikle jeton çıkmaz sokağa girince düşer hep.
Nah yalanım varsa, aman gıyabımızda “ye kürküm ye” demesinler diye defterlerimi bile kaplamazdım, hele gün ola harman ola. “Ammâ u lâkin” (İbrâhîmî Feyzullah Yalçın’ın kulakları çınlasın 11 ) ufuktaki kızıllık, kadayıfın altı misali günün yeterince olup olmadığı konusunda yeterince ikna edici, anlayana. Heyhat... Bir de harmanıma bakıyorum, harmanım daha ham.
Vay benim akılsız başım vay. Adından damı uyanamadın(m).
Yerküre... Yer küre...Yiyici... Kimleri yemedi ki, ne Sultan Süleymanları kodu, bana mı iltimas geçecek.
Başa sarıyorum, biliyorum boşa soruyorum, tersi mümkün mü ki
Yazar göre kayıp bize göre buluk notlar,
Tebrikler, selamlar, saygılar
deniz_tayanç1
Çok saygımla.
deniz_tayanç1
Değerli katkılarınız için teşekkür ederim.
Çok saygımla.
deniz_tayanç1
Değerli katkılarınız için teşekkür ederim.
Çok saygımla.
sanki şehrin heykellerindeki yanlızlığa baktım / suskun ve çok şey anlatır gibi
.
deniz_tayanç1
Değerli katkılarınız için teşekkür ederim.
Çok saygımla.
Kendini kaç parçaya bölersen böl,
yine aynı evrenin parçası olacaksın...
der ve çekilir giderim, saygılarımla...
yüreğinize sayfalarınızdaki ip uçlarıyla ulaşmak için "biraz daha.."
:)
deniz_tayanç1
Değerli katkılarınız için teşekkür ederim.
Çok saygımla.
Tabii ki yazarız, çok saygımla.
Hepimiz hayal kırıklıklarımızı, buhranlarımızı yazıyoruz elbette.
Ama galiba fark, nasıl anlattığımızda.
Öldüm ,bittim tarzından tiksinti geldi bana artık.
İşte bu yazının farkı tam burada çıkıyor, bırakalım artık günlük olağan söylenme ağzını der gibi bir farklılıkla , anlatıyor hüzünlerini yazar.
Ben çok beğenmiştim bu farklı yazıyı, güne gelmesine de bir o kadar sevindim.
Tebrikler tekrar, sevgilerimle.
deniz_tayanç1
Değerli katkılarınız için teşekkür ederim.
Çok saygımla.
KEŞKE NEDENLERİN HER BİRİNİN BİRER CEVABI OLABİLSE..
AMA KEŞKE..
GÜNE GELEN YAZINIZ ANLAM DOLUYDU..
TEBRİKLER..
SELAMLAR..
deniz_tayanç1
Değerli katkılarınız için teşekkür ederim.
Çok saygımla.
Üzgünüm herkesten başka okudum bu yazıyı, son paragrafta kaldım öylece...
Saçlarımı özlemiştim zaten sizde tuzu biberi oldunuz açılan yaramın...
Tebrikler güne gelişinize...
deniz_tayanç1
Değerli katkılarınız için teşekkür ederim.
Çok saygımla.
:))
Kirlenmiş bir aynaya düşen gözyaşlarına gibiydi cümleler... İçten içe birbirine bağlayan; ama bir o kadar da özgür...
Önceki kayıp notların canlılığını yine yaşamak keyifliydi.....
Hürmetle..
deniz_tayanç1
Değerli katkılarınız için teşekkür ederim.
Çok saygımla.
deniz_tayanç1
Değerli katkılarınız için teşekkür ederim.
Çok saygımla.
deniz_tayanç1
Değerli katkılarınız için teşekkür ederim.
Çok saygımla.
Neden yenilince insan, ihanet arar?
Evet ben yenildim ve hain benim galiba...ben ihanet ettim kendime...
“Hiç kimse senin gibi sevmeyecek.”
doğrusu kimse sevmeyecek beni sen kadar biliyorum ve aldanıyorum.
Gecenin bu vaktinde çok şey kattı .......Saygılar...
deniz_tayanç1
Değerli ve bir okadar da ilgili katkılarınız için teşekkür ederim.
Çok saygımla.
yanlışların doğrular ile düellosunda kazanan kaybeden kimdir?
düşündüren ses veren bir çalışmaydı...
elbette kutladım...
deniz_tayanç1
Değerli katkılarınız için teşekkür ederim.
Çok saygımla. Onur verdiniz.
Mehtap ALTAN
siz hep böyle yazılar yazın biz okuyalım lütfen...
deniz_tayanç1
Değerli katkılarınız için teşekkür ederim.
Çok saygımla Sevgili Eyzün.
deniz_tayanç1
Değerli katkılarınız için teşekkür ederim.
Onur verdiniz. Çok saygımla.
deniz_tayanç1
Teşekkürler.
Esma KAHRAMAN
hani taş yerinde ağır deriz ya, doğru da kendi başına kaldığında ağırdır... yanlışın yanına geldiğinde değer kaybeder
deniz_tayanç1
Değerli katkılarınız için minnettarım.
Çok saygımla.