- 768 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
" AZERİLER" ARDAHAN ÖYKÜLERİ 236
Yaylacık Köyünde oturdular.
Yaylacıkta Azeriler ile oturanlar: Yusuf öğretmen ve tahlukatı.
Kadaş Dayıların kesim: Bulutlar.
Şado Dayıgilin aile: Yılmazlar.
Binali Dayıgil.
Nurettin Güler.
Sıddık Dayı. Nurettin Doğru ve akrabaları.
Azmi Dayı, Sıddık Kısakol: İki ailede Şavşattan gelmişti.
Sıddık Kısakol Celil Azeri’nin bacısı: GÜLÜ MAMA’yla evlenmişti.
Esat Dayıgilin sülale.
Halis düngürler.
Efo Dayılar.
Rıza Uğurlular.
Bayram Çimenler.
Sütler... Erdoğanlar.
Fikoş Abilerin sülale.
Koca köyümüzün hepsi.
Eskilerden:
Aslan Azeri
Tekin Bulut
Veyis Yılmaz
Harun Yılmaz
Bir iki hane daha desen... eskilerden. Şimdi köyümüzde mukimler.
Yaylacık mezarlarda uyuyanlar eskiler namına eskiye şumuliyet verse yine hepsi bu!
Azeriler bu Beylerin yaylasına Beberek’ten geldi.
Yaşadı ve İstanbul’a göçettiler.
Onlara dair bir öyküdür aşağıya yazdım.
Belki yetersizdir. Belki yetmezsizlidir!
Öykümüz:
" - Konakta Emin Azeri’nin birosuna gittim. Emin Bey şecere haritası çıkartmıştı. Çok güzeldi. Hemen açtı. Benim nenemin adı Melektir. Bunu niye geçmedin dedim.
Emin Bey hiç duymadığını söyledi.
Melek Hanım Celil Ağayla emiuşağıdır. Mahmut kişi Meleğin babasıdır.
Mahmut ile Akçuhalı Paşa Kişi kardeş.
Melek babası Mahmut, annesi Marzu’dur.
Ağbabadan Sağamoy’a gelmiştir.
Sağamoy’da yedi tane ağa varmış.
Her birini beş, yedi onbin koyunu varmış.
Herbir ağanın kapısında 40-50 köpek varmış.
Kışın koyunu kışlaya çekermişler.
Ot dökmek yok. Döl dökene yakın komlara alırdılar. Mümbit bir diyar!... Bileceğin!
4-5 köy varmış.
Yarıya verirmişler yarıcılara.
Ağbaba’da değerliymiş.
Dedem Memet Sağamoya gelir.
İbrahim dedemin babası Ağbabadan Sağamoy’a gider.
Melek’in babası Mahmut, Marzu Sağamoy’da gömülüdür.
Sağamoy bilmem nerdedir?
Acaba Ağbaba Ermenistan’da mı?
Sağamoy Gürcistan’ta mı?
Rahmetli dedem burdan çıksam birgünde Çıldır tarafından birgüne aşarım derdi.
Sağamoy’da bir Boğa Gölü varmış.
Boğalar güleşirken; güleşe güleşe göle gire, gire, girer. Ortaya erince gombala gop boğuluvermiş.
Göl’e sen misin giren, boğulan; gölün ismi BOĞA GÖLÜ kalmamış mı? Kalmış.
Otlakiye kuvvetliymiş.
Yahya Bey varmış. Onikibin koyunu varmış.
Mısto Beg, Hasan Beg: sekiz’er bin de onların koyunu varmış."
Bunları anlatan şahsın adı: Gülahmet Gökçe...
" İbrahim Ağa
Memet Ağa
Onun oğlu. Binnet.
Güloş Dayı’da Binnet’in oğludur.
Sağamoydan gelmedir. Geceli- gündüzlü dağlardan aşa aşa gelir Türkiye’ye.
Ur’a gelirler.
Ur’da üç sene kalerler.
Ağbaba’da İbrahim Ağa kan’a düşer. Neçellik zamanı, kardeşi gelir götürür.
Sağamoy’a yerleştirir.
Ağbaba: üst dağ, alt’ı bağ... meyve yetişirmiş he mi de ne meyveler.
Ordan terki vermesinler? Veriyorlar şeycan!
- Yapma dayı yahu?
Yatakların sırf yüz katlarını arkalarına vurmuş getirmişler.
Başka birşey getirememişler.
Yolda yağmalama gırla!
Herkes talan ederdi.
Gücü yeten yetene.
Harp var deyende babamlar ağlaşardı!
Melek Nenemi ziyarete Halil Azeri gelirdi.
Melek Nenem süküt kadındı. Karıncanın hatrını incitmezdi.
Melek Nenem’den dilime pelesenk bir söz onu da diyem yaz!
Çakal bir alayı mahveder/ Kurdun adı bedazar..."
Yalçıner Yılmaz
10-10-2011
Çanakkale
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.