- 598 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
"Kahramanım"
Kahramanım;
Sana uzun uzadıya kahramanım demek isterdim. Hiç durmadan, aralıksız ritimler halinde yükselen bir müzik gibi. Atıyorum torbanın içine ve sonra büzüyorum ağzını uzun bir süreden sonra seni benimle düşünebilme ihtimalinden uzak tutan her sebebi. Sırtımdan bütün yükü boşaltıp sadece özlemlerimi alıyorum yanıma. Özlemsiz nasıl yaşar insan söyle bana. Sen o çok sevdiğinin arkasından;
Deliler gibi, haykırırcasına; ağlamadın mı?
Sebebi yok, sadece yalnız kalma korkusuydu belki ya da kırık kalbinin “o dayanılmaz sancısı. Ve de her gece kendini kaybedip onun acısının verdiği sancıyı atma ümitlerin. Her gece her sabah vaktine yaklaşan o saatlerde imkansız olsa dahi ona tutunabilmek, yanında yokken bile onunla konuşabilmek…
Ve ben açılmayan ağzımda dilim bir sırrı saklar gibi. Bütün sözcüklerim kalemle dökülürken ardımda bıraktığım her sözcük aslında koca bir emanete bedel. Anlatamadıklarım; zaten anlamak istemediler ki dediklerimdi. O kadar basitti cümlelerim, o kadar kısa.
Şimdi bir yalanı söyler gibi özlemek; bir yılanı sever gibi saklamak istiyorum seni içimde. Duyarlar da kınarlar diye. Kınarlarsa yazamam; kalemimi kırarlar diye. Ve sen beni sevme ihtimallerini bir bir tüketirsen bir başıma kalırım diye.
Yazgımın ötesinde benim de değiştirebileceğim bir kısım vardı aslında. Kararlarım yanlışlarım olmamalıydı diyorum bazen. Gidip bir daha geri dönmeyecek kadar güçlü olsaydı karşımdaki daha da ayakta durmasını ve hınca hınç savaşmasını; bilirdim. Ellerim bu kadar üşümüşken başka bir elin sıcaklığına bu kadar özlem duyuyorken bilirdim ben de o ellere tutarak ısınmayı. Bir buz parçasının tam yüreğimin ortasına düşüp titrercesine dağılıp yağmalanmasını bilirdim sancıları, ağrılarımı; bilirdi tüm tanıdıklarım.
Daha bir güçlü olsaydı vicdanım; bu kadar umursamaz ve herkesi bu kadar benzetmeyebilirdim birbirine. Soğuk odanın içindeki buz gibi sobaya dokunup ısınırmış gibi yaparken sadece hayallerim, ümitlerim; yeterdi bana. Nefes alır verir gibi tutunur ve de asla bırakmazdım. Kırdılar; bilirim ki her kırdığımı ömrüm boyunca bir yara gibi içimde taşıyacak ve de her saniyede hatırlayıp kendimi asla affetmeyeceğim. Ve de kırdıklarıma olan sevgim inancım bin kat daha artacak ve ben azalacaktım. Sonra belki yok olmaya doğru adım adım…
Kırıldıklarım…
Sadece bedenimde sol tarafımın yavaşça katılaşmasına sebep, kaçışlarımın mimarları. Onlardan çok şey öğrenebilirdim. Daha da insafsız olabilmelerini mesela; daha da kırıcı ve parçalayacak kadar güçlü. Onlara çok şey öğretebilirdim; insanlığı, sevip asla söyleyememeye rağmen değer vermeyi, yüreğimin en özel köşesini ayırdığım insanları gösterebilirdim; belki severlerdi, bir kereliğine de olsa kendilerini gördüklerinde; yanımda olmasalar da bir sözcük; sadakat, fedakârlık ve sevgi kokan; söylerlerdi.
Kahramanım; bugün seni düşündüğüm şu saatlerde hava kararmışken ve ezanın sesi yankılandıkça daha da büyütüyorum. Küçücük bir nokta bir yanardağ ağzı şimdi. Ellerim hala cümleler kurmanın peşinde, gözlerim; ağlamaya ihtiyacı var. Sözcüklerim sesli çıktıkça ağzımdan ve ben en sevdiklerimi kırdıkça daha da küçültüyorum gözümde kendimi. Şimdi söylesene bana; sırlarım ve gizemim beni haklı çıkarmaya yeter mi?
