- 4772 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KAZAK GİYEN KUŞLAR
Ankara Kalesi’nin yanındaki küçük bir evde yaşardı Sümbül Nine. Hâlini hatırını soranlara sadece yalnızlıktan şikâyet ederdi. Ama peşinden “Allah bundan aşağıya düşürmesin!” diye ilave etmeyi unutmazdı.
Havaların serinlemesiyle kış hazırlığına başlayan Sümbül Nine, kazak örüyordu özenle. Bir gün Hacı Bayram, eşiyle ziyaretine geldi. Elindeki örgü dikkatini çekince:
- Ne güzel desenleri var, insanlar bunu görse hemen satın alırlar, dedi.
Sohbet ilerleyince Hacı Bayram:
- Sümbül Nine, her zaman yalnızlıktan şikâyet ediyorsun. Bu durum biraz da boş durmaktan kaynaklanır. Ben sana yün getirsem sen de örsen, hem para kazanır hem de vakit geçirmiş olursun, diye ilave etti.
Sümbül Nine utana sıkıla:
-Bilmem ki nasıl olur, deyince,
-Çok iyi olur, diye söze karıştı Hacı Bayram’ın eşi.
O günden sonra Sümbül Nine kazak örmeye başladı. Artık hem sıkılmıyor hem de para kazanıyordu.
Kış gelmiş, her tarafı kar kaplamıştı. Sümbül Nine bir yandan örgü örüyor bir yandan da dışarıyı seyrediyordu. Sobası çıtır çıtır yanarken tatlı bir sıcaklık yayılıyordu odaya. Pencereyi tıklatan bir serçe dikkatini çekti. Sanki “Çok üşüdüm, beni içeri alır mısın?” diyordu.
Sümbül Nine pencereyi açıp serçeyi içeri aldı. Tüylerini kuruladıktan sonra:
- Vah benim güzel yavrum, bu kışta kıyamette yuvasız mı kaldın, diye sordu.
Serçecik titreyerek cevap verdi:
- Hayır efendim, yuvamız var ama soğuktan bizi koruyamıyor.
Üşümesi geçen serçecik:
- Çok teşekkür ederim. Artık gideyim, size fazla yük olmayayım, dedi.
Tam uçacağı sırada Sümbül Nine’nin elindeki kazak dikkatini çekti.
- Af edersiniz, elinizdeki şey nedir, diye sordu.
Sümbül Nine, yanağında güller açarken:
- İnsanlar üşümesin diye onlara kazak örüp satıyorum, dedi.
Serçecik boynunu büküp:
- Parasız olmuyor mu, deyince;
- Ben de yünleri parayla alıyorum güzel serçe, keşke param çok olsa da ücretsiz verseydim herkese, dedi.
Serçenin çok üzüldüğünü gören Sümbül Nine;
- Dur bakalım, şu artan yünlerden sana bir kazak örebilirim, dedi.
Beş dakika içinde rengârenk yünlerden bir kazak örüp giydirdi serçeye. Serçe de yanaklarından öpüp sevinçle uçtu. Yaşadıklarını arkadaşlarına bir bir anlattı serçecik. Bütün kuşlar:
- Keşke bizim de kazağımız olsaydı, diye gıpta ettiler.
Sümbül Nine, yine pencerenin önünde otururken bir baykuş tıklattı camı. Küçük serçeye yardımlarından dolayı teşekkür etti ve kırmızı bir maden bıraktı pencerenin önüne. Sümbül Nine hayretle:
- Ama bu altın, dedi. Bununla bütün kuşlara kazak örebilirim.
Baykuş da mutlulukla kanat çırptıktan sonra:
- Efendim, bilirsiniz ben harabe yerlerde yaşarım. Yaşadığım yerde bunlardan çok var. Eğer siz, kuşlara kazak örerseniz ben de bunlardan istediğiniz kadar getiririm, dedi.
Sümbül Nine, o günden sonra sadece kuşlar için kazak örmeye başladı. Kazak giyen kuşlar çok mutlu oldular. Gece gündüz demeden Sümbül Nine’nin penceresine konup:
İçimizi ısıtır
Senin sıcak nefesin.
Çok sağ ol Sümbül Nine,
Ellerin dert görmesin, diye cıvıl cıvıl şarkı söylediler.
O kıştan sonra, kuşlarla dost olan Sümbül Nine’nin yalnızlıktan şikâyet ettiğini duyan olmadı...
Bestami YAZGAN
YORUMLAR
Yazınız konu itibari ile güzeldi Bestami usta.
Örneğin Sümbül ninenin can sıkıntısındanmış gibi kazak örmesi, daha sonra o kazaklardan para kazanmaya başlaması öykünün içinde geçen öykülerdi.
Sanırım hayatın içindeki küçük üşüyenleri vurgulamak istemişsiniz (kuşlarla) .
Çok da beğendik ninemizin küçük kuşlara örmüş olduğu kazakları. Ancak hiç bir baykuş başka bir kuş için altın getirmez, bütün şiirlerde, öykülerde baykuş hep en kötü yerdedir.
Eğer o baykuşu öykünüzde başka bir kuşla değiştirirseniz, kanımca öykünüz çok güzel olacaktır. Belki küçük bir detay diyeceksiniz ama, okurun gözüne takıldığından emin olun.
Saygı ve hürmetlerimle.