- 908 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Avrupa'dan Sahneler
"Avrupa Bu" isimli yazımdan sonra Avrupa ile ilgili bazı yaşanmış tarihi olayları anlatmanın gayet yerinde olacağını düşünerek bu yazıyı yazmaya karar verdim. Gün ışığına pek çıkarılmak istenmeyen olaylar bu yazıda yer alacaktır.
1. Orta Çağ’da Avrupa’da yaşayanlar dünyayı bir tepsi gibi dümdüz düşünmekteydiler. Denizlerden çok açılmakla dünyanın kıyısından düşüleceğine inanılıyordu. Avustralya, Kutuplar, Amerika ve bazı adalar Avrupalıların çizdiği haritalarda yoktu. İslam âlimlerinin eserlerinden yaptıkları tercümeler sayesinde gerçeği anlamışlardır. İslam medeniyeti ise VII. yüzyıldan beri dünyanın yuvarlak olduğunu bilmekteydi. Nitekim o dönemden beri İslam uygarlığı dünya için "Küre-i Arz" tabirini kullanmıştır. Bu da dünyanın küre şeklinde olduğunu bildiklerini gösterir.
2. XII. yüzyıla kadar Avrupa’da, meydana gelen hastalıkların insanın içine giren şeytandan kaynaklandığı, hastaklıktan kurtulmak için de rahibin dua ederek şeytanı kovması gerektiği şeklindeki inanış Müslümanlar sayesinde değişmiş; hastalıklar için uygun olan tedavi usulleri uygulanmaya başlanmıştı.
3. Orta Çağ Avrupasında akıl hastalarının bazıları "içlerine şeytan girdiği veya ruhlarını şeytana kaptırdıkları" düşüncesiyle diri diri yakılmıştı. Bazılarının "içindeki şeytanın" çıkarılması için kızgın demirlerle dağlandıkları bilinmektedir. Oysa aynı dönemlerde Osmanlı Devleti’nde pek çok Darüşşifa’da akıl hastaları, Kur’an okunarak, su sesi, ney sesi ve güzel kokularla tedavi edilirlerdi. Edirne’de ki Beyazıd Külliyesi bu Darüşşifaların en güzel örneklerindendir.
4. 1767’de çıkarılan bir kanunla siyahların Fransa’ya girmeleri yasaklanmıştı. bu kanuna göre siyahlar adi ve hakir sayılmış, beyazlarla aynı haklara sahip olmaları uygun görülmemişti. Günümüze baktığımızda ise ne gariptir ki, bir zamanlar küçük gördükleri kölelerin evlatları, futbol sahalarında Fransa’ya uluslararası başarılar getirmektedir. 2002 Dünya Kupasında, Fransa Milli Takımı’nın ilk onbirinde yer alan sekiz-dokuz futbolcunun ten rengi siyahtı.
5. Avrupa’da pek çok bilimsel deney, yine köleler üzerinde denenmişti. Birçok köle bu deneyler sonucunda ya sakat kalmış ya da ölmüştü. İslam Devletleri ve Osmanlı da ise kölelik sistemi yoktu. Hatta Cahiliye devrinde Arapların bir adeti olan kölelik, İslâmiyetten sonra kaldırılmıştır. İnsanın yaşama hakkını kısıtlamanın günah olduğunu söyleyen bir din elbette büyük kitlelere yayılacak ve insanların gönüllerini fethedecekti.
6. Orta Çağ Avrupasında derebeylerine ait bir toprakta karın tokluğuna çalışan köylüler, toprakla birlikte kiralanır ve alınır satılırlardı. Orta Çağ karanlığını yaşayan Avrupa halkının Osmanlı hakimiyetine girmek istemesinin bir sebebi de bu tür uygulamalardı. Çünkü halk, yaşadıkları hayat ile Osmanlı egemenliği altında olanların yaşadıkları hayatı kıyas ediyordu. Osmanlı’ya karşı gelenler Avrupa ve diğer yerlerin halkı değil, tahtlarından olmak istemeyen zalim yöneticilerdi.
7. Hollanda Autricht Üniversitesi’nde Doğu Dilleri Profesörü olan Hadrian Reland (öl.1718) İslâmiyet’le mücadele edilmesini sağlamak amacıyla İslâm dini ile ilgili, tarafsız bir kitap yazar. Kitapta, İslam gerçeği tarafsız olarak anlatılır. Ancak halk kitlelerince İslamiyet’e geçenlerin olacağı endişesi ile İslâmiyet’le mücadele etmesi için yazılan kitap da yasaklanır.
8. Kenya’nın babası sayılan Joma Kenyatta , "Misyonerler geldiği zaman,bizim toprağımız onların İncil’i vardı. Bize "Gözleriniz kapalı dua etmelisiniz." dediler. Gözlerimizi açtığımızda ise onların toprakları, bizim ise İncil’imiz vardı."
Hasan Hüsnü GÜNER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.