Gitmelerin Leylakeşisin Nazlıcan
hayrettin taylan
Beklemenin ücretidir imkansız aşk.Ücretimi ödedim Mecnunluk kasrındayım. Sol yanımda yadlarımı hatta sensiz yadsıdığım her şeyinden bir şeyler de var.
-Bedelsiz bir sevmenin sınır ötesi operasyonundayım. Mayınlarını temizliyor umutlarım, umduklarım, umacaklarım.
Aşk böyle yaşanmaz diyor Mecnun:
….: Aşk birisi giderken onu özlemek, onu beklemek hiç gelmeyecek gibi gitmektir mecralara. Bekaların son hecesinde kendini bulmaktır. Mistik hülyaların seherinde y’ellerini tutmak huzura.
-Umudunu umman eyleyen ,gönül gönüle, ten tene , tin tine sığamamaktır. Hep artmaktır aşk. Ya da hep senden bir şeyler eksilmektir aşk.
Aşık çok zalim bir hükümdar, sevgiliyse çok insafsız ,yürek yakıcı bir Leylakeş.
Aşk içsel bir sıladır .Onu hep hasretin prangasında yaşamaktır çoğu kez.
-İşte Mecnun yani benden aşka dair söylenmemişler dinle beni ben’den.
…: Gönlünün hoş , boş, koş olduğu yerdir aşk.Hoşlanmaya hazır, sevmeye vaktin olup ve uğrunda koşmaktır. İstemeyi istem kökünde yaşamaktır. Gönül sesini türkü eylemektir.Aynı nakaratı söyleyip hayata, aşka ve birbirine sarılmaktır.
-Ses dalgalarının yükselmesine için içindeki sesi feda etmektir. En özel fedailiktir birisini sevmek.
Ya da bir piyangoda en büyük ikramiye olarak hep bir gün çıkacak gibi durmaktır. O yüzden hep sevdiğinin çıkması için sürekli bilet almasını sağlamaktır aşk.
Ve sonra hatta sonrasızlığın da sonunda parmakları birbirlerine kenetleyerek yırtık kefenler sunan hayallere, hallere, kalakalmalara, gelemeyene, imkansızlığa bir ağızdan hayır demektir.
Ben sana uyandım yine. Yanı başımda sen vardın. İlk bakışın gibi duruyordun.
Sen başka rüyaları temizlerken ben senden uyanıyordum. Belki aramızdaki fark buydu.
Biten bir aşkın hemen ardından bir başkasının uçurumunda gül yetiştirmek için öylesine bahçıvan olmak hayattın kirli sularında yıkanmak gibidir. Çelişkinin giyotin ağzında kendi kendine kesilmektir.,
-İyiler iyi sever, bir kere sever, çok sever gülüm.
Özledim.
-Dedim ya felsefi derinliği bu kadar vahim bir cümle var mı ki?
-Hadi damlalarını tut sakla hüznümün nadasına akmasın. Sen git , ben de hep nadas kalayım. Y’aramın üstünde yetişsin dikenler.
-Bağrı yanık yırtıcı hayvanlar gezsin . Nadaslarıma sakın dokunma, damlalarını bilerek ya da bilmeyerek akıtma. Her damlan içsel bir bostan yeşertiyor.
…: Haydi, tut sislerimden örtelim sislerinin üstünü. Seni ya görmeleyim ya da görmemeleyim. Bazen görmek ölümcül kuşlar uçurtuyor yüreğimde.
...: Karanfillerin özünde yıka karalarımı. Fillerin taşısın uğrunda kullandığım fiillerimi. Çekimlesin beni aşk ve kaderin. Cümlenin başında öznemi nakışlasın sevgin. Ve cümlenin sonunda kalakalsın yüklemin.
-Ağır bir yüklem olarak kalsın içimde cağcıları artan sensizliğin.
Götür beni güllerin güle aşk olduğu , güllerin aşka su olduğu gül suyuna. Yıka beni ta sevdiğim senden. Sonrasızlığımı birkaç cümlenle kurula. Kurlarınla biraz koştur beni kardelenlerin soğuk düşlerinde.
-Serkeşliğime ehil güzellikler sun. Meylerini sunan saki olarak meyhoşluğuma sürekli dem vurma.
-Aşk, sana sarhoş olmaktır zaten. Ben de meyhoş , ben de serkeş, çilekeş keşiflerin yolundayım.
-Ayık kalmak başkasını istemektir .Ya da haydi ayık yap beni.
Gözlerimi açtıracak nefret tümcelerini çok kullan. Gaddar bir güzel olarak kal yüreğimde.
-“O hiç beni sevmedi ki “ .
Bu saatten sonra sende fırtına bile kopsa bile saçımın bir teli bile sallanmaz de.
-Bu saatten sonra saatlerini sen hep geriye al, eskiden yaşadıklarımızla yetin. İleri saat uygulaması yok sana olan tutkularımda.
-Yarın ve yarin olamam de. Benden aşk olmaz, ben Leylakeşim. Ben yalnızlığın dilbazıyım, ben gitmelerin sokak kedisiyim, ben öylesine gidenlerin türküsünü çalan sesi kötü bir ç’algıcıyım.
-İyi niyetlerini kullan ve bekleme beni de.
İşte şimdi zamankeş oldum. Bütün zamansızlığımın saatiyim. Her dem seni siliyorum silinemeyecek olacak içimin içinden.
-Merak etme, ben kendimden gidiyorum. Önce kendimden gitmek gerek senden gitmek için.
seni bekledim ta senden, ta bana geldiğin bende
y’araya vurur aşk gemisi
siper ben
gelemeyişin eşkâlisin git dediğin yanık sözlerin sularında
acılarım ıslanıyor
anların gölgesi uslanıyor
kapanmaz yaranın perdesi açılıyor
beni ilk kezlerin kurşunluyor
tutkular din değiştiriyor Kevser sahilinde
hicran depremi yaşıyor yaşayamadıklarım
bir ben ölüyor bin sen arasatında
bir ben diriliyor bir sen ummanında
gitmek için yeniden gelmek yanaşıyor sol yanıma
ve ben gidiyor sen geliyor