Ben seni sevip bütün aşklarımı yüreğimin sınırlarında yok sayıp faşizan bir gencin “yurdumdan def ol” söylemi gibi nasıl davranayım? Geçmişimi bir çırpıda silip mavi gözlümü, karşımdayken ellerini nereye koyacağını unutan esmerimi, karşı karşıya kalınca yüreği bir top gibi bir oraya bir buraya zıplayıp kendini zapt edemeyen o aşığımı. Gözlerimin içine bakarken “beni gör” diye isyan eden o bakışları.
Sen benim; asla nefret edemeyeceğim, asla tam sevemeyeceğim. Bir o kadar avuç içim bir o kadar hiçbir şeyim. Suyum ve de özlemim. Nefesimin zorlanmasına sebebim, yakınım, uzağım. Asla ne sahip olacağım ne de aklımdan silip atacağım. Korkularıma sebep; uykularımda baştan başa aşığım.
Kurşun gibi delip geçen en güçlü şey; sevgiymiş. İnsan en çok yalnız kaldığı zamanlarda anlıyor yokluğunu. Yokluğunda sevgisizliğin ne kadar gaddar ve acımasız bir baba gibi vurdumduymazlığını. Bir bebek gibi muhtacım şimdi; iki güzel sözcüğe bir sıcak dokunuşa. Bütün sevdiklerim farkında değil ama ben tepeden tırnağa; sevgiyim.
İçim kıpır kıpır olduğunda dışa vurumda bu kadar zorlanan ben, söyleyememekle baş başa kalırken ne çok acı çekiyorum bir bilsen. Kimse belki de umruna takmaz beni. Ama ben “banane” diyemeyecek kadar yumuşak kalpli.
Sana kahramanım demek isterdim. Bir kere gözlerine bakıp milyonlarca kez sıralamak hiç kimseye söylemediğim sırlarımı. Gizemimi anlatmak. Ve gitmek, gittiğim yere dek.
Olmayınca olmazmış aşk dedikleri, tutmayınca tutmaz kaderlerimiz. Yazgımız ortak olsaydı bugün kahramanım değil ayrılığım ilan ederdim seni ve seni bir kere sevdiğim düşünebilme ihtimaline sığdırsaydım bugün sebepsiz nefretim olurdun.
Yalanın bin kere daha doğru şimdi. Yalan söylesen bile kahramanım, gözlerime bakan gözlerin artık nefretini gösterse de kahramanım.
Ben şimdi tüm yolcularımın arkasından ağlayan bir terminalin annesi gibiyim. Onca ayağın bastığı bu topraklar bir annemi bir de babamı alıp götürüyor başka bir şehre. Sonra en sevdiklerim gidiyor.Ben bir başıma seninle konuşabilme ihtimallerimle.
Sobada yakmak istediğim geçmişim, yanmasını bilmeyenlerle dolu. Küllerinden yeniden doğup gözlerimin önüne hatta rüyalarıma dek geliyorlar. Ben onlara nasıl “git” diyeyim?
Günler geçedursun ben acıların yanında mutlulukları da hem de ufak olsalar bile yaşayabiliyorum. Varsın silsinler beni yüreklerinden benim sevgim yeter hepsine de;
Kötüymüşüm, kırıyormuşum, bir zalim eli gibi sözcüklerim, derinden yaralıyormuşum. Ah ne acı, bilmiyorlar beni, bilmiyorlar. En çok sen biliyorsun, onun için kaçtım yanından. Şimdi de onun için sana yalnızca sana konuşuyorum. Sobamda yakacak sayfalarım varken küllerinden doğacak bir çocukluğum bir geçmişim daha yok; kahramanım.
Duyuyor musun?
YORUMLAR
Kahramanım; bugün seni düşündüğüm şu saatlerde hava kararmışken ve ezanın sesi yankılandıkça daha da büyütüyorum. Küçücük bir nokta bir yanardağ ağzı şimdi. Ellerim hala cümleler kurmanın peşinde, gözlerim; ağlamaya ihtiyacı var. Sözcüklerim sesli çıktıkça ağzımdan ve ben en sevdiklerimi kırdıkça daha da küçültüyorum gözümde kendimi. Şimdi söylesene bana; sırlarım ve gizemim beni haklı çıkarmaya yeter mi?
Çok çok beğenerek okudum; günümün yazısı. Okuduğuma değdi.
Tebrik ederim.