yoksulluk ve yoksunluk
YOKSULLUK VE YOKSUNLUK
Onların dünyasıydı göz alabildiğine geniş, büyük, kocaman. Asil bakışların altında eğilmiş boyunlar kıldan ince, ince eller, zayıf ve güçsüz bedenler, zihinler minnet edercesine. Zaman ola ki ezik gözler hükmedercesine bakabilsin
Zaman ola ki asil bakışlarda gurur değil onur yaşayabilsin ve bakışlardan eğilmesin boyunlar kırılmasın gözlerdeki ışıklar acımasın yürekler. Olur ya bir yükseliriz yıldızların yanına yaşarız belki o görkemi tabi hayatın cilvesine takılıp unutmazsak benliğimizi.
Hayat her köşe başında sorunun içinde soruyla karşılar bizi bilmece misali.
Sorusuyla sorgular arar kimliğimizi ve bir türlü çözemediğimiz yüreklerimiz kördüğüm…
Gündüzlerimiz gece, Gecelerimizse yobazlarla zifiri karanlık. Yazlarımız hep güz ki güzlerimizi hiç sormayın.
Çıplak ayaklar tanışıyor kaldırım taşlarının soğuğuyla, titreyen eller kapatıyor sinedeki acıyı. Ah! Bu güzler hiç sormayın dedim ama yine bu güz en fazla nüfusu yoksulluk çekiyor.
Hazan yaprakları dans ederken rüzgarın eşliğinde bir yoksulun saçları sarıyor zayıf, çelimsiz, üşümekte olan boynunu; açıkta kalan bağrıysa terk edilmişti çaresizliğe.
Güz gelince işte böyle çiziyordu yoksulluğun resmini bütün çıplaklığıyla. Fırça darbelerinde renklerin en mat olanı yansıyordu yoksulluğa, birde yoksunluk yansıyordu çizilen yoksul gözlerde. Yoksunluk; şefkatin, huzurun ve sevginin yoksunluğu. Varlığın içinde yok oldurtmak yaşayamamak. Ve en önemlisi aşk.
Hayatın koşuşturmasından bir çoğumuz fark edemezse de bir gerçek var ki hayata anlamını veren aşktır.
Yüreklerin en katısında bile bir damla aşk vardır lakin yansıtılmaz gizlenir.
Gizlendikçe büyür, haykırır ” ben buradayım” diye, “beni yaşayabilene helal olsun” dercesine.
Yoksulların aşkları da başka olur. Ayaklarının, ellerinin çıplaklığı kadar çıplaktır yürekleri, sadedir. Hayatları; katıksız ekmekleri, çıplak yürekleridir.
Utanmayın onların bu gücünden onlar yoksul olanlar. Onlar hala ezikler ve hala eğik boyunları görkemli bakışlarınız altında. Korkmayın onlar bakamazlar hükmedercesine, başkaldıramazlar kaderlerine.
Bakın imparatorluk hala sizin elinizde, kölelikse yadigar yoksul ninelerden, dedelerden bebelere.
YORUMLAR
Bir çocuk var sokağın ta ucunda
Üstü başı kir içinde
Belliki acıkmış
Kupkuru bir parça ekmek var avuçlarında
Gözlerinde yokluğun sefaleti
Birde Fukara babası var dileniyor, yanıbaşında
Bir çok var
Sokağın ta ucunda
Küçücük bir yürek var;
Ve ne hayaller var sefaletin kol gezdiği dünyasında.
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
Kusura bakmayın bu yazınızı nasılda kaçırmışım:( çok güzel yazmışsınız güzel duygularınıza sözcüklerin fırladığı yüreğinize sağlık. Öpüyorum her zamanki kocaman yüreğinizden.
sevgiler
NOT:Şiirleri okuyan arkadaşlar beliki bu konuyu hiç okuma zahmetinde bulunmamışlar oysaki hayatın gerçeği bu emeğe saygı adına yorum yazılabilirdi.
baran yılmaz tarafından 4/20/2008 2:23:07 PM zamanında düzenlenmiştir.