- 2306 Okunma
- 25 Yorum
- 0 Beğeni
Pencere
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
’İyi misin?’ diye sordu. ’İyi miydim’ sahiden?
Düşündüğüm onca şey arasında iyi olup olmadığım yoktu. Her şeyin içine karışan ruhumu sorgulamayı bırakmıştım artık. Rutin olanlara o kadar kaptırmıştım ki aklımı, kalbimi ihmal edeli duvarlar örülmüştü düşüncelerime.
Çözmeye çalıştıkça düğümlerimin arap saçına döndüğünü fark ettim. Koparamadıklarım kadar, çözemediğim ne çok şey vardı. Tutarsızlığım, tasalı çarelerimi sınıyordu en çok. Rüya görmüyordum nicedir, pencereden bakmıyordum, sabretmiyordum. Taşamıyordum dolduğum kadar. Tası tarağı toplayıp da gitmemeyi ne çok seviyordum.
Basit olsun istiyordum. Basit yollardan anlatabilmek. Acıyı ’acı’dan başka kelimeyle izah edemiyordum. Özlemin tanımı; ’az görmek’, aşk’ı ise; ’çok sevmekten’ yahut ’mütemadiyen kanamaktan’ daha iyi tanımlayamıyordum.
Ölüm siyahlarla anılıyordu, oysa bembeyaz bir şeydi ölüm. Yaşamak renksizdi asıl. Hiçbir gökkuşağına uyduramıyordum, kılıfındaki alacalığı.
Kısacık anlatmak istiyordum yorgunluğumu. Biriken bulaşıkları, çalmayan telefonun bekleme anlarındaki soğuk sessizliğini, yığılan ütüleri, gelen giden misafirleri, tabaktaki çekirdeği, sarılacak tütünleri, açmadığım televizyonun renksizliğini, soğuyan kahvemi; kısacık bırakmak istiyordum satır aralarına.
’Ben bir daha..’ diye başlaya başlaya her cümleye, sonu gelmeyen ümitsizlikler doğuruyordum. Sonra duyduğum her çocuk sesinin başlangıçlar için bir ışık parıltısı olduğunu anladım. Çocuk sesi olan bir ev, umudu beslemek ve içini kalabalıklaştırmak için kafi derecede mutluluk perçinliyordu insana.
’İyi misin?’ diye sordum. ’İyi miydi’ sahiden?
Kaybedebileceği her şeyi evvelce topyekün kaybettiğinden, yaşayacaklarına karşı korkusuzdu. Bu onu pervasız yapıyordu. Huzurlu iklimlere maruz kalmayı arzuluyor ama iyi olmak gibi kaygılar gütmüyordu. Mutluluk gibi elle tutulmayan, gözle görünmeyen duyguları önemsemiyordu. Mutsuzluk da keza ciddiye aldığı ve yücelttiği bir eksiklik sayılmazdı ona göre. Hayatı olduğu gibi, ona sunulduğu şekliyle sindirmeyi seviyordu içine.
Eksik ve fazla olan yanlarını iyi bilmesinin verdiği kabullenilmiş kendini koruma ve bir kaplumbağa gibi kabuğuna çekilme iç güdüsü onu korunmaya daha müsait kılıyordu. Ve bu mekanizma onu daha da içine kapatıyor, güçlü yanlarını aşındırıyordu. Çark durmadan kendi içine dönüyor, onu girdabına çekiyordu. Tüm çirkinliklerden korumak istiyordum onu. Çıkarsız ve beklentisiz yağmurlarlara tutulmasını diliyordum.
Pul biberi çok seviyordu. Bana ilk anımsattığı şey ’acı’ hissiyken, ona tutkulu bir bağımlılık veriyordu bu acı şey. Aşk’ı sevmiyordu ama aşk da en az pul biber kadar acıydı. Neden sevmediğini anlamıyordum.
’Sen aşk celladısın’ dedim birgün. ’Aşk’ı beslemeyi bile bilmiyorsun!’
Gardiyan olsaydı daha iyiydi, anahtarları kalbinin üzerindeki cebinde taşıdığından, en azından kilitli kaldığında açmasını bilirdi. Ama o öldürmeyi seçiyordu. Herkes için yaşanılası bir duyguyu, katletmekte ustaydı en çok. Onu ne zaman görsem; kendisi için anlatan, başkaları için yazan, ölmemek için yaşayan yanlarını seviyor, okşuyor, abartıyordu.
Pişmanlıklarını büyüttükçe, yeni pişmanlıklar üretiyordu. Geçmişi onun gölgesi gibi adımlarını takip ediyor ve geleceğini de tehdit ediyordu. Hor gördüğü bilgiçliğini asa asa, maddeden manaya geçişteki hiçliği tada tada boşluğa ermeyi öğrenenlerden ve öğrendikleri yüzünden kahır çeken en acılı insanlardandı. Bu onu katı yapıyordu.
Bir gün kırık bir pencereden beraber baktık hayata. Ben sonsuzluğu seyrettim, o gri duvarlara dikti gözünü.
Şimdi ne zaman bir pencereye yanaşsam sonsuzluğuma kasteden duvardan insanlar doluyor içime...
fulya/kasım2011
YORUMLAR
Hem onun hem kendinizin penceresinden,hemde objektif bakabilmek ne ince bir ruh halidir böyle arkadaşım.Zevkle okuduğum ve içerisinde kendimi bulduğum harika bir yazı okudum sayenizde.Şu kadarını söyleyebilirim.Hala şanslı olan sizsiniz.Sonsuzluğunuza bir nazar atabiliyorsunuz.Ya o gri duvarlara bakan siz olsaydınız.
Kalben kutlarım.Sevgiler.
Fulya CODAL
ne güzel bir bakış açısı böyle, çok teşekkür ederim Sergül Hanım
ya ben olsaydım değil mi?
ama o ya da ben ne fark eder ki?
iki kişiden biri olumsuz bakıyorsa hayata, mutsuzluk kaçınılmaz değil midir..
sevgiyle..
Tebrikler Fulya, mavi bulutları da gör o kırık pencereden.
sevgilerimle...
Fulya CODAL
umarım hepimiz görürüz o engin maviliği
teşekkür ediyorum, her daim sevgiyle..
Fulya CODAL
çok teşekkür ederim annemmm, seni burada görmek ne güzel
öpüyorum pembiş yanaklarından :)
Bu yüregin naif penceresinden hayata bakmak hep kazanc...
Tebrikler
sevgiler
Fulya CODAL
teşekkür ediyorum sevgili Nar-ı Çiçek
inceliğin için..
sevgiyle..
Bazan içimize açılan pencereden de kendimize bakmayı denemeliyiz...Hep dışarıya bakarak oyalandık...Tebrikler değerli şair...
Fulya CODAL
teşekkür ediyorum değerli yazar, onur verdiniz, saygımla..
Kaybedebileceği her şeyi evvelce topyekün kaybettiğinden, yaşayacaklarına karşı korkusuzdu. Bu onu pervasız yapıyordu.
Evet ne acı değil mi? Zamanında kaybedilenler aslında insandan bir çok şeyi götürürken yanında da hayata ve onun zorluklarına karşı boyun eğmemeyi de öğretiyor. Aslında belki de insan için ilk kaybettikleri çok önemli olurken aynı şeyleri tekrar kaybetme korkusuyla karşıya kalmaya karşı duyarsızlaşıyor. Yok saymayı öğreniyor. Zaten yok tu ki!!!...
Fulya CODAL
maalesef öyle..
teşekkür ediyorum güzel yorumunuz için, saygılarımla..
ahh fulya
sen hep güzel yakışıyorsun anasayfaya...
tebrik ediyorum
kalemine hayran kaldığım şairemi...
sevgimle..
Fulya CODAL
sen de her zaman gülümsetiyorsun yüzümü, teşekkür ediyorum şairem, sevgilerimle ..
Çocuk sesi ne güzeldir. Canım güne çok yakışmış yazın. Kutlarım. Sevgilerimle.
Fulya CODAL
hoşgeldin Ayselcim, teşekkür ederim, Sevgiyle hep..
Nedense kırık pencereler hep düşündürür ve üzer beni...Yazınızda da kırık pencereyi gördüm.
Güzel anlatımdı. Dolandık değişik diyarlada. Düşündük ve hissettik.
Kutluyorum.
Sevgiler.
Fulya CODAL
teşekkür ediyorum Aynur hanım, saygı ve sevgilerimle..
İyi miyim diye sormuştum Dr'a...
Ya çok iyisin yada çok iyi saklıyorsun demişti bana Fulya...,
Gülsem mi ağlasam mı bilememiştim...
O anı yaşadım şimdi sayende... :)
Tebrikler...
Fulya CODAL
iyi ol, iyisin :)
saklayamayanlara nazaran bence beceri isteyen bir durum iyi taklidi yapabilmek
sevgimle..
Fulya CODAL
eyvallah, teşekkür ederim Sevgili Davidoff
sevgiyle..
Farklı mevsimleri var Yazarın.
...butterflies in the fall just a moment...
Fulya CODAL
teşekkürler ama ben tek dil biliyorum :)
söylediğiniz cümlenin sevecen bir cümle olduğunu umut ederek; eyvallah
ve saygılarımla, diyorum